6. Bölüm "Kolye Mevzusu"

164 27 6
                                    

Ateş Ergöz

"Ateş daha kalkmamışsın geç kalacaksın hadi."

Yorganı kafasının üzerine çekti Ateş. Uyanmak istemiyordu. "Beş dakika daha." Yorganın vücudundan kaymaya başladığını hissettiğinde, son dakika yorgan tam karnının üzerindeyken yakaladı. "Amca yaa. Git başımdan. Uykum var."

"Kalk Ateş. Tembellik yapmaya iyi alıştın." Ani bir şekilde çekilen yorganla, tamamen üstü açılmıştı.

Söylene söylene yataktan kalktı ve banyoda işlerini hallettikten sonra mutfağa geçti. Küçükler okula gitmiş olmalı ki, sadece Su ve amcası vardı. "Günaydın." Sandalyeye oturdu ve uykulu bir şekilde önündeki şeylerden ağzına atmaya başladı.

"Bir daha sorun istemiyorum. Kavga etme kimseyle." dedi amcası. "Anneanneniz başımızda bir sorun çıksa diye beklerken özellikle."

"Ya da ne yapabiliriz?" dedi Ateş uyku mahmurluğundan sıyrılarak heyecanla. "Bizi onlara vereceksin.." Behlül merakla devamını bekledi. "Bizde onların yanındayken her haltı yiyeceğiz, ortalığın resmen am.." Amcası öksürmeye başladığında son dakika susabilmişti.

"İğrençsin." diye araya girdi Su.

"Neyse işte. Biz ultra yaramaz olacağız. Bizimle yaşamayı istediklerine pişman edeceğiz. Onlarda diyecek ki, biz bunlarla mı uğraşacağız. Ve yine senin başına kalacağız. Mutlu son." Ne gerek vardı sanki mahkemeyle uğraşmaya. Kökten çözüm. Öyle hinlikler yapardı ki, bir daha kapılarının önünden bile geçmezlerdi.

"İlginç bir fikir." dedi amcası. "Ama benim sizi örgütlediğimi düşünürler. Ayrıca sizi iyi yetiştiremediğim konusunda da onu haklı çıkarmış oluruz."

"Çok düşünüyorsun amca." dedi Ateş. "Basit düşün ya."

"Amca." diye araya girdi Su. "Neden Ateş'ten kurtulmuyoruz? Elimize bir fırsat geçmişken."

"Madem rahatsızsın kendin gidebilirsin." dedi Ateş.

Ağzını oynatarak onun taklidini yaptı Su. "Ben gidiyorum." Ayaklandı ve mutfaktan çıktı.

Ateş kalhavaltısını yaptıktan sonra odasına geçti ve üzerine okul formasını geçirdi. Tam evden çıkmak üzereyken, telefonuna bir kaç haftadır konuştuğu kızdan, bugün doğum günü olduğunu söyleyen bir mesaj geldi.

İki gün önce özellikle tarihini söylemesinin sebebi bu olmalıydı. Her şeyi aklında tutamazdı ya. Unutmuş gitmişti. Su ve Güneş'in odasına girdi ve hediye edebileceği her hangi bir şey aramaya başladı. Bulduğu kolyeyle sırıttı. Su zaten kolye takmazdı. Yokluğunu fark bile etmeyeceğine emindi.

İki haftalık uzaklaştırmadan sonra ilk kez okuldaydı.

Sınıfa girdiğinde, bir süre nereye oturacağını bilemedi. En sonunda arkada, hiç konuşmayan Eren'in sırasının yanına geçti. Kafasına kapşonunu geçirmiş, yan bir şekilde, uzattığı kolunun üzerinde uyuyordu. Hafifçe sırtına vurduğunda, mayışık bir şekilde gözlerini açtı. Eliyle yavaş hareketlerle kafasındaki kapşonu açtı ve ona baktı.

"Yanına oturabilir miyim?" diye sordu Ateş.

Gözlerini ağır ağır açıp kapattı. "Hı?"

"Oturabilir miyim?" Sırayı işaret etti.

Omuzlarını silkip duvar tarafına döndü ve tekrar kafasını sıraya gömdü. Ateş yanındaki yere oturdu.

Tam bu sırada sınıfa gülüşerek grup halinde Hasan ve bir kaç arkadaşı daha girmişti. Göz göze geldiklerinde gülüşü solmuştu. Kafasıyla hafifçe selam verdiğinde, Ateş bakışlarını çekti.

Aile DanışmanıWhere stories live. Discover now