9.Bölüm(Bela)

768 89 102
                                    

Acı. .. İnsanoğluna her türlü zalimliği, saçmalığı yaptırabilir, en çaresiz anında en ahlaktan yoksun yolu seçtirebilirdi.

Kim Seungmin onunkine tezat sert bir yatakta yatarken bunları düşünüyordu.
Doğan güneşin ışıkları kapalı göz kapaklarıyla savaşırken sızlayan bedeni ve zihnine dolan anıların utancından aldığı güçle bu savaşı uzun bir süre devam ettirebilmişti.

Nerede olduğunun farkındaydı. Neler yaşandığının da. Bilinci önceki geceye nazaran oldukça açıktı.

Öyle ki devasa yatakta tek başına olduğunu fark edeli de saatler oluyordu.

Derin bir nefes alıp çıplak bedenini saran ipeksi çarşaflar arasında sırt üstü döndü ve nihayet güneş ışıklarıyla girdiği savaşta pes eden taraf oldu.

Görüş açısına pürüzsüz, koyu renkli tavan girmesiyle bir kaç kez gözlerini kırpıştırıp kendine gelmeye çalıştı genç Simma.

Dün gecenin aksine hafif soğuk, ılık bir hava hakimdi geniş odaya.

Siyah ve gri döşenmiş kasvetli oda rahatlamasına pek yardımcı olmuyordu.

Yine de şuan yalnız olduğu için bildiği ve duyduğu tüm tanrılara şükranlarını sundu.

Karmakarışıktı Kim Seungmin. Gece yaşananların izlerini hem zihninde hem de bedeninde fazlasıyla hissediyordu.

Hayatında ilk kez yaşadığı bu yoğun anlar onu korkutuyordu. Pişman hissetmiyordu. Fakat ne hissetmesi gerektiğini de bilmiyordu.

Bundan sonra ne olacaktı? Hyunjin ile nasıl yüzleşecekti? Dahası büyük olan ona nasıl davranacaktı?

Yaptığı şeyin yanlış olduğunu düşünüyordu. Kendisini kaybetmemesi gerekiyordu. Zira Hyunjin gözle görülür bir şekilde ondan çok daha kötü durumdaydı. Ve onu gitmesi için uyarmıştı.

Gecenin büyük bir kısmında zihni yerindeydi küçük olanın. Durması gerektiğini çok erken fark etmişti. Fakat yapamamıştı. Nedenini bilmiyordu.. O an hiç bir şeyi bilmiyordu.

Sıkıntılı bir nefes alıp bedenine saplanan acıya rağmen oturur pozisyona geçti Seungmin.

Belinde hissettiği acıyla sızlanırken gözleri yatağın hemen yanındaki komodini buldu.

İçinde lila renkli bir sıvı olan, üzerinde 'iç beni' yazan küçük şişe, özenle hazırlanmış - ve yanında küçük bir kağıtla 'ye beni' yazan-bir sandviç ve hemen önlerinde daha büyük bir kağıt görmesiyle kaşlarını çattı genç adam.

Küçük şişeyi bir eline alıp yavaşça incelerken diğer eli üzerinde bir şeyler yazan saman kağıda yönelmişti.

'Hyunglarla birlikte antremana gideceğim. Öğlende diğerleriyle kahvaltıya git. Duş alıp dolabımdan bir şeyler giyebilirsin.

P.s.
Şişedeki sıvıyı iç ağrılarına iyi gelecek. Önce sandviçi yemeyi unutma.

Hyunjin'

Okuduğu bir kaç satır bittiğinde yüzünde istemsizce bir gülümseme oluştu genç Simma'nın.

Hyunjin'in onu görmek istemediği, pişman olduğu ya da bu tür şeyler yüzünden gittiğini düşünmüştü. Ona hak veriyordu.

Bir kaç dakika öylece elindeki kağıdı izledikten sonra hızla kafasını iki yana sallayıp dikkatini toplamaya çalıştı Seungmin.

Hyunjin ona kızgın değildi. Şimdilik bu yeterliydi. Büyük olanın yazdıklarına itaat edip bıraktığı sandviçi yedi ve şişeyi kafasına dikip ayaklandı.

Yûgen (Hyunmin) Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz