2. Bölüm "Kötü Bir Gün"

224 30 12
                                    

Behlül Ergöz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Behlül Ergöz

Bugünün bir an önce bitmesi gerektiğini düşünüyordu Behlül. Daha fazla kötü olayı kaldırabileceğinden emin değildi. Üstelik saat daha yeni üç olmuş olmalıydı.

Hastanenin önüne geldiğinde, sağ sola volta atan kadını gördüğünde derin bir iç çekti. Daha çekecek çilesi, yiyecek lafı vardı demek. Bakışları kendisini bulduğunda hızla önüne doğru gelmişti. "Ateş nasıl?" Cevabını beklemeden konuştu. "Bu böyle olmaz. Teklifimi düşündün mü?"

Karşısında ondan bir cevap bekleyen yaşlı kadına boş gözlerle baktı.
Onunla yıllar sonra ilk kez bu sabah karşılaşmışlardı. Neredeyse onu son gördüğüyle aynı yüze sahipti. Aynı kemikli ve kırışık yüz, aynı şekilde alttan sıkı bir topuz yapılmış sarı boyalı saçlar.
Hâlâ oldukça ciddi biriydi. Bu yüzden onunla hiçbir zaman yıldızları barışmamıştı. Tabii bir diğer sebebi de, abisini damat olarak istememesinden kaynaklanıyordu.

"Behlül." dedi kadın derin bir nefes alarak, cevap vermeyeceğini fark etmiş olmalıydı. "Onlara düzgün bakamadığın ortada. Senin için de doğrusu bu olur." Sözlerindeki iğneleme, bakışlarında ki kibir can sıkıcıydı.

Sinirlenmek ve gülmek arasında gidip geldiği çelişkili dakikalar geçirdi Behlül. Yıllardır bir kez olsun aramayan kadın, gelmiş birde onu yargılıyordu.

"Komiksiniz." dedi en sonunda alaylı bir sesle. "Değişmediginizi düşünüyordum ama espri kabileyetinizi geliştirdiğinizi fark ettim."

Kadın sözleriyle kaşlarını çattı. "Ben ciddiyim. Bunu yakında daha iyi anlayacaksın." Arkasını döndü ve hızla önünde bekledikleri hastaneye girdi. Konuşmayı kendince bitirmiş olmalıydı.

Başka şekilde karşılaşabileceklerken, Güneş'in hasta olduğu için geldiği hastanede karşılaşmaları kaderin bir cilvesi olmalıydı. Ya da tam o kadınla karşılaştığında Ateş'in okulundan kavga ettiği için aranması ve kadını Güneş'in yanında bırakmak zorunda kalması.

Perihan hanım çocuklarla görüşmek istediğini söylemişti. Yıllar sonra bunu demeyi akıl edebilmiş olsada anlayışla yaklaşmaya çalışmıştı. Anneanne ve dedeleriyle görüşmelerine karışacak değildi. Ama anlamıştı ki amaç görüşme değil direkt çocukları elinden almaktı. Buna izin verecek değildi.

Arkasından kendinden emin adımlarla hastaneye girdi. Güneş'in olduğu odaya girdiğinden, kendisini gördüğünde rahat bir nefes alan prensesini gördü. Demek ki kadınla yıldızı barışmayan sadece kendisi değildi.

"Ahh baba sonunda gelebildin."

Sandalyede bacak bacak üstüne atmış oturan kadın hafifçe kafasını kaldırıp kendisine baktı ve tekrar Güneş'e çevirdi bakışlarını. "O senin baban değil tatlım."

Güneş kaşlarını çattı. Bunu elbette biliyordu. Bebek değildi ya artık. Sekiz yaşındaydı. Ama babası, amcaların baba yarısı olduğundan, birlikte yaşadıkları için tam baba olduğunu ve baba demesinin sorun olmadığını söylemişti.

Aile DanışmanıWhere stories live. Discover now