Anı

646 32 16
                                    

(Anı bölümü yazmak istedim)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Anı bölümü yazmak istedim)

Eleanor her zaman olduğu gibi hazırlanmış ve kahvaltıya inmişti. Bütün kardeşler ayakta babalarını bekliyordu.

"Ucube de gelmiş!" dedi allison. Eleanor ona gülümsedi ve yerine geçti.

"Dilsiz misin sen! Niye konuşmuyorsun?!" dedi diego eleanor gülümseyerek baktı ona. Onlarla konuşmasını mı istiyorlardı? Bu onu çok mutlu etmişti.

"Şey ben..." derken lafını klaus böldü.
"Birdaha konuşma! Sesin iğrenç! Miğdem bulandı. Senin yüzünden kahvaltı edemeyeceğiz!"

Klaus ona dolu gözlerle bakan kıza iğrenircesine bakıyordu. Gerçi sadece klaus değil hepsi öyle bakıyordu. Her zaman öyle bakıyorlardı eleanor'a...

"Ucubenin tekisin eleanor. Niye burdaysan!" dedi five. Ve devam etti.

"Babamız senide bizden sanmakla hata yapmış. Senin gibi bir moronu evlat edinerek, senin gibi çirkin bir şeyi odaya kapatmayarak, miğdemizi bulandırıyorsun!" 

"Ama ben birşey yapmıyorum ki" dedi eleanor hıçkırıkları arasında.

"Bebek gibi ağlıyormusun birde" dedi ben yüzünü buruşturarak.

"Bu iğrenç anı birkaç kez görmüştüm ve tekrar görmek istemiyorum. Git burdan eleanor!"dedi luther. Eleanor bir adım geri gitti.

"Çirkin şey!" dedi allison. Küçük kız bir adım daha geri gitti.

"Sıradan bir ucubesin!" Diegonun lafı ile eleanor bir adım daha gerileyip arkasını döndü ve koşarak merdivenlerden çıktı.

Delicesine ağlıyordu. Oysaki yaptığı tek şey kardeşlerini sevmek, onlarında kendini sevmesini istemekti... Biliyordu ki bu hiç olmayacaktı. O sıradandı. Çirkindi. Ucubenin tekiydi. Kimse onu beğenmezdi. Five'ı seviyordu. Five ise onu görmüyordu. Görse de tek yaptığı hakaretler yağdırmaktı. Kız odasına geldiğinde kapıyı kapatıp kilitledi ve arkasına oturdu. Hıçkırıkları yavaşlamaya başladı ve sonunda hiçbir ses duymuyordu koskoca evde. Ağlayan kişi diğer kardeşlerden biri olsaydı eğer hepsi ona sarılırdı... Ama eleanor hiçkimseye sarılmamıştı bu zamana kadar. O an aklına pogo'nun verdiği defter geldi.

"Efendi Eleanor lütfen bu deftere anılarınızı yazın. Bir günce gibi kullanın"

Yanaklarını koluna sildi ve ayağa kalktı. Çalışma masasını aradığında siyah Kapaklı defteri buldu. İnce uçlu dolma kalemlerinden birini aldı ve yazmaya başladı.

17/08/1995

Sevgili günlük... Diyerek başlamak gerekir muhtemelen. Bu defteri bana pogo verdi ve günce tutmamı söyledi. Bilmiyorum ne işe yarar ama belki bir defter bile olsa beni anlaması, dinlemesi iyi gelir. Kendimi tanıtayım. Ben Eleanor Hargreeves. Babamın verdiği isimle sekiz numarayım. Kardeşleri tarafından sevilmeyen biriyim ama herşeye rağmen onları seviyorum. Onlar beni tek ailem. Herşeyim. Gerçi kardeşlerimi bırak pogo bile beni sevmiyor. Kendisi babamın sağ kolu gibi bişey. Bugün olanları anlatmak istiyorum. Gerçi gün daha yeni başladı ama her neyse... Her gün olduğu gibi benimle dalga geçtiler ve hakaret ettiler. Aslında artık alışkınım bunlara. Ama canımı en çok yakan şey five. Onun bana nefretle bakan gözleri. Bana hakaret etmesi, bağırması. Onun gülüşü beni dünyadaki en mutlu çocuk yaparken gene onun sözleriyle kendimi yok etmek istiyorum. Sence bir gün beni sever mi? İmkansız gibime geliyor.

01/10/1995

Merhaba. Bugün doğum günüm. Ne kadar güzel değil mi? Değil. Tüm kardeşlerim aşağıda pasta kesip hediyeleşirken ben burdayım. Odamda.

02/10/1995

Dün olanları yazmadım değilmi? Kardeşlerim kocaman bir kutuyla odama geldiler. Birşey demeden kutuyu verdiler ve açmamı beklediler. Kutuyu açtığım an yüzüme siyah boya fışkırdı ve "keşke doğmasaydın" gibi şeyler söylemeye başladılar. Birde diego kafamda yumurta kırdı. Temizlenmek için saatlerce kendimi keseledim. Ama ne kadar keselenirsem keseleneyim güzel olmayacağım değil mi? Hep ucube olacağım.

30/04/1996

Ölmem gerektiğini söyledi five. Gerçekten ölmeli miyim?

FİVE HARGREEVES-ELEANOR PİTTSWhere stories live. Discover now