7 | ÜÇ EL SİLAH SESİ

3.9K 157 91
                                    

Bundan kötüsünü yaşayamam dediğim her ne varsa yaşıyordum. Bu bir şakaysa artık güldürmemeye başlamıştı!

Ensemdeki nefes adeta bir şeytan üfürüğüydü. Hayatımda en nefret ettiğimdi kocam olan.

Kapıyı açarak beni içeriye sertçe iteklediğinde sendeleyerek odaya girdim. "Yeni hapishanen. Tanış."

Kapı arkamdan gürültüyle kapandığında kilit sesi gözlerimi sıkıca yummama neden oldu. Acıyla haykırarak yere oturdum. "Olamaz!"

Ellerimi zemine vuruyor, içimdeki öfkeyi yok etmeye çalışıyordum ama yok etmek bir kenara, daha çok harlanıyordum.

Kadere isyan etmek istemiyordum ama yaşadıklarım beni ölesiye boğuyordu. Bu cehennemden, bu zebanilerden nasıl kurtulacaktım?

Aile. Bir ailem dahi yoktu ardımda. Sahi onlar atmamış mıydı beni bu ateşe?

Avaz avaz haykırışlarım saatlerce susmadı. Ne kadar orada bağıra bağıra ağladım bilmiyorum ama güneş gökyüzünü terk etmiş, saat epey ilerlemişti.

Şiş gözlerim ve ağrıyan başımla yerden destek alarak ayaklandığımda başım döndü ve tutunacak bir yer ararken komodinin üzerindeki abajur yeri boyladı.

Çıkan kırılma sesi yüzümü buruşturmama sebep olurken halsiz adımlarla ilerleyerek etrafıma bakındım. Oda çok büyüktü. Oldukça büyük. İçinde üç farklı oda kapısı daha bulunuyordu.

İlkini açtığımda banyo olduğunu görerek kapattım. İkinciyi araladığımda giysi odası olduğunu anlamam uzun sürmedi. İçeriden gelen yoğun parfüm kokusu başımı ağrıtmak için üzerime saldırır gibi olduğunda kapıyı hızla çekip kapattım.

Yorgun adımlarla üçüncü kapının kolunu indirdiğimde açılmadı. Birkaç kez daha zorlayarak iteklediğimde açılmayan kapıya tekme vurarak balkona yürümeye başladım.

Bu odadan nasıl kurtulacağım hakkında bir fikrim yoktu! Kapısını araladığım terasa çıktığımda yüzüme vuran serin rüzgara gözlerimi kapatarak gülümsedim. Özgürlüğün değeri esir olunca biliniyordu. Aslında bu kaybettiğin her şey için geçerliydi. Ben sevdiğim her ne varsa hepsini kaybetmiştim ve hepsinin değerini en derinlerimde hissediyordum.

Manzaraya karşı konumlanan koltuğa oturarak ellerimi kollarıma sardım. Hava soğuktu ve bunu seviyordum. Gözlerimi kapatarak sakin düşünmek için kafamı boşaltmaya çalıştım.

Soner benden haber alamayınca beni aramaya başlamış mıydı? Ya Alparslan Soner'e de zarar verirse? İsmini duymuştu ve peşine düşeceğine emindim.  Kendimle birlikte başkalarının hayatını da mahvedemezdim. Bunu Alparslan'a en kısa sürede izah etmeliydim. Ne olursa olsun Soner'e bir şey olmasına izin vermezdim.

Acilen dedemle görüşmeli, burada gördüğüm muameleden ona bahsetmeliydim. Bu yalnızca bana değil Beyhanlı aşiretine de yapılan saygısızlıktı ve bunu aşiret toplantısında görüşmelerini isteyecektim. Madem aşirete göre hareket ediyorduk, törelerimizin getirisini yapmak zorundaydık öyle değil mi!

Terasın kapısı gürültüyle açıldığında irkilerek yerimden sıçradım. Alparslan'ın bakışları anında beni bulduğunda gözlerini kapatarak burnundan soludu. "Ne bu halin lan senin? İçeriyi dağıtmış çıkmış bu soğukta üzerindeki iki parça şeyle oturuyorsun!"

Kaşlarım havalandığında gülmeye başladım. "Aaa ne yapsaydım, en seksi geceliklerimi giyinip yatakta seni mi beklemeliydim?"

Öfkeyle ayaklandım. "Sen hasta mısın kapattın beni buraya birde halime kızıyorsun! Odanı başına yıkmadığıma dua et!"

Töre Serisi 2 - MEFTUN Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt