23. BÖLÜM: GİN ve SİGARA

En başından başla
                                    

"Bundan sonra evime girmen yasak." Dedim arka arkaya çekilmiş resimlere dehşetle bakarken.

"Sen öyle san." Kendi ağzının içinde mırıldanınca sadece güldüm ve resimleri silmeye başladım.

"Birini bırak." dedi gülmeyi kesip.

"İmkanı yok." Kendi kendime konuşsamda resimlere çok baktığımdan mıdır nedir o kadar da çirkin gelmemeye başlamıştım gözüme.

"Ciddiyim en azından biri kalsın." Dediğinde son resmi silmedim. Telefonu tekrardan ona uzatacağım sırada galerisi bir anda çok dikkat çekici geldi.

"Bakabilir miyim?" dediğimde ciddi miyim diye bana baktı.

"Sormana gerek yok." Bu keyfimi yerine getirirken resimleri teker teker kaydırmaya başladım.

Genel olarak hep yemek ve mutfak resimleri vardı. Arada bir ekipten birileri ile resim çekilmiş olsada çok seyrekti. Önüme bir anda Mersin'de çekildiğimiz resim düşünce buruk bir şekilde gülümsedim. Ben şaşkın ve öfkeli bir şekilde ekrana bakarken o diğer resimlerde olmadığı kadar geniş bir gülümseme ile kolunu bana sarmıştı. 

"Çok az resmimiz var." dedim ekranı kaydırmaya devam ederken. Fakat o sadece omuz silkti.

"Daha çekinecek çok vaktimiz var." Sözleri karşısında gülümsememi saklamak için elimi dudaklarıma bastırdım. 

Galeride biraz daha derinlere inerken gördüğüm resim ile anında duraksadım.

"Ailen mi?" dedim ekranı ona çevirirken. Bu biraz gerilerek başını sallamasına sebep oldu.

Bildiğim kadarıyla babasını yıllar önce kaybetmişti. Annesi ise şimdilerde yurtdışında ufak bir seyehat yapıyordu. Kız kardeşi ise Antalya'da yaşasada ayda bir zor görüşüyorlardı. Ailesi hakkında tek bildiğim bunlar olduğu için bir anda resimlerini görmek beni şaşırtmıştı. Resimde babası da olduğu için oldukça eski bir fotoğraf olmalıydı. Aslında bunu anlamak için babasına bakmaya gerek yoktu. Rüzgar'ın oturmamış yüz hatları ve şimdikine göre oldukça zayıf vücudu eski olduğunu belli ediyordu.

"Annen çok güzelmiş." dedim sevgilimin gençliğini incelemeyi zar zor keserken. 

Annesi isehayal ettiğimden çok başkaydı. Yumuşak hatlara sahip, parlak bir gülümseme ile ekrana bakan sarışın kadın ile şaşırmadan edememiştim. Rüzgar'ın saçlarının bazen açık kumral gibi gözükmesinin sebebi buydu demek.

"Öyledir." Hüzünlü sesi ile bir saniyeliğine ona döndüm. Ayrıntıları bilmesemde ailesi ile alakalı sorunları olduğunu tahmin edebiliyordum. Ve sorunlu çocukluğum ona derin bir sevgi beslememe sebep oluyordu.

Annesinin neredeyse birebir kopyası kardeşine gitti gözlerim.

"Kardeşin ne yapıyor?" dedim kafasını dağıtmasını umarak.

"Pastacılık eğitimi alıyor." 

"Gerçekten mi?" Bunu nasıl daha önce duymadığıma şaşırarak konuştum. Gülerek başını salladı.

"Yazın kendi kafesini açacak."

"Beni onunla tanıştırmalısın!" dediğimde sırıttı. "Hem anlarım bu işlerden." bu sözlerim alaycı bir gözle bana bakmasına sebep oldu.

"İşletmeden anlar mısın?" ciddi ifademi görünce tereddüte düştü. Bu aşağılayıcı bir şekilde gülerek arkama yaslanmama sebep oldu.

"Eh Terry'nin Yeri'ni açan kişilerden biri olarak söylüyorum bence bu işte fena sayılmam."

Arabayı park ederken kaşları dehşetle havalandı.

"Orayı sen mi açtın?" 

"Barbaros ile birlikte açmıştık."

Yes CHEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin