| 17 | utanmaz, arlanmaz

205 30 3
                                    

Hayatımda zorlandığım üç şey vardı. Birincisi futbol oynamak, ikincisi annemin düşüncelerini değiştirmek, üçüncüsü ise Jongin'in tribini çekmek...

"Sence de biraz abart mıyor musun?"

Hiç oralı olmadı, hatta duymamış bile olabilirdi. Çünkü kafasına kedi kulaklı oyuncu kulaklıklığı takılıydı. Bilgisayarına dönük, oyun oynuyordu. Ben odasında olmama rağmen! Yedim seni Jongin.

"Hey! Sana diyorum kara çocuk."

"Onu görüldü atmadan önce düşünecektin Sehun."

En azından duyuyormuş.

"Görüldü atmam değil de nude atmamam sorun olmuş gibi daha çok."

At kafası.

Sadece omuz silkerek cevap verdi. Ben ise derin bir nefes koyverdim. Hatta o kadar abartılı yaptım ki bunu, göz ucuyla bana bakmasına sebep oldum.

"Jongin."

"He?"

Ulan var ya. Ağzına vuracaksın bir tane şunun. Göstereceksin he'yi. İlgi istiyorum ya, ilgi! Minicik, tatlıcık, civcivcik Sehun olarak ben, hiçbir şey yapmadan almam gerekiyor o ilgiyi. Almak için özellikle bir şey yapmaya alışık değilim ben. Ama anlaşılıyor ki, bir şeyler yapmadan dikkatini çekemeyeceğim angutun.

"Jongin baksana,"

Bakmadı şerro. İçten içe biraz daha delirirken dıştan sırtımı dikleştirdim. Yatağının köşesindeki oturuşumu sağlamlaştırıp kendimden emin durmaya çalıştım. Tabi kendimi gazlamayı da unutmadım.

"belki de gerçekte göstermeyi düşündüğüm için nude atmamışımdır, hm?"

Bende sehunsam tüm bu duymuyormuş gibi yapmaları, ben yanındayken bilgisayar oynamaları ve yüksek perdeli sesini yedirecektim ona.

"Daha iyi bir düşünce değil miymiş?"

Klavyenin üstünde takır tukur eden parmakları durdu. Yüzüme ister istemez bir sırıtış yayıldı. Bir özgüven geldi içime, devam ettim.

"Fotoğrafa dokunamayacaksın sonuçta, ama bana bu şekilde istediğin gibi temas edebilirdin."

Şu cilve yapma olayları... Hiç benlik olmadığını düşünüyordum ama iyi beceriyormuşum ha.

"Ah tabii, sen Sehunnie'nin ne düşündüğünü bile öğrenmeden onu görmezden geldin."

Üstünde oturduğu koltukla birlikte bana doğru döndü, kulaklığını çıkardı ve göz göze geldik. Bu an tam olarak Jongin'in oltamda olduğu andı. İçimdeki sesler başardık nidaları atarken dışarıdan hafif tripkâr bir hale büründüm. Duymayı istediğim cümleler birkaç saniyeyi almadan kulaklarıma ulaştı.

"Özür dilerim Sehunnie."

Koltuktan kalkıp hızlı adımlarla geldi önüme, dizini bacak aramdan yatağa dayayıp üstüme yükseldi ve beni kaçırarak sırtımı yatağa düşürdü. Gördüğüm ilk şey bakışlarındaki yoğunluktu. Bu yoğunluk, şaşkınlığını perdeliyordu.

"Yüzüme bakmazken iyiydi?"

"Yaptık bir hata."

Omuzlarına tutunan ellerimi ensesine götürdüm.

"Bir daha olmasın."

"Olmaz civcivim."

"Böylesi daha iyi miymiş?"

"Az önce düşündüğünü söylediğin şeyi yaparsan, yani, evet."

Gözleri ve dudaklarıyla bir gülümsedi. O bana bu şekilde bakarken hangimizin oltaya takıldığını bir kez daha sorgulamak geçti içimden.

Arzuhâl |KaiHun| Where stories live. Discover now