En güçlü iki krallığın veliahtlarının ittifak için evlendirilmesinden doğan aşkı...
"...Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
biz dönünceye dek siz parıldayın diye.
Gözleri gökte olsaydı, yıl...
ओह! यह छवि हमारे सामग्री दिशानिर्देशों का पालन नहीं करती है। प्रकाशन जारी रखने के लिए, कृपया इसे हटा दें या कोई भिन्न छवि अपलोड करें।
Gözlerine düşen kırgınlığın, günün sonunda hep huzurla son bulacak.
Bil ki, ben hep yanında olacağım.
🌟🌟🌟
Jimin aynadan kendine baktığında güzel göründüğüne kanaat getirmişti. Getirmişti getirmesine ama içine sinmeyen bir şeyler vardı. Bu onun içinde bulunduğu durumdanda kaynaklanıyor olabilirdi tabi.
Prens Park kendi krallığına davetlerine karşılık için gidiyordu. Alfası ve buradaki onu mutlu eden aile diyebileceği insanlarla birlikte hemde.
Aslında özlemişti doğduğu, büyüdüğü toprakları. Her şeyden önce annesini, kuzenlerini. Ama bu özlemin önüne geçen öyle bir şey vardı ki tüm hevesi sömürüp alıyordu içinden: Babası.
Kral Park asla bir patavatsızlık yapmadan duramazdı, Jimin bunu zaten gözden çıkarmıştı. Oraya gidiyor olmak tüm bu patavatsızlıkları kabul etmek demekti. Bunca zaman Jimin zaten bunları kabul etmişti ama şimdi sevdiği alfası olacaktı yanında. Alfasının yanında aşağılanıp küçük düşürülmek istemiyordu.
Yenilmişlikle omuzlarını düşürdü ve arkasındaki küçük koltuğa çöktü sakince. Bu düşünce onu birkaç gün uykusuz bırakıp yorgun düşürmüştü.
Omzunda hissettiği elle başını kaldırmıştı.
"Kapıyı tıklatmıştım ama duymadın sanırım. Sana bakmaya gelmiştim. İyi misin?"
Kraliçe, omeganın yanına oturup gerginlikle hafif titreyen ellere elini koydu.
"İyiyim, teşekkür ederim."
Kraliçe Jeon uzun saçlarını arkaya atıp gülümsemişti hafifçe. Kraliçe gerçekten güzel görünüyordu.
"Gergin olmanı değiştirmez belki ama kendini bu kadar hırpalama olur mu? Kötü bir şey olmayacak."
Kraliçe Jimin'in derdini tabiki anlamıştı.ama onunda elinden pek bir şey gelmiyordu yanında olmaya çalışıyordu sadece. Kısa bir süre sonra odanın kapısı açılmış sinirli olduğu acılaşan kokusundan bile belli olan alfa girmişti odaya.
"Anne, atların görevlisi nerede biliyor musun? Adam kaybolacak zamanı buldu. Gümüş taşlı kol düğmelerimi bulamıyorum."
Alfanın bir yandan fevri hareketlerle giyinmeye çalışması bir yandanda söylenip durması onu izleyen Kraliçe ve omega için komikti.
Jungkook dizine kadar uzanan siyah çizmelerini giymeye çalışırken boynundaki fuları bağlamaya çalışıyordu ve bu sürekli düşme tehlikesi geçirmesine sebep oluyordu.
Saçları iyice dağılmış önüne gelen tutamları onu daha da sinirlendirmeye başlamıştı.
Kraliçe ve omega onun sabahtan beri bir sürü işle meşgul olduğunu biliyordu. Genç prensin üzerinde gerçekten çok fazla yük vardı.
