BÖLÜM 8

13 1 0
                                    

Ona karşı filmlerdeki kitaplardaki en onemlisi de eski sevgilimle aramda olan kısa aşkı bile hissetmediğimi biliyordum. Çünkü aşk böyle birşey değildi biliyorum ama her nedense şu an bu adam burnumun dibindeyken onu öpmemek icin bir neden bulamıyorum ve işte bu beni bir aptal gibi hissettiriyor. Sanırım cinsel hayatım uzun bir süredir terk edilmis bir çocuk parkına benzediği icin. Başımı öne çevirip derin bir nefesin ardından yüzümü ona çevirmeden "Sanırım, sizi de oyalamamam daha makul olur Bay Stark" dedim ve hızla kapıyı açıp aşağı indim. Onun yüzüne bir saniye bile bakmak ve gece pişmanlıktan uyuyamamak istemiyordum. Daireme koşarken hâlâ ne yapmaya çalıştığımı anlamış değildim.

Yatağımda bir saga bir sola dönerken terledigim ve midemin bulanmasini hissetmemle doğrulup derin bir nefes aldım. Kıyafetlerimi çıkardım ve kendime duş almak için aynanin karşısında ufak bir motivasyon konuşması yaptım. Saat sabahın 3'ü idi. Başlığı ve suyu ayarlayıp kendimi buz gibi akan suyun altina attım. Bu harikaydı. Son 10 saati hatırlamak istemiyordum çünkü anlam veremiyordum. Candace'i cok zor susturdum merakını giderecek vaziyette olmadığımı düşündüm. Tony eğer bu kadar kolay etkilenen bir adamsa onunla ilişki yasamak ne kadar bana göre veya etkileyemedigi tek kadin oldugum icin benden etkileniyorsa bu ne kadar etik? Ya da neden benimle bu kadar hızlı bir sekilde ilerlemek istedi?

Tony'nin bencil şımarık ve hırslı biri olduğuna kanaat getirdim ve sabah daha enerjik ve pozitif uyandım. Ben aşkta da mantık önemli diyen taraftayim elbette aşık bir insanin mantiksiz hareketleri anlamsiz yersiz saçmalıkları olabilir ama aşkın mantiksiz bir sebebi olamaz asla. Hava pırıl pırıldı. Candace'i uyandırmak istemedim ve havayı da fırsat bilip bu huzursuzlugun geri kalanınıda koşu yaparak atmak istedim. Şort tayt ve bol bir tişört gecirip banyoya ilerledim yuzumu ve dislerimi temizleyip saçlarımı yukardan topladim. Anahtarimi,telefonumu ve kulaklığımı alıp sessiz olmya özen göstererek çıktım. Ara sıra koşmayı seviyordum ama ne yazik ki bu konuda istikrarli değilim yine de fizigimi ve sağlığımı haftada 3-5 koşuma borclu olduğumu söyleyebilirim.  Her zaman evime 300m ileride  koşu yolu harika olan genis parkta zamanimin  yettiği kadar kosuyorum ve ustelik eger sabah saatlerinde gelmissem taze hava bana şok etkisi yaratiyor ve buna bayılıyorum.

2 saatlik tempolu kosumun ardından golge olan cimenlerin uzerine kendimi attim ve kulakligimi çıkarıp yanima biraktim derin soluklar alip verirken kendime acimasizlik etmedigim icin kendime tesekkurlerimi ilettim. Sanırım ilk kez bu kadar durust oldum kendime dedim icimden. Gozlerimi kapatıp nefesimi duzene sokmaya calisirken adim sesleri dolayisiyla gözlerimi araladım. Bana sırıtarak bakan yüzü görür gormez dogrulup ayağa kalktım.

"Tony, burada ne arıyorsun ya-yani demek is-istedigim şehir dışında olman gerekmiyor muydu?" Yumuşak yüzü yavaş yavaş gerildi ve ellerini cebinden çıkarıp "Evet, biraz sonra merkez üssünde olmam gerekiyor. Oraya gitmek için bu yolu kullanmak istedim. Seni görmeyi umarak. Aslinda hic ihtimal vermedim ama burdasin işte." Ne diyecegimi bilemez halde gozlerimi etrafta gezindirirken "Vay canına, çok etkileyici"dedim ama etkilendigimi soylemezdim. Dün aksam olanlardan bahsetmek icin uygun bir vakit değildi çünkü henüz bu neşeli halimle ciddi ve mantıklı dusunemezdim. Aramızdaki mesafeyi kapatıp. "Seni etkiledim mi yani Denise?" diye sordu şaşkın ama gülerek.  Bir an ona beni etkilediğini hissettirirsem belki de bu sacma oyundan vazgecer diye düşündüm ve ona doğru bir adim daha attim artık yüzü cok yakinimdaydi yavaş yavaş "Tony, daha önce hiçbir erkekten bu kadar etkilenmemiştim" deyip ellerini tutmaya çalıştım. Bunu basarabilirdim eger ellerini havaya kaldırıp buna engel olmasaydı. Neye ugradigimi şaşırıp "Bu ne demek oluyor Bay Stark?" diye sordum. İki adim geriledi ve "Bu şu demek oluyor Denise" duraksadi ellerini indirdi ve omuzlarini düşürüp "Benim seninle oyun oynadığımı düşündüğünü biliyorum ve bu esnada seninle fiziksel temastan kaciniyorum" Yere egilip kulaklığımı ve telefonumu alıp yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Arkami döndüm "Her neyse, Bay Stark size şimdiden kolay gelsin yorucu bir gun bekliyor sanıyorum sizi. Sizinle tanismaktan ve konuşmaktan cok keyif aldım. Benim gitmem gerekiyor." Hic vakit kaybetmeden yanından gecerken kolumdan tuttu. Yüzümü ona dönüp gözlerimi kapadım. "Lütfen bu aptal oyunu oynamayalim Tony, eminim bundan daha önemli işlerin vardır çünkü sen cok-" sözüm onun nefesini kulagimin arkasinda hissetmemle yarida kesildi "Benim baska nelerde başarılı olduğumu öğrenmek ister misin?" Gozlerimi actim ve bana her zamankinden daha cok siritan surata en sert tokatimi attim. "Evet, merak ederim. 2 dakikalik kisa bir başarıyı şimdiden merak ettim doğrusu" deyip kendimden uzaklastirmak icin gogsunden ittim. "Sana inanmıyorum ne diyorsun sen Denise?" Yüzünde cok samimi bir şaşkınlık ifadesi vardı.  "Ben- ben sandığın bir şeyi ima etme- etmedim" eliyle yanagini tutarken devam etti "Sadece bugunki silah tanitimima gelmeni ve beni izlemeni teklif etmek istemistim. Onu soylemeye calisiyordum"  Elini agaca yasladigi sırada icimden "yok artik ne kadar masum" dedim. Cok sasirdim ve utndim ama ne demem gerektiğini bilmiyordum. "Üstelik emin ol 2 dakika değil. Ogrenmek istersen" ellerini iki yana açıp gülümsedi. Az önceki ahmakligimdan dolayi bu asagilik davranisini gormezden geldim ve en azindan tokat için özür dilemem gerektigini dusunerek arkamı dönüp "Afedersin, biraz gerildim galiba tokat bi nevi refleks oldu" dedim. "Önemli değil, o kadar da acımadı aslında, yani demek istedigim beni olduğumu sandığın kişi kadar acitmaz canımı tokat" dedi.

1.5 yıl SONRA yeni bölüm. Neyse daha fazla yazmak istiyorum

Ben IRONMAN'im Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin