4. Bölüm "Aile Danışmanı"

182 32 3
                                    

"Mantıklı değil biliyorum ama gerçekten çaresiz olmasam böyle bir şey demezdim."

"Başka birine teklif edin. Bu kabul edebileceğim bir şey değil." dedim kesin bir sesle.

Film çekmiyorduk burada. İlk başta anlaşmayla başlayan, sonradan gerçeğe dönüşen bir evlilik. Yok daha neler?

"Oturup konuşalım mı?" Biraz önce kalktığım sandalyeleri işaret etti.

"Beni ikna edemezsiniz. Benim gözümde evlilik öyle anlaşmayla olacak bir şey kesinlikle değil. Daha doğru dürüst sizi tanımıyorum. Keza sizde beni tanımıyorsunuz. Neye dayanarak bana bunu teklif ettiniz bilmiyorum. Ama hiç bir elle tutulur yanı yok. Gördüğüm kadarıyla yaşını başını almış bir yetişkinsiniz. Yalan söylemek, oyun yapmak bu yaşları geçtik artık biz." dedim tane tane.

Sıkıntılı bir nefes verdi ve kenardaki sandalyeyi çekip oturdu. Öyle yorgun görünüyordu ki, acımadan edemedim. Dirseklerini, dizine yaslayıp bana baktı. "Neye sarılacağım, ne yapacağımı inanın bilmiyorum. Çocuklarım benim her şeyim. Belki de bu durumda mantıklı düşünemiyorum."

Sakin olmalıydım. Karşımda gerçekten çaresiz biri duruyordu. Karşısına sandalye çekip oturdum. "Olayı baştan mantıklı bir şekilde anlatırsanız, elimden bir şey gelirse yardım etmek isterim." Kafasını kaldırıp gözlerime umutla baktı. "Evlilik dışında." diye tamamladım.

Gözlerini benden çekip yere bakmaya başladı. "Abim yedi yıl önce eşiyle birlikte trafik kazası geçirerek öldü." derin bir nefes aldı.

"Allah rahmet eylesin." dedim kısık bir sesle. Bu üzücüydü.

"Teşekkür ederim. Çocuklarını ben aldım. Bu zamana kadar bir kez bile arayıp sormayan yengemin ailesi şimdi çocukların hayatının kötü olduğunu öne sürerek bana soruşturma açtılar." Sinirle söylendi.

"Bulut? Yeğeniniz mi o da?"

"Evet yeğenim. Beş tane yeğenim var."

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Beş tane çocuk mu? Fazlasıyla zor olmalıydı.

"Üzüldüm." Yere eğilmiş kafasına bakarak konuştum. "Evlilik bu süreçte çok göze batmaz mı?"

"Avukatla konuştum. Bu durumu en iyi şekilde idame ettirmek için yardım edecek."

"Evlenecek kişi hazır mıydı ki de hemen konuştunuz?" dedim kendime engel olmak istesemde suçlu bir tavırla.

Kafasını kaldırıp kahverengi gözlerini, benim elalarıma dikti. "Evli olsan bu iş daha kolay olurdu dedi. Ortada senin lafın bile yokken konuştuk bunu."

Kafamı salladım. "Başka bir yol olarak aileyle konuşsanız. İkna etmeye çalışsanız."

"Denedim ama tek bir kelime konuşmanın mümkünatı yok. Yedi yıl oldu ya." dedi. "Bir kez bile gelip torunlarımız nasıl, açlar mı açıktalar mı diye sormadılar. Bunların hepsiyle uğraşmak zorunda kaldığımda daha yirmi bir yaşında, parasız pulsuz biriydim. Beş çocukla yalnız kalmak zorunda kaldım. En küçüğü daha bebekti."

Uzanıp masanın üzerindeki kolunu hafifçe sıktım. "Bunları yaşamak zorunda kaldığınız için gerçekten üzüldüm." Tüm samimiyetimle konuştum.

Kafasını salladı ve devam etti. "Sadece çocuklar biraz yaramaz. Bu benim kötü bir ebeveyn olduğum anlamına mı geliyor?" Cevap vermemi beklemeden devam etti. "Elimden geleni yaptım."

Onu tanımıyordum ama şuan gözüme dünyanın en iyi ebeveyni gibi görünüyordu. Beş çocuk zordu. Arkadaşımın bir tane çocuğu vardı ve ne kadar zor olduğundan bahsetmesini her gün dinliyordum. İkinci çocuğun lafını bile yaptırmıyordu, ben birinciyi nasıl büyüttüm sizin haberiniz var mı diye.

Aile DanışmanıWhere stories live. Discover now