10 | YABANCI

4.4K 193 146
                                    

Hayat pamuk ipliğine bağlıydı. Hiçbir şeye mââl olmayacağına inandığın ufacık şeyler dahi hayatına yön verebiliyordu. Ve senin ruhun dahi duymuyordu. Kaderin doğmadan önce yazılıyor, çilen anne karnından çıktığın ilk an başlıyordu.

Bunu kimi lütuf, nimet olarak adlandırılıyordu. Kimiyse benim gibi hayata bir sıfır geriden başlıyordu.

Ben böyle olsun istemezdim. Ben öksüz yetim büyümek istemezdim. Ben beni yetim bırakanlara gelin olmak istemezdim. İşte bu yüzden bu hayat bana lütuf değil cezaydı.

Her ne kadar cesaretli durmaya çalışsam da beni korkutan Alparslan'ın sesi kulaklarımda yankı yaptığında olayı tamamen yanlış anlayacağını biliyordum.

Sakinlikle kafamı omzumun üzerinden arkaya çevirdiğimde Alparslan'ın koridor girişinde bize bakakaldığını gördüm. Gözgöze gelişimizle hızlı adımlarla bize doğru gelmeye başladı. Hızla önüme döndüm. Bir şeyleri hızlı düşünüp hızlı karar vermeliydim.

Karşımda duran tanımadığım adam fısıltıyla çıkan sesiyle "Benimle misin değil misin?" diye sordu. "Kocan bize yaklaşıyor bu son şansın olabilir."

Dudaklarım açıldı, ardından kapandı. Yeniden cesaretimi toplamıştım ki Alparslan'ın tam arkamdaki varlığı beni korkuyla ürperttti.

Elini hızla arkadan belime sardı. Koca eli karnımın üzerinde durduğunda parmakları karnıma baskı uyguluyordu.
"Senin ne işin var lan benim karımın yanında?"

Kulağımın dibinde ki öfkeli bağırışı beni korkuyla irkilttiğinde bunu anlamış olacak ki vücudumu vücuduna daha da yapıştırdı. Sanki ondan değil de karşımdakinden korkuyormuşum gibi.

Karşımdaki yabancı istifini bozmadan ellerini cebine soktu."Karını test ettim küçük Haznedar. Sana sadık mı, değil mi diye?"

Alparslan hiddetle yerinde dikleştiğinde yerimde iyice sindim. Ondan nefret ediyordum.

"Anlaşılan o ki karın sana sadık, satmadı seni,"

Karşımdaki adamın bakışları yeniden yüzüme düştüğünde gözlerimi bir kez 'tamam' anlamında kırptım.

Mantıklı düşünmeliydim. Karşımdaki adamı kullanabilirdim. En azından günü geldiğinde dışarıdan bir destek alabilirdim.

Karşımdaki yabancı bakışlarını kısa bir süre daha yüzümde tuttuğunda anlamasını umdum.

Alparslan elini karnımdan çekerek koluma sardı ve ardını dönerek yürümeye başladı. Peşinden adeta sürüklenmeye başladığımda ardımda bıraktığım yabancı bir baş selamı vererek göz kırptı. Anlamıştı.

Koridoru aşıp aydınlığa kavuştuğumuzda Alparslan'ın sık nefes alışverişlerini duyabiliyordum.

Konağın büyük avlusunu hızla aşarak dışarı çıktık. Hiçbir şey olmamış gibi ortamı terk ettiğimizde içimde amansız bir korku oluştu. Haftalar öncesinde de beni böylece araba bindirip o eve bırakmıştı.

Arabanın ön yolcu kapısını açtığında arabaya bakakaldım. Korkularım bir surete bürünmüş boğazımı sıkıyordu. "Eylül sabrım taşıyor. Bin arabaya!"

Hiçbir yanıt vermeden arabaya bindim. Kapıyı hışımla üzerime kapattı. Yerimde korkudan adeta zıpladığımda gözlerim dolmuştu.

O bana adeta cehennemi yaşatıyordu.

Kendisi de şoför koltuğuna bindiği an arabanın lastikleri asfaltı dövercesine dönmeye başladı. Hızla konaktan uzaklaştığımızda öfkeyle bana döndü. "Ne işin vardı o herifle senin!"

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 20, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Töre Serisi 2 - MEFTUN Where stories live. Discover now