Özledim

1.6K 52 1
                                    

Tae Jimin' i temizlenmiş, Jimin'i temizlerken olanları konuşmuşlardı. Tae olanları Jimin' den dinlemişti. Jimin Jungkook'un Tae' den etkilenmesinden bahsetmeden anlatıyordu olayları..  İki genç aynı yatakta uzanmışlardı. Jimin Tae'ye sarıldı. "Özledim" diyerek kokusunu içine çekti. Tae kıkırdamıştı "Benden etkileniyor musun yoksa?" diye güldü. Jimin başını gömdüğü boyundan çekti. Gözlerini arkadaşının gözlerine çıkardı. İtiraf zamanı gelmiş gibiydi. Derin bir nefes alıp tekrar göğüse saklandı vitanın. "Çocukken liseye başlamadan önce bilirsin o zamanlar omega gibi hissetmezken.." Sonra düşündü Jimin dudakları kıvrıldı bu itirafı gözlerini kaçırmadan yapmalıydı tekrar başını kaldırıp gözlerini hizaladı. Tae ise konuşmanın devamını anlamak için bekliyordu "Sen hep omega gibi hissederdin, Jungkook ise alfa gibi. Ben daha kendimi bilmezken eğer alfa veya beta olursam diye düşünürken omegamın sen olmasını isterdim." Tae ' nin dudakları şaşkınlıkla aralandı. Tae bunun farkında hiçbir zaman olmamıştı. Hafiften kızarmaya başlayınca bu tatlılık karşısında Jimin dayanamayıp yanağını ısırdı. 'Ahh' diye bağırdı Tae.

Jungkook dersi bitirip eve doğru yola çıkmıştı. Jimin' i aramayacaktı. Eğer ararsa belki Tae onu istemezdi. Bu sebepten aramadan gidecekti. Onu, hiç sahip olamadığı vitasını çok özlemişti. Yanında durması yeterliydi. Dokunamasa da sevemese de yanında olmalıydı. Bu düşüncelerle eve varmıştı. Tae ' nin çok sevdiği yiyecekleri almıştı. Jimin hasta diye belki de beraber yemek yaparlardı ya da Jimin için burada kalırdı. Jungkook bu düşüncelerle kapıyı açtı. İçeriden Tae' nin "Ahhh, dur Jimin" sesini duyunca parmaklarıyla burnunu sıkıştı yine mi sevişiyorlardı. Jungkook delirmiş gibi bir o tarafa bir bu tarafa hızlıca yürüdü. Salonda volta atarken odanın kapısı açıldı. Jimin Jungkook'un sinirli kokusunu alınca hafifçe kıkırdadı. Jungkook Tae' nin kızarmış yanağına gözünü dediğinde rahatladığını hissetti. Jimin her zamanki gibi Tae' yi ısırmıştı.
"Acıktınız mı?" diye sordu delta. İki gençte kafasını sallayınca Jungkook günün menüsünü söyledi. Tae Jimin' i oturtup mutfak tarafına geçmişti. Delta da mutfağa yöneldi. Mutfak amerikan mutfak tarzında olduğu için biraz dardı. Jungkook özlediği kokuyu alabiliyordu bu ona yeterdi. Yemeği hazırlamaya başlayan İki genç arada küçük temaslar yaşıyordu. Jungkook'un kurdu delirmek üzereydi. Ona sürekli "Tezgaha yapıştır öp onu" diyordu. Jungkook kurduna direnince kurdu yine kalbine bir çizik attı bh seferki cidden acımıştı. Jungkook inleyerek masaya doğru eğildi. Tae endişeyle koluna uzandı Jungkook'un. "Ne oldu?" dedi korkuyla çıkıyordu sesi. "Hastaneye gidelim mi?, Jimin'e haber vereyim mi?" Art arda soru soruyordu Tae. Jungkook derince bir nefes aldı. Doğruldu. "İyiyim devam edelim. Acıktım ondan oldu sanırım." dedi. Tae şu an Jungkook'un dibindeydi. Bu durum Jungkook'u daha da perişan edince kolunu ittirdi yavaşça. "Hadi ne olur devam edelim" dedi. Tae iki adım atarak uzaklaştı. "Çok mu açsın?" dedi üzülerek. Jungkook başını yukarı aşağı doğru hareket ettirerek yemeğine döndü. Tae' de hemen yemeği hazırladı. Az sonra Jimin onların yanına gelmişti. Yemek hazır olup sofra kurulunca iki hepsi sofraya yöneldi. Yemekler yenirken heyecanlı konuşmalar devam ediyordu. Yemek bitince "Sürprizi Tae' ye gösterelim" dedi. Jungkook heyecanla Tae' ye dönmüştü. Çünkü Tae' yle aynı evde olmak fikri ona çok iyi geliyordu. Odanın önüne gelince kapıyı açtı Jimin.
"Bu oda da senin diye sarıldı vitaya." Vita odayı inceledi. Her detayı çok iyi yakalamışlardı. Oda baştan başa morla boyanmıştı. Beyaz yatak, beyaz mobilyalar, lila renginde makyaj masası... Nasıl bu hale gelmişlerdi. Tae biraz düşündü ama anlamıyordu. Odanın içine girip yatağa oturdu. İki genç yanına geldi. Tae kafasını önüne eğmisti, elleri ile oynuyordu. Gözleri dolmuştu kafasını kaldırsa iki genç ağladığını farkedebilirdi. Ağlamasına engel olmak için dilini ısırdı.
"Burası bizim evimiz Tae." delta konuşmaya başladı. Artık konuşmalı onu ikna etmeliydi. "Bu ev senin, bu oda, bu yatak senin. Kendini hazır hissettiğin zaman gel ama yeter ki gel." Jungkook belki de aylardır yapamadığı şeyi yaptı. Tae'yi kendine çekip başını göğsüne koydu. "Ne olur kal Tae.. lütfen" diye fısıldıyordu. Tae gözlerini kapatmış sadece Jungkook ' un kalp atışını dinliyordu. İşte bu melodiyi hiçbir radyoda, hiçbir sanatçının dilinde, hiçbir doğada duymamıştı. Gözlerini açınca gözü kolunda takılı kalmıştı. Geçen haftalarda kolunu kapıya çarpmış orası morarmıştı. Bir türlü iyileşmiyordu. Sabah bu morluk hala kolundaydı yemin edebilirdi. Telefonun çalmasıyla kendine geldi. Hiç istemese de Jungkook' un kollarından ayrıldı. Arayan Namjoon ' du.
"Efendim hyung" dedi.
"Tae kızgınlıktayım. Kimseden yardım isteyemedim. Fırsatçılık gibi görme ama sen bana yar- ahhhh- yardım edeceğini söylemiştin." Tae seslice yutkundu. İki gence de baktı.
"Anladım hyung geliyorum." dedi. Telefonu kapatınca iki gence baktı.
"Namjoon hyung alışveriş yapacakmış yardım istedi. Bugün ona yardım edeyim. Yarın burada kalabilir miyim?" diye sordu. İki gencin de gözleri parladı. "Ben seni bırakayım."diye ayağa kalktı Jungkook. "Hayır hayır taksi çağırsan yeter." dedi. Jungkook taksi çağırmayı kabul etmişti.

Tae apartmanın önüne gelince alfa kokusunu alıyordu. Asansör çıkmak yerine merdivene yöneldi. Biraz zaman kazanmak istedi. Hazır hissetmeliydi. Hep kızgınlığında birilerine gitmişti. Bu yüzden aklı başında olmuyordu genelde ama bu defa farklıydı. Alfanın kapısının önüne gelince derince bir nefes almış ve zile basmıştı. Namjoon kapıyı açınca Tae'yi kolundan tutup içeri çekti. "Üzgünüm, kibar olmaya çalışacağım" diyerek Tae' nin dudaklarını öpmeye başladı. Tae ilk başta karşılık veremese de aklına anlaşma gelmişti. O da yavaş yavaş karşılık verince öpüşme derinleşti. Namjoon elini vitanın tişörtüne attığı gibi çıkarıp yere fırlattı. Tae ' yi kucağına alıp yatağına bıraktı. Namjoon' un üzerinde sadece baksır vardı. Tae'nin gözü oraya kayınca derince yutkundu. Namjoon elini esmer tende dolaştırarak vitanın kemerine geldi. Pantolonu iç camaşırıyla birlikte çıkardı. Namjoon daha önce böyle bir güzellik görüp görmediğini hatırlamaya çalıştı. Sonra Tae' nin adem elmasını öptü. Kulağının arka tarafına da bir öpücük koyup "Çok güzelsin" diye fısıldadı. "Direkt girmek istiyorum ama elimden geldiğimce hazırlayacağım bebeğim." dedi.
Penisine prezervatifi takıp kayganlaştırıcıyı önce parmağına sonra erkekliğine sürdü. Tae' nin üzerine uzanıp göğsünü ağzına aldı. Tae korkuyla inlemeye başladı. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Namjoon göğuslerde oyalandıktan  sonra kasıklara ulaştı. Tae' nin küçüğüne öpücük koyup ağzina aldı. Tae' nin sırtı havalanmisti. "Ahhh" diye inledi Tae. Namjoon bu sesi sevmişti. Sonra parmaklarını da deliğe sokunca inleme sesleri yükseldi. Birkaç dakikada Tae Namjoon' un ağzına gelmişti. Namjoon bütün suyu yutmuştu. Vita' nın tadı nefesti. Alfa doğrulup dağılan vitaya baktı. Sol kulağına yaklaşıp tekrar fısıldadı. "Tadın çok lezzetli" dedi. Tae az önce yaşadığı şeyden zevk almıştı ama ona yetmemişti. Namjoon onu ters çevirip genişleyen deliğe kendini itti.
Bu gece onlar için oldukça uzun geçmişti. Vita tatmin olmamış alfa ise doymamıştı.

Sonsuz AşkWhere stories live. Discover now