"Abla, erken kalk da paranı yiyelim." deyip sırnaşan Eren'e ellerimi uzattım. Hemen anlayıp başını yanıma yaklaştırdı. Ellerimle saçlarını karıştırdım ağır ağır.

Elimi indirirken sırıtan yüzüne bakıp "Bana en son ne oldu?" diye sordum yorgunca. Suratı yavaş yavaş soldu.

Çok yorgundum gerçekten. Bir dağın yamacına gidip bütün dünyayı izleyip insanın acizliğini anımsamak ve ağlamak istiyordum. Sonra bağırmak, bütün dünyaya. Ardından canım çıkana kadar tekrar ağlayıp ağladıktan sonra gelen yorgunluk ve baş ağrısıyla uyumak.

"Sonra sesleri duyunca korktum geldim, baktım Yankı abimin kucağındasın." dediğinde kaşlarımı çattım.

Düşüncelere dalmışken konuşan Eren'i unutmuştum.

"Sonra?" diye sordum. Muhtemelen 5 dakikadır bana neler olduğunu anlatıyordu ancak ben sadece sonuna denk gelmiştim.

"Sonrası seni odaya getirdik. Hemşirelerden biri gelip iğne serum falan yaptı. Biraz da sana ağlayıp sızladık beraber. O kadar." dedi ve ardından gülümsedi.

Odaya bakındığımda Toprak hariç herkesin burada olduğunu gördüm. O neredeydi?

Ve neden herkes bu kadar mutluydu? Annem ve babam o haldeyken?

"Toprak nerde?" diye sordum ciddiyetle. Umarım iyi haberler verirdiler bana.

"Annemin ameliyatından çıktı az önce. Gelir birazdan." diye mırıldandı Arat kaşlarıyla kapıyı gösterip. Kaşlarım çatıldı hemen. Annemin ameliyatından mı çıkmıştı yoksa ben gerçekten kafayı mı yiyordum? Bence ilaçlar yan etki falan yaptı.

O sırada kapıyı açıp içeri girdi Toprak.

"Adının geçtiği yere anında damlama huyunu çok seviyorum Topram!" diyen Arat'a gülümsedim ve elleri önlüğünün cebinde içeri giren Toprak'a döndüm yüzümdeki gülümsemeyi silmeden.

Hafif kısılmış sesimle "Önlük de yakışıyor ha sana!" dedikten sonra göz kırptım. Toprak'tan ufak bir kıkırtı duydum ve başını önüne eğdiğini gördüm.

Yerimde doğrulup "Annem ve babam nasıl?" diye sordum Toprak'a ciddiyetimi toplayıp. Sanırım bundan önce bütün kardeşlerimi yanımda görünce bir güç ve enerji gelmişti. Ama yine de yorgundum.

Ve gerçekleri anca Toprak söylerdi bana çünkü burdaki herkes birbirini üzülmesinler diye kandırıyordu ve bu hiç güzel bir şey değildi.

Doğrulduğum için kolumdaki serum canımı acıtınca acıyla inledim ve suratımı buruşturdum. Yankı, Batı ve Eren ayaklanmıştı ancak onlar yanıma gelene kadar Arat ve Toprak hemen yanıma gelmiş, kollarımdan tutup oturur hale gelmemi sağlamışlardı.

"İyi misin? Ani hareketler yapma öyle!" diyen Arat'ı umursamadım.

"Annem ve babam nasıllar?" diye sordum yeniden. Acıyla yumduğum gözlerimi açtım.

Toprak elini omzuma koydu ve güven veren bir gülümseme sundu. "Annemiz iyi." dediğinde birden derin bir nefes verdim ve ellerimle yüzümü kapattım. O kadar rahatlatmıştı ki bu duyduğum beni!

"Kandırmıyorsun değil mi?" diye sordum.

"Yemin ederim iyi." dedi ve devam etti. "Lila ve Bartu da burada. Bartu'nun uykusu gelince uyutmaya gittiler biraz önce. Dediğine mutlu olmuştum ama belli etmedim.

AlmedaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora