1.2

323 33 12
                                    

''Neden tekrar döndün?''

Kazuha, gözlerini mekandan giden çiftten ayırıp, karşısındaki adama bakmıştı. Rahatsız olmuştu ve bunu ifadesi ile belli etmeye başlamıştı. ''Senden izin almam gerektiğini bilmiyordum... Geri dönmek için.'' Yeşil saçlının kristal gözleri sinirle doluydu. Yaklaştı ve Kazuha'nın yakasından tuttu. ''Def olup gitmen konusunda anlaşmamış mıydık? Sözlerine o zaman bile güven olmayacağını biliyordum.'' Kazuha öfkeyle, Xiao'yu iteledi. ''Bu konuda konuşma hakkın var mı ki? Onca şeyi yaptıktan sonra Pollyanna'cılık oynayan sen değil miydin?! Şimdi yaptıklarının üstünü mü örtmeye çalışıyorsun? Eskisi gibi acınasısın. Hiç değişmemişsin, Xiao.'' Kazuha arkasını dönüp giderken, Xiao dayanamayıp Kazuha'yı kendine döndürerek yumruk atmıştı. Bunu gören Scaramouche ayağa kalkıp, Xiao'ya vurmuştu. 

''Şu günlerde Adeptus'ların hırçın köpeği çok havlamaya başladı. Ya kendini dizginlemeyi öğrenirsin ya da ben öğretirim.'' Scaramouche gömleğinin kollarını yukarı kıvırıyordu. O sırada Xiao dudağının kenarındaki kanı silip doğruldu. Bunu gören Hu Tao sinirle elindeki bira bardağını Scaramouche'a attı. Neyse ki kaçmayı başarmıştı. ''Bugün ölüm gününüz olduğunu öğrenmem iyi oldu. Cenazen ile bizzat ilgileneceğim, endişelenme. Sana layık tüm eşyalarla donatacağım mekânı.'' Bunu duyan Signora ayağa kalkıp, diğerlerinin yanına ilerledi. ''Bir bücüre göre fazla konuşuyorsun. Kimse sana yerini bilmen gerektiğini öğretmedi mi?'' 

Hu Tao kıyafetini düzeltti ve Xiao'nun yanında durdu. ''Ne o? Sen mi öğreteceksin? Baal'dan daha dersini alamamış sen mi? Güldürme beni çakma sarışın!'' Alaycı bir ifade ile karşısındaki uzun boylu kadına baktı. Xiao, Hu Tao'yu konudan uzaklaştırmaya çalışsa bile Hu Tao umursamıyordu. İki grup da bugünü beklermişcesine laf dalaşına girmeye başladı. Asıl kavga ise Retainer'ın kafasına gelen soslu tavuk ile başladı.

Herkes birbirine vuruyor, cam kırıkları ve chopstickler etrafta dolaşıyordu. Hiç kimse olayı düzeltmeye çalışmıyor, aksine daha büyük kavga çıkarıyordu.

Ganyu tedirgin bir şekilde etrafa bakıyor ve gözleri ile yardım çığlığı atıyordu resmen. Kimse konuşmayınca kendi söze atıldı. ''Arkadaşlar durun! Lütfen! Bu hiçbir şeyi çözmez! Birbirinize zarar vereceksiniz!'' Yanfei hızlıca, Ganyu'yu insanların ortasından çekmişti. Yoksa bu gidişle o da zarar görecekti. ''Ama bunu durdurmamız lazım!''

Thoma bir hışımla ayağa kalktı ve masanın üstüne çıktı. ''Millet biliyorum! Birbirinizi sevmiyorsunuz. Ben de hiçbirinizi sevmiyorum. Anlaşılabilir bir durum...''

''Thoma, Tanrı aşkına! Ne halt ediyorsun sen! Bu gidişle senin de kafanı kıracaklar! İn aşağı!''

''Durur musun bir saniye? Buraya Thoma ışıltısı lazım. Ben yardım ediyorum.'' Thoma, Ayato'nun çekiştirmesinden kurtulup tekrar kavga eden kalabalığa döndü. ''Kavga sahipleri çoktan gitti ama siz hâlâ devam ediyorsunuz! Bu gidişle okul başkanlığına hiç kimseyi kabul etmeyecekler!''

Bunu duyanlar hızlıca geri çekildi ve eşyalarını toparlayıp ayrılmaya başladılar. ''Demiştim.'' Kollarını iki yana ayırıp munzur bir gülümseme sunan Thoma'yı kimse umursamamıştı.

...

"İşte kısaca bunlar oldu."

Kazuha ve Xiao'nun kavga etmesine şaşırmıştın. Siz birlikteyken, o ikisi çok iyi anlaşıyordu. Üstünde durmadın ve diğerlerini sordun. "Peki Itto ve Sara? Onlar nereye gitti?" Hepsi birbirine bakıp yüzünü ekşitmişti. Konu Itto'ysa her şeye hazırlıklı olman gerekiyordu. "Biri yanlışlıkla Itto'nun kafasına tabak attığı için, Sara ile hastaneye gittiler. Neyse ki sorun yokmuş." Ayato, telefonuna bakarken cevaplamıştı. Thoma'nın iç çekme sesini duydun. "Yani o kadar şey anlattım düşündüğün o mu?! Itto'yu kim takar! Asıl sorunu gözden kaçıyorsun." Albedo sana dönmüştü ve Thoma'nın sözlerini kafası ile onaylamıştı. "Bu da ne demek oluyor? Neyi kaçırıyorum?"

Childe x Reader |Genshin Impact|Onde histórias criam vida. Descubra agora