4

354 36 29
                                    

ilk dersten sonra minho çantasını toparladığı gibi sınıfı terketmişti. bir sonraki ders boştu ve bu dakikaları okulda kalarak harcamak istemiyordu. yanındaki boş sıraya baktı. hyunjin'le konuşacak fırsatı olmamıştı çünkü o minho'dan daha hızlı davranmış ve gözden kaybolmuştu. hep bir yerlere yetişiyormuş gibi bir hali vardı. insan kalabalığının arasından hızlı hızlı geçmeye çalışırken cebinde titreyen telefonunu çıkardı.

grup mesajlaşması

jisung
benim ikinci ders boş çıktı
eve kaçıyorum

minho
benimki de boş?

jisung
seni eve atmam için bi işaret lee minho

felix
ıy susun
üçüncü saate boşum ama şu an dersim var siz gidin :(

jisung
tamam ağlama beklerim seni
hangi sınıftasın?

felix
han jisung rüyalarımın erkeğisin

jisung
bana bilmediğim bi şey söyle canım

minho
ben az önce flörtleşmenin ortasında mı kaldım?

jisung
maalesef şansına küs minho'cuğum, benimle takılma fırsatını kaybettin
sen istersen bana geç
üçüncü saate dersim var ama lix boş olacakmış gelir yanına

felix
ne münasebet ben de seni bekleyeceğim

minho
ıy tamam vıcık vıcık konuşmayı bırakın
ben kendim evime giderim siz iki aşığa kalmadım

jisung
yazdım bunu bi kenara

iki salağın haline gülümsemiş ve telefonunu kapatıp cebine atmıştı. güneşin parlak saatlerinin belli olduğu bahçeye çıkmayı başardı sonunda. çantasını tek kolunda sabitleyip merdivenlerden ikişer ikişer indi. son basamağa geldiğinde kulaklarını tırmalayan ses, adımlarını yavaşlatmasına sebep olmuştu. bu sesin içinde 'hyunjin' ismini duymasıyla son basamağı da inip sesin geldiği yere, kocaman binanın arka kısmına fırladı. en son ne zaman böyle koşturduğunu hatırlamıyordu bile.

krem rengi duvarları geçerek arka kısma geldiğinde, bir kaç metre karşıda hyunjin'i duvara yaslanmış bir halde buldu. önünde de neredeyse hyunjin'in iki katı olan iki serseri zorba. minho bu ikiliden oldu olası nefret ediyordu. beyinlerinin olması gereken yerde değil de başka malum yerlerinde olduğuna yemin edebilirdi. lise mi burası? böyle ezikçe zorbalık olayının burada ne işi var? diye hep düşünürdü. fakat bu tarz kişilerin, insanlıktan nasibini alamamış tek hücreli yaşam formları olmaları dışında pek bir sonuca varamıyordu.

"hey!" diye bağırdı. çantasını kolundan aşağı kaydırarak bıraktı ve üçlüye doğru hızla adımladı. hyunjin'le ikilinin tam ortasına geçti ve etten duvar görevi gördü. o an hyunjin'e bakmamıştı bile. bu tatsız olay bittikten sonra onunla ilgilenmeyi planlıyordu.

minho'nun hyunjin'den de kısa olduğunu göz önünde bulundurursak, bu iki sersem onun üç katı falandı. fakat minho onlarla daha önce de sorun yaşayıp derslerini vermişti. şimdi de aynı şeyi yapmaktan büyük zevk duyardı. yine de keşke o son sefer, son olarak kalsaydı diye umdu.

"bu işe karışma lee minho." diye çıkıştı minho'nun tam önünde durmuş oğlan. minho kısık bakışlarıyla bir oğlanı bir de arkadaşını süzdü. "neden sevimli arkadaşınız chan'ın yanına gitmiyorsunuz?" dedi düz bir tonda.

liebessprache | hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin