55. {~Karanlığın Silsilesi~}

En başından başla
                                    

Kalkanlar sohbet etmek için içerideki odaya giderken Sara Pars'ın peşinden koşar adım yukarıya çıktı. Pars odasına girip kapıyı kapatacakken Sara sertçe kapıyı tuttu. İçeriye girdiğinde kapıyı ardından kapatıp Parsa sinirle baktı.

"İki gün sonra evleniyoruz. Ne demek?"diye sorarken gözleri kocaman olmuş öfkeden yüzü kızarmıştı. Pars Sara'nın bu haline tebessüm ederek. Kızaran yanaklarına dokundu.

"En yakın tarihe gün alacağımı söylemiştim." Sara Pars'ın yanağında ki elini tutarak ittirdi.

"Pars en yakın tarih nasıl iki gün sonraya denk geliyor."

Pars'ın sessizliği Sara'nın alması gereken cevabı vermişti.

"Evlilik tarihimizi alırkende mi kendi yollarını kullandın. İnanamıyorum sana."

"Sen bunları düşünme hazırlıklarla ilgilen güzelim. İki gün göz açıp kapayıncaya kadar geçer."

"Masadakilerle öğrenmem Peki! En azından arayıp söyleyebilirdin!." Sara bir andan durakladı.

"Güzelim mi?." diye kaşlarını çattı.

"Evet güzelim. Hayatımın kadını. Ne fark eder." diyerek parmak uçlarını Sara'nın kolunda gezdirerek. Boynunu okşadı. Pars'ın dokunuşuyla sakinleşen Sara kendisini çekecekken Pars buna izin vermeyip diğer elini beline doladı. Kendisine doğru usulca çekti.

"Buradan gideceğiz. Karım olacaksın. Çok güzel günler bizi bekliyor. Neden bizi bekleyen bu güzel günleri erteleyelim?"

Pars'ın nefesi Sara'nın tenine çarptıkça, teni tenine değdikçe ilk günkü gibi heyecanlanıyordu. Ellerini Pars'ın boynuna dolayarak dudağına öpücük kondurdu.

"Haklısın. Güzel günlerimizi ertelemeyelim." dediğinde Pars dudaklarına yapışarak karşılık verdi. Sara Pars'ın ileri gideceğini anlayınca durarak;

"Aşağıda bizi bekliyorlar." dedi ve hızla odadan çıktı. Pars Sara'nın çocuk gibi kaçmasına tebessüm ettikten sonra üstünü değiştirmek için odanın kapısını kapattı.

Sara aşağı indiğinde sadece Gökçey'i gördü. Yanlarına giderek;

"Nereye gittiler?" diye sordu.

"Bebek huysuzlanınca Kerem ve Alev kalkmak zorunda kaldı. Mehmet beyde onlarla birlikte çıktı. Demirde dışarda önemli bir telefon görüşmesi yapacağını söyledi."

"Tamam. Sen nasılsın iyi misin?"

"Evet çok iyiyim. Aldığım haberle daha iyi olacağım."

"Doktorla görüştünüz o zaman?"

"Evet. Tedaviye için uygun olduğumu söyledi. Ne zaman istersek başlayabilirmişiz."

"Ah Gökçe cidden buna çok sevindim."

"Bu haberle birlikte evlilik haberiniz o kadar iyi oldu ki."

"Ah canım benim. Mutlu olmana gerçekten çok sevindim. Neyse konuşuruz gene sen yorgunsundur. Daha fazla durma odaya çık istirahat et "

"Valla çok iyi olur. Kendimi cok yorgunum hissediyorum."

Gökçe merdivenleri çıkarken Sara'da Pars'la konuşmak için onu beklemeye başladı. Bugün o kadar yorulmuştu ki Pars gelene kadar koltukta uyuya kalmıştı. Pars salona geldiğinde Sarayı kucağına alarak odaya çıkardı.

***
Sara Gökçe'nin kendisini çekiştirmesiyle zar zor gözlerini açtı.

"Ne oluyor be?"

"Kalk kalk. Saat kaç oldu. Yetişemeyeceğiz."

Sara yataktan firlarken ayağı yorgana takılınca yere yüz üstü düştü. Gökçe gülme krizine girince kendisini yataga bıraktı. Sara hızla yerden kalkarak;

"Ne gülüyorsun." dediğinde Gökçe yataktan doğrularak;

"Gene duruşmaya geç kaldığımızı sandın demi şaşkın kız." dedi.

"Ne yapabilirim. Beni bir tek bunun için bu şekilde uyandırıyordun. Senin yüzüne ayağımı burkuyordum."

"Ama cidden geç kalacağız."

"Nereye geç kalacağız kızım ya. -duvardaki saate bakarak- Saat sabahın sekizi "

"Nereye olacak provaya tabiki."

"Ne provası?"

"Gelinlik provası ne provası olacak."

"Gelinlik mi?"

"Sara yılmazer farkındaysan iki gün sonra Pars Kahramanoğluyla evleniyorsun."

"Off aklım çıktı ama prova için bu şekilde uyandırılır mı be!"

"Hadi. Hadi. Kahvaltı hazır seni bekliyorum. Bizimkiler çoktan kahvaltısını yapıp çıktı işleri varmış."

Sara uykulu gözlerle bakışını onaylar şekilde salladığında Gökçe;

"Bak sakin tekrar yatayım deme. Aşağıda bekliyorum." diyerek kapıyı kapattı.

Hazırlandıktan sonra aşağı indi. Kahvaltılarını yaptıklarında vakit kaybetmeden prova için çıktılar.

***
Saatler geçiyor Sara istediği gelinliği seçemiyordu en son beğendiği gelinliği giymek için kabine girdiğinde Gökçe hava almak ve sigara içmek için çalışan kızla mağazanın arkasına gittiler.

Sara ise kalbinde gelinliği giymeye çalışırken elektriklerin kesilmesiyle Gökçe'ye seslendi.
Gökçe'den ses alamayınca gelinliği yarım yamalak giyerek kabinden çıktı. Etraf karanlık olduğu için hiç bir şey göremiyordu. Tekrar seslendi. Taki
Ensesinde sıcak bir nefes hissedinceye kadar. Korkuyla irkildi. Geriye çekilerek;

"Kimsiniz?" diye bağırdı. Cevap alamayınca kalbi küt küt çarpmaya başladı.

"Gökçe? Sen misin? Kimse yok mu?" diye bağırırken bir süre sonra ışıklar yandı. Neler olduğunu anlamak için hızla etrafında döndü. Kimseyi göremedi. Panikle çıkışa doğru koşarken kapıda Ateş ve diğer adamlarla karşılaştı. Ateş Sara'nın korktuğunu görünce elindeki silahı beline koyarak;

"Abla iyi misin!" diye sordu. Sara cevap verecekken Gökçe ve mağazada çalışan kız kahkaha atarak yanlarına geldi.

Sara sinirle Gökçe'ye;

"Nerdeydin sen. Sana o kadar seslendim." diye çıkıştı.

"Sakin ol. İşin uzun süreceği için sigara içmeye çıktık."

"Işıklar kesildi ve mağazada kimse yoktu.

"Efendim. Öğlen molası mağazada bir tek ben varım."

Sara sinirle Ateşe dönerek;

"Sen niye silahla koştun?" diye sordu."

"Abla elektrikler gidince bir şey oldu sandım. Kontrol amaçlı."

"Neyse eminmisin mağazada başka biri olmadığına. Sanki biri vardı."

"Hayır efendim. Bir tek ben varım. Bizde mağazanın arka tarafına geçince mağazada tek kaldınız."

Sara yaşadığı korkudan dolayı öfkelenmişti. Bir şey demeden kabine doğru gitmek için arkasını döndüğünde Gökçe;

"Sara bu kan ne?" diye sordu.

Sara Gökçe'ye dönerek;

"Ne kanı?"

"Gelinliğin arkasında kanlı el izi var."
dediğinde kaskatı kesildi. Kanlı elin az önce ensesinde hissettiği nefesin sahibine ait olduğu düşündü ve o an dehşete kapıldı.

BÜYÜK FİNALE DOĞRU ...

KARANLIK +18 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin