Döndüğünde Jungkook titreyen elleriyle Junghwi'ye çoraplarını giydirmeye çalışıyordu. Jimin iç çekerek elindekileri koltuğa bırakıp Jungkook'un ellerini nazikçe tuttu.

"Korkmayın, hastaneye gideceğiz ve hemen iyileşecek. Bir şey olmayacak."

Dudaklarından sakince dökülen kelimeler Jungkook'u biraz olsun rahatlatırken Jimin çorapları alıp giydirdi.

Kenara bıraktığı jel ve bezleri aldıktan sonra telefonunu ve anahtarlarını da alıp çıktı Jungkook da oğlunu kucağına almış peşinden gidiyordu.

"Bay Jeon, dış kapının önüne geçin arabayı alıp geleceğim hemen." dese de Jungkook onu dinlememiş ve peşinden gitmeyi sürdürmüştü.

Zaten dakikalar içinde arabayı da alıp hastaneye doğru yola çıkmışlardı, Jimin Jungkook'un Junghwi'yle beraber arka koltuğa oturmasını istemişti.

"Onu koltuğa yatırın, bu jelleri de bezlere sarıp koltuk altlarına ve alnına koyun. Rahatsız olacak, muhtemelen ağlayacak da ama endişelenmeyin tamam mı? Bunu yaparsak ateşini biraz düşürürüz, en azından hastaneye gidene kadar idare edecektir." demiş ve Jungkook'un korkmasını engellemeye çalışmıştı.

Junghwi cidden soğukluğu hissettiğinde ağlamaya başlamıştı ama Jimin'in hiç durmadan yaydığı feromonlar ciğerlerine doldukça rahatladığını hissedebiliyordu Jungkook.

Jimin onların iyi olmasını sağlayabilmek için fazlasıyla çaba harcıyordu ve bu çabaları işe yarıyordu.

Yaklaşık yarım saat kadar belki biraz daha fazla süren yolculuk boyunca Jimin sürekli bir şekilde "Sorun yok, geçecek" diyerek Jungkook'u telkin etmiş sık sık Junghwi'inin dikkatini onu rahatsız eden soğukluktan kendi üstüne çekmeye çalışmış ve bazen bunu başarmıştı.

Sonunda vardıklarında Jimin arabasını park edip indiğinde Jungkook da oğlunu yeniden kucağına alıp peşinden inmiş ve onu takip etmişti.

Acil servise girdiklerinde Jimin kayıt işlemlerini hemen halletmiş ve yönlendirildikleri doktora durumu kısaca açıklamıştı.

Junghwi'nin ateşi tekrar ölçülürken Jungkook onu bir an olsun bırakmamıştı, doktora ve hemişeye karşı bile her an tetikte duruyordu. Jimin de bunun farkında olduğundan onun yanında duruyor bir sorun olmadığını göstermek ister gibi omzunu sıkıyordu.

"Müdahale odasına alalım, ateşi çok yüksek." dedi yanındaki hemşireye, bu söylediği üzerine Jungkook oğlunun kucağında saklamaya çalıştı.

"Endişenizi anlıyorum ama müdahale etmemiz gerekiyor, engel olursanız yüksek vücut ısısı yüzünden daha büyük rahatsızlıklar yaşayabilir." dedi doktor sakince ama Jungkook onu dinlemedi, oğlunu veremezdi, onu da bırakamazdı.

Jimin Jungkook'un çaresiz bakışlarıyla karşılaştığında yutkunmakta güçlük çekti, korkmasını anlayabiliyordu ama zaman geçtikçe Jungkook'un durumu daha can yakıcı oluyordu onun için. Onu böyle korkmuş ve çarediz görmekten nefret etti.

Yine de dingin bir tebessüm belirdi dudaklarında, Jungkook'un omzunu sıktı tekrar.

"Sorun yok, ona zarar vermeyecekler aksine iyileşmesini sağlayacaklar. Onlara güvenebiliriz, bırakın hadi." dedi, sesi bile Jungkook'a güven verirken onu dinlememesi imkansızdı.

Jungkook oğlunun başını okşayıp öptü hafifçe, sonra tekrar Jimin'e bakıp onun onayını tekrar alınca hemşireye teslim etti oğlunu ve vakit kaybetmeden müdahale odasına gittiler.

Jimin ve Jungkook da peşlerinden gitmişlerdi ama içeri girmediler. Kapının yanındaki oturaklara çöktüler yan yana.

"Bay Jeon, korkmayın." dedi Jimin karşısındaki duvarı izleyen Jungkook'a bakarak.

Endişeden göz bebeklerine kadar titriyor, yüz hatları kasılıyordu.

Jimin iç çekerek arkasına yaslanıp dizlerini de kendine çekerek hırkasının önünü kapattı. Panikle çıkarken dışarının soğuk olduğunu unutmuştu ve şortu yüzünden bacakları üşümeye başlamıştı bu yüzden hırkasını çekip bacaklarını kapattı.

Bu şekilde iyice küçücük kalmıştı. Jungkook göz ucuyla ona bakıp montunu çıkardı, montu dizlerinin üzerine örtüp tekrar önüne döndü. Böyle daha kolay ısınırdı.

Cevap alamayacağını bilse de "Teşekkür ederim." diye mırıldandı Jimin dudaklarında beliren gülümsemeyle.

Doktorun çıkmasını beklerken bir daha konuşmadı Jimin, alnını dizlerine yaslayıp sessizce bekledi. Arada Jungkook'un kıpırdandığını hissedebiliyordu ama rahatsız etmemek için bakmadı.

Pek de kısa sürmeyen bir bekleyişin ardından doktor odadan çıktığında Jungkook Jimin'in omzuna hafifçe dokundu, Jimin anında kafasını kaldırıp önce ona bakmış ve bakışlarını diktiği doktoru görünce o da ayaklanmıştı.

"Ateşi düştü mü?"diye sordu hemen.

"Evet, buraya gelirken soğuk kompress yapmayı düşünmeniz çok iyi olmuş. Rahatlıkla düşürdük ateşini, biraz ağladı ama şimdi iyi, serum taktık bittiğinde gidebilirsiniz." dedi doktor Jimin'e gülümseyerek.

Jimin rahat bir soluk verip Jungkook'a baktı, o da rahatlamıştı sonunda.

"Peki neden ateşi çıkmış? Hasta mı?"

"Hayır hasta değil, diş çıkartıyor sadece." Cebinden kağıt çıkarıp Jimin'e uzattı. "Diş çıkartırken ateşlenmesi ve huzursuz olması çok normal. Endişelenecek bir şey yok. Ağrı kesici, ateş düşürücü ilaç yazdım, bunları alın tekrar ateşlenirse verirsiniz eğer düşmezse hastaneye getirmeyi ihmal etmeyin."

"Teşekkür ederiz,"dedi Jimin gülümseyerek kağıdı alıp.

"Geçmiş olsun." dedikten sonra doktor yanlarından uzaklaşırken onlar da üzerlerine iyice çöken rahatlamayla Junghwi'nin yattığı odaya geçtiler.

Jungkook hemen oğlunun yanına oturup kokusunu içine çekerek öptü onu. Jimin bir kenarda durup onları izlerken iç çekti.

Onlara zarar gelsin istemiyordu, her zaman iyi ve güvende olmalarını istiyordu. Onları korumalı ve hiçbir zorluğun onları daha fazla incitmesine izin vermemeli ve her zaman yanlarında olmalıydı.

Başlarda sadece destek olmak istiyordu ama şimdi daha farklıydı, bir gününü bile onları dahil etmeden geçirse o gün geçmek bilmiyordu.

Onları iyi görmeye, Jungkook'un iyi olduğunu görmeye ihtiyaç duyuyordu. Jimin'in içinde ağlayıp duran omeganın rahatlaması için önce onların iyi olması gerekiyordu.

***
Of annem of of...

Find You: Metanoia |JikookWhere stories live. Discover now