4. Bölüm - Seans

Start from the beginning
                                    

Dinçer'in annesi ile olan buluşma normalde öncesinde bir mekanda oturularak olacaktı. Ancak Dinçer vasıtasıyla aldığım bilgiye göre annesi şu sıra aşırı yoğundu ve tek seferde hem evi göstersem hem de konuşsak olur mu dediğinde iyilik adına olur demiştim. Ancak tam olarak bu yüzden önden bir buluşma oluyordu.

Çünkü burada düşündüğüm gibi bir durum varsa bu çok rahatsız ediciydi.

Kaşlarımı çatarak arkamdaki Dinçer Bey'e baktığımda kollarını göğsünde bağlamış ve omzunu yanındaki kolona yaslamış bir şekilde hafifçe gülümseyerek bana bakıyordu.

"Annem mesaj atmış. Sanırım gelemeyeceğim, sen evi gezdirir misin diye? İstersen oturalım. Bir şeyler atıştırmak istersen..." dediği sırada tek kaşımı kaldırıp "Efendim?" dediğimde Dinçer "Yani açsan atıştıralım. Boşuna hazırlanmamış olur." dedi yeniden o sinsi gülümsemeyle. Ancak bu sefer o gülüş benim sinirimi bozmuştu.

Ben onun kadar pozitif olamayacaktım.

Öfkeyle "Siz ne anlatıyorsunuz?" dedim sinirle.

"Anneniz gelmeyecekse ben gidiyorum Dinçer BEY!" dedim baskı yaparak.

"Ben..."

"Siz Dinçer BEY! Siz gerçekten bazı konularda sınırınızı bilmiyorsunuz. Herkese karşı mı böylesiniz bilmiyorum ama şu an yaptığınız terbiyesizlikten başka bir şey değil. Mümkünse bir daha bu tarz şeyler yapmayın!"

Hızla yanından geçip kapıya ilerlediğimde Dinçer arkamdan "Elif." dedi.

Ancak o kadar öfkeliydim ki sesi kulağımda uğultu gibiydi. Onu duyacak durumda değildim. Kapıyı açıp dışarı çıktığımda peş peşe adımla seslendi.

En sonunda nefes nefese önüme geçip "Bir dur bekle." dedi.

"Sen beni yanlış anladın."

"Yanlış mı anladım?!" dedim fark etmeden biraz yüksek bir ses tonu ile.

"Öyle bir saygısızlık yapmak gibi bir amacım yoktu. Gerçekten amacım düşündüğün gibi bir şey değildi. Yanlış anladın."

Kollarımı yeniden göğsümde bağlayıp etrafa baktım. Ardından derin bir nefes alıp "Dinçer Bey. Gerçekten benim sizin evinizde ne işim var? Birde baş başa yemek yiyecekmişiz?! Ne münasebet?! Bunu düşünmeniz bile saçma!" dedim.

"Tamam. Tamam haklısın. Özür dilerim. Ancak gerçekten anladığın gibi değil. Bir anlatayım, dinle."

"Şu an dinliyorum farkındaysanız."

"Yani yanlış anladın. Ben gerçekten böyle bir amaçla sormadım o soruyu. Ben gerçekten annem geciktiği için burdayım, yoksa ben ayarlamadım. Normalde bugün ben burada olmayacaktım bile. Annem ikiniz için hazırlatmış olmalı o masayı. Yani bize ayarlatmadım."

Elini cebine atıp telefonu çıkardıktan sonra "İstersen annemi arayayım?" dediğinde "Tamam. Tamam gerek yok." dedim. Ardından alnımı ovdum.

"Elif gerçekten öyle bir amacım yoktu. Yemin ederim sırf annem seni karşılamamı söylediği için geldim. İstersen mesajı da göstereyim." dedikten sonra tekrar telefonuna bakıyordu ki "Gerek yok Dinçer Bey, tamam." dediğimde yeniden bana baktı.

"Kusura bakmayın. Bende ani tepki verdim."

"Yok o önemli değil, yanlış anlamaya müsait bir durum ancak ben yanlış anlaşılmak istemem. Kötü bir izlenim olur."

"Aniden öyle görünce bir an..."

Derin bir nefes aldım. Şöyle bir etrafa baktım.

Benim bu ani patlamalarım gerçekten neden böyle yerlerde ortaya çıkıyordu? Bir anda neden patlamıştım ki?

Taç Kimde?Where stories live. Discover now