8 | KISASA KISAS

2.8K 122 51
                                    

-Melike Şahin/Nasır
-Alifiru/İhtilal🎼


***

Yaşattığını yaşamadan ölmezdi insan. Yaşamın en büyük cilvesi de buydu zaten. İnsanlar buna tutunarak yaşamını devam ettirir, günü geldiğinde kısasa kısas yapmak için an kollarlardı.

Beni bunca yıldır böylesine ayakta tutan neydi? Mardin'de annesiz babasız bir şekilde aşiretin içine doğmak kolay mıydı? Üstelik anne baban bir suikaste kurban gittiyse nasıl rahat nefes alırdın?

İntikam derdin. Sonunda her ne olursa olsun paha biçilemez öfkeyle intikam. Ama sana dur derlerdi. Sen kızsın, yapamazsın. Sana düşmez, derlerdi. Susup oturamazdın. Gururuna yediremezdin bir kere. Evet kızım ve intikamımı alacağım derdin, gülerlerdi.

Ben o gülüşleri soldurmaya yemin etmiştim. Beyhanlı aşireti kararı vermiş, öfkelerini bir kor gibi yüreklerine gömmüşlerdi. Benim ateşimse yüreğime gömülü kalamayacak kadar büyüktü. İçim alev alevdi. Öksüz ve yetim büyüyen bendim, bir başkası değil. Beni benden başkası anlayamazdı.

Günü geldiğinde ben gülecektim. Herkes susacaktı ve sahne benim olacaktı. Eylül Beyhanlı başarmış dedirtecektim. Kız başına anne babasının intikamını almış.

Ben Eylül Beyhanlı, bu benim hayatım; acım, hüznüm, kederim;mutluluğum, sevincim, aşkım.

Alparslan bir adım geriye giderek arkasını döndü ve odadan çıktı. Peşinden ilerleyip çıktığımda dün bu koridorda sürüklenişim doldu aklıma. Ağlayarak kendimi yere atsam da Alparslan bir an olsun acımamış, beni peşinden sürüklemişti.

Aşağıdan gelen çatal bıçak sesleriyle artan gerginliğimi derin nefesler alarak bastırmaya çalışıyordum. Merdivenleri Alparslan önde ben arkada indiğimizde büyük salonun masasının kahvaltıya hazır olduğunu gördüm.

Salonun sağından holü aşıp kulaklarımı tırmalayan ses Zerrin Haznedar'a aitti. "Hayırlı sabahlar arslanım."

Önümdeki adamın adımları direkt olarak babannesine yöneldiğinde ardından istemesem de bende gittim.

Alparslan eğilip babaannesinin elini öptü. "Hayırlı sabahlar babanne."

Yana çekilip ikili koltuğa oturduğunda öylece ayakta kalakaldım. Sıra bendeydi, öyle mi?

Karşımdaki kadının sinsi bakışları ruhumu delip geçiyordu. "Hayırdır gelin hanım düğüne mi? Bu kılık kıyafetinin hali ne?," bakışlarım şaşkınlıkla üzerime eğildiğinde söylediklerini anlamlandıramamıştım. "Aşiret hanımağası ve gelinisin sen bu kılığın kıyafetinde ne böyle. Şehirli sürtükler gibi!"

Gözlerim yuvalarından fırlarcasına açıldığında ellerim yumruk haline geldi. "Zerrin Hanım beğendim ve giyindim sorun çıkarmayın lütfen."

Olağan son sabrımla içimden geçen tüm küfürleri bastırarak kurduğum cümleye karşın gülmeye başladı. "Git çıkart şu üzerindekileri, benim canımı sıkma!" bakışları Alparslan'a döndü. "Sen ne vakitten beridir bu kadar midesiz oldun? Sevmeyebilirsin ama namusundur, orasını burasını odasında kocasına açsın!"

Gözlerim öfkeyle dolduğunda kulaklarım uğuldamaya başlamıştı. Yıllarca dede-babanne baskısına direnmiş, kendimi hiçbir zaman kısıtlamamıştım. Şimdi bu kadının dedikleri beni çıldırtacak noktaya getirmişti.

Alparslan babaannesi gibi düşünse beni odadan çıkartmazdı, eminim. Dolu gözlerimle Alparslan'a döndüğümde bakışları üzerimdeki elbisedeydi.

Töre Serisi 2 - MEFTUN Where stories live. Discover now