KASETLER-3

705 40 61
                                    

Cam kenarındaki küçük kutu ve sadece Stark egoistinde bulunan kocaman kasalı bilgisayar dışında odada başka eşya yoktu. Bu bilgisayarı da o vermiş olmalıydı. Stark Maria'yı severdi, bir zamanlar Maria' yı getir götürünü yaptırmak için işe almıştı ve onu kardeşi gibi sevmişti.

Odanın boşluğu ve soğukluğu James e koymuştu, bir eliyle yüzünü kapattı, yavaş adımlarla sevgilisinden geriye kalan tek eşyaya yöneldi.

Kutunun içinde kasetler vardı. O zaman anlamıştı James.

Sırayla dizilen kasetlerden ilkini alıp oynatmaya başladı. Kasetler kızın hayatından bölümlerdi. Kız ona hayatını bırakmıştı.
Kayıt kızın o huzur verici sakin sesiyle başladı

Merhaba James. Ah inanamıyorum sen gideli tam iki ay oldu ve ben cehennemimi yaşıyorum.

Kız odasında yere oturmuş konuşuyordu. Yüzü tam olarak belli olmasa da sesi bile James e yetmişti.

Babam bana evlendirecek adam bakıyor inanabiliyor musun? Ama bu asla olmayacak sana söz verdim ben seni bekleyeceğim. Sana söz veriyorum geldiğinde beni aynı yerde bulacaksın.

İkinci kasede geçti, ağlıyordu ve gözleri kızarmıştı.

Merhaba, yine.

Kocaman bir kahkaha patlattı kız karşıdan. İki ay bile ondan çok şeyler koparmıştı sanki. Duruşu, yüzü çökmüş, saçları hafif kısalmıştı. Psikolojisi de iyi değildi, anlamsız gülümsemesi ve ses tonu belli ediyordu kendisini.

Haftanın dört günü eve görücü geliyor. Neymiş efendim akrabalar ve özellikle büyükannem beni beyazlar içinde görmeyi çok isterlermiş, görmeden ölürse gözü açık gidermiş. Gözünü oyduğumun karısı, nefret ediyorum ondan.Ah neyse bu konular çok sıkıcı. Onu bunu bırak ben içkinin tadına baktım ve bu kadar abarttığın ne vardı anlamadım. Boğazımı yakmaktan öteye geçemedi. Size kocaman bir sıfır veriyorum bay Barnes.

James de kızla beraber gülmeye başladı. Tanrım, meğerse sesine ne kadar muhtaçtı. Onun karşısında tamamen savunmasızdı, kızın bir bakışı tüm silahlara bedeldi.

Derken üçüncü kasede geçti. Geriye sadece iki kaset kalmıştı. Tek isteği kalanların daha uzun olmasıydı, doyamamıştı ona.

Yapamadım James, karşı çıkamadım. Çok özür dilerim. Öldürmekle tehdit etti, sen geldiğinde öldüğümü duyarsan çok üzülürsün. Eğer üzülmeyeceğini bilsem geri adım atmazdım emin ol.

Anlam verememişti. Neden özür diliyordu ki?

Evleniyorum James. Sözümü tutamadım lanet olsun bana. Yapacağım tek iş sözümü tutmaktı ama onu da beceremedim bana lanet olsun.

James ise ekrana bakarak konuşuyordu.
"Özür dileme, özür dileme. Senin suçun değil, özür dileme."

Bu kasette bitmişti. James titreyen elini kutuya uzattı ve son kasedi oynattı. Kız üzerinde düz mavi bir elbiseyle duruyordu. Odası aynıydı.

Evlendirildim. Evet, sonunda başardılar. O beyaz elbiseyi giydim ve büyükannem öbürsü gün öldü. O yaşlı bunak yüzündrn hayatımı çöp ettim.Benden sekiz yaş büyük bir adamın seçtiği elbiseyi giydim, bok gibi bir zevki varmış. Senin için giymeliydim, James. Sana sarılmalıydım. Çok fazla dayanabileceğimi de sanmıyorum zaten, belki kaçmayı denerim. Kim bilir belki başarırım. Tek sıkıntı sana söz vermem, beni burda bulacağını sözyledim sana.

Lütfen kaçmış ol Maria, lütfen kaçmış ol.
O sırada bir kapı çarpma sesi geldi. Bir kadın bağırıyordu.

Sana daha kaç defa söyleyebilirim Maria? Öldü o, öldü. Hem o ölmese bile sen evlendin Maria, evlendin. Ne zaman anlamayı düşünüyorsun, yeni bir hayatın var. Bir kocan var artık.

Büyük ihtimal Maria' nın annesi olan kadın kızına tokat attı. Aynı esnada arkadan bir silah sesi geldi ve görüntü kesildi. Kesik kesin gelen çığlık seslerinden sonra kayıt tamamen durdu.

DO İ KNOW YOU?《》bucky barnesWhere stories live. Discover now