SON..

1.5K 66 18
                                    

Jeeonguk evden hızlıca çıktı. Namjoon hala aynı apartta kalıyordu. Apartın önüne geldiğinde biraz sakinleşmeye çalıştı. Derin nefes alarak kapıyı çaldı.
"Selam hyung." dedi zoraki gülümsüyordu. Namjoon onun Jeeonguk olduğunu anlamıştı. Jungkook' a o kadar benziyordu ki ilk bakışta hangisi olduğu belli olmuyordu.
"Selam." dedi Namjoon. Sonra nefesini üfledi.
"İçeri geç uyuyor numarası yapıyor gibi geldi. Eğer istemezse gidersin ama." dedi Namjoon hafif geriye çekilerek geçmesi için yol verdi. Jeeonguk Tae' nin kaldığı odanın önüne geldi.
Elini kapı koluna uzatarak yavaşça açtı. Tek kişilik yatağın üzerindeki örtüyü kaldırıp içine girdi. İkisi sığmayacağı için Tae'yi üzerine doğru çekti.

"Sığmıyoruz." dedi Tae.
"Üzerime doğru yatarsan sığarız." dedi.
"Jeeonguk lütfen" dedi Tae. Kurtulmak istiyordu ama onun yanından gitmek de istiyordu.
"Sadece uyuyacağız söz." dedi sigma. Tae uyumak unutmak istiyordu. Hemen uykuya dalmıştı. Jeeonguk onun nefesinin düzene girdiğini duyunca sessizce saçlarını kokladı vitanın, göğsündeki elinin üzerine koydu elini, yavaşça kapadı gözlerini, huzurlu bir geceydi.
Tae sabah uyanınca Jeeonguk' un onu sarıp sarmaladığını farketti. Sessizce çıkmaya çalışsa da başarılı olamadı.
"Jeeonguk" dedi Tae. Jeeonguk'tan ses çıkmayınca yüzüne doğru yaklaştı. Tae onu inceledi. Küçücük bebek nasıl da büyümüştü. Yirmi ay önce o yoktu bile. Dudağı ve karşındaki pirsingler, iri gözleri hepsi Jungkook gibiydi. Sadece sigmanın kalbi ve samimiyeti farklıydı. Tae onu izlerken
"Öpeceksen öp" diye bir kıkırtı duydu. Tae hemen kurtuldu kollarından.
"Ne öpmesi ben kurtulmaya çalışıyorum ." dedi Tae. Yüzüne kızarmıştı. Jeeonguk onun mührüne baktı. Elini uzattı, boyun kısmındaki mühre dokununca Tae gözlerini kapattı.
"Haksızlık bu benimsin ama ben bu mührü bile öpemedim." dedi. "Ben senin değilim." dedi Tae. Jeeonguk kahkaha attı. Onu tekrar çekip sarıldı saçlarına büyük bir öpücük kondurmuştu. "Ben seni beklerim." dedi.
Telefon çalınca Tae ona uzandı. Arayan Jimin'di.
"Efendim." diye açtı telefonu Tae.
"Jeeonguk yanında mı?" dedi.
"Evet"
"Tae şey uzaklaşır misin azıcık" dedi Jimin. Tae kalkıp odanın en köşesine geçti.
"Mühür gerçekten Jeeonguk'un" dedi.
Tae' nin gözleri doldu. Jeeonguk' la göz göze geldi.
"Seninle her seviştiğimde içimdeki ses beni boynuna yönlendirirdi." dedi Jimin.
"Anladım." dedi Tae telefonu kapattı. Eline kıyafetleri alıp banyoya gitti.
"İşe mi?" dedi Sigma. Tae başını salladı. "Seni bırakayım." dedi.
Gün Tae için çok yorucu geçiyordu. Kafe bugün dolu doluydu. Her masaya yetişmek ağır tabaklar canı çıkmıştı. Gün bittiğinde ise onu bir yığın bulaşık bekliyordu. Herkes çıktığında mutfağa girdi. Bulaşıkları yıkamak birkaç saatini alacak gibiydi. Aniden telefonu çalınca önce ona uzandı.
"Efendim Jimin"
"Neredesin?" dedi.
"Çalısıyorum daha işim bitmedi." dedi.
"Şeyyy bugün de eve gelme Tae." dedi Jimin. Tae şaşkındı, geçen yıl ısrarla onlara taşınmasını isteyen arkadaşına kırıldı.
"Hayır hayır öyle değil" diyerek Jungkook seslendi. "Jeeonguk kızgınlığa girdi." dedi delta.
"Hıı, iyi mi peki?"
"Evet" dedi Jimin. "İlk kızgınlığı ya birazcık zor sadece" dedi Jimin.
Kalbinde bir sızı hissetmişti Tae.
Bulaşıklar bittikten sonra saat 1' i bulmuştu. Bu saatten sonra Namjoon' u rahatsız edemezdi. Giyinme odasındaki kanepe geldi aklına mecbur orada yatacaktı. Mutfaktan üst kata çıkınca aramalarda Jeeonguk' un 3 araması gördü. Tae içinde bir endişe hissetti. Umarım ona yatmayı teklif etmezdi. Tırnaklarını yemeye başlayarak arama tuşuna basmıştı.
"Namjoon' da yoksun." dedi sigma sesi çok sertti.
"Cafedeyim" dedi Tae sesi titremişti. Sigma telefonu sıktı elinde onu korkuttuğuna inanamadı.
"Hyung" dedi Sigma. Tae daha da endişenlendi. Bu sigmanın ona ilk hyung deyişiydi.
"Gerçekten sevdiğim her şeyin üzerine yemin ederim seninle yatmak istemiyorum. Sadece kokunu istiyorum." dedi. Sesi ağlamaklıydı.
"Jeeonguk bak bu zamanlarda kendine hakim olmak..."
"Hyung çok güçlüyüm ben asla sana dokunmam."
"Cafedeyim." dedi Tae.
"Teşekkür ederim"
Sigma telefonu kapatır kapatmaz hızla motoruna atlamıştı. Çarenin önüne geldiğinde birkaç nefes daha aldı. İçeri girip kapıyı kilitledi.
Tae kanepeye ayarlamaya çalışıyordu. Onun eline herşey yakışıyordu. Jeeonguk arkadan sarıldı ona burnunu koku bezlerine dayadı.
"Teşekkür ederim"dedi tekrar. Tae iliklerine kadar titriyordu. Jeeonguk onu tutmasa düşebilirdi. Jeeonguk onun titrediginin farkına varınca sarılmayı zorla da olsa bıraktı. Elindeki çarşafa uzandı. Kanepeye güzelce hazırladı. Önce Jeeonguk yattı. Tae biraz onun üzerine biraz da kanepenin üzerine uzanmak zorunda kaldı.
Jeeonguk gözlerini kapadı. Birkaç gözyaşı aktı. Tae' nin eline düşünce
"Çok mu açıyor?" dedi Tae.
"Hayır"
"Ama niye ağlıyorsun." Jeeonguk gözlerini açtı.
"Yüzyıllardır bu anı bekliyorum." dedi. Yüzlerini yanyana getirdi. "Özür dilerim.. " dedi. Tae' nin içindeki kurt onun özrünü kabul etti.
Ben ve babam aynı bedendeki tek deltayız. Seonmul' ün deltası...
"Delta onu terk etmişti çünkü diğer vita için bu durum haksızlık olmuştu. Delta böyle düşünmüştü. Aslında Seonmul ondan çok hoşlanmıştı. Ama iki vitaya da sevgisinin yeteceğini düşünmedi. İnsan delta öldükten sonra kurt delta yüzyıllardır Tanrı' ya dua ediyordu. Tanrı kurt deltanın yalvarmasini ve duasını kabul etti. Kurt hem delta hem de sigma formunda iki ayrı bedende dünyaya geldi. Böylece iki vitaya da haksızlık olmadı."

Jeeonguk derin nefes aldı. "Yani sen benimsin. Babamda tam bir aptal."dedi. "Sürekli ölmenize rağmen hep Jimin' i yani babamı seçiyor." Tae olanları yeni anlıyordu. Gülümsedi...
"Aşık"
"O aptala sorsan sana da aşık." Tae içinde bir burukluk hissetti. Jeeonguk büzülen dudaklara bu defa dayanamayarak öpücük kondurdu.
"Hey söz verdin." diyerek sesini yükseltti.
"Ama sen de dudaklarını büzme. Hem tadını bile alamadım. Kızma öpücük sayılmaz bu diyerek kıkırdadı."

SON...

Sonsuz AşkWhere stories live. Discover now