1.1

2.9K 176 41
                                    

Şuan sınıfımın önündeydim ve omzumu kapıya yaslamış kolidordaki hengameyi izlerken ufaktan gülümsüyordum. Okan sinirli sinirli benim tarafa gelirken Dilay onun arkasından telaşla koşuyordu.

İstemsizce iç geçirdim.

"Çekil," dedi Ozan sertçe. Ben çekilmek yerine suratına dik dik bakarken, "Yandan geçiver," dedim. Sesim buz gibiydi. Ozan daha fazla zorlamadan ve gözlerini gözlerimden ayırmadan yanımdan geçip öfkeyle sınıfa girdi.

Neden buraya geldiğini anlamak zor değildi.

Aniden bir sızı hissettim omzumda. Ardından küçük bir çığlık sesi doldu kulaklarıma. Ne olduğunu anlamamıştım. Başımı biraz eğip bana çarpan kişiyi görmeye çalıştım.

Dilay. Dilay bana çarpmıştı.

Bana çarpmıştı.

Kalbimi hissetmeye başladım. Atıyordu. Hem de çok hızlı. Öldürecekmiş gibi.

"Özür dilerim," dedi Dilay telaşla. Ardından kızaran alnını tutmaya başladı. Boyu öylesine küçüktü ki kafası benim omzuma çarpmıştı.

Buna sonra gülümseyecektim.

"Sorun değil," dedim. Bu sesimi duyduğu ilk andı. Bana dokunduğu, beni hissettiği, beni gördüğü ilk andı ve bunun son olmasına asla izin vermeyecektim, biliyordum.

Sol elini koluma koydu. Kolum anında uyuştu. "Bir şeyin yok ya?" diye sordu. Kendi alnını unutmuş gibiydi. Ona tebessüm ettim.

"Hayır," dedim. Ardından alnını kaşlarımla gösterdim. "Ama sen de var gibi gözüküyor," diye de devam ettim. "Revire gitmek ister misin?"

"Yok," dedi Dilay hızlı hızlı. "Tekrardan özür dilerim." Ardından yanımdan geçip bir hışımla sınıfa girdi.

Ben ise onun arkasından kapıyı sertçe kapatıp öne doğru eğildim ve elimi kalbime yasladım.

Derin nefesler aldım.

Sağ elimi yukarıya kaldırıp yumruk yaptığım zaman havaya salladım ve olduğum yerde bir tur zıpladıktan sonra  sanki hiçbir şey olmamış gibi kapıyı açtım ve sırama doğru ilerledim.

Masanın üzerine oturduğum zaman Ozan, "Bu notu hanginiz yazdı!" diye bağırıp duruyordu. Ona kulak asmadım ama öldürücü bakışlarımı ondan da ayırmadım.

"Hangi şeref yoksunu yazdı bunu! Hanginiz sulandı sevgilime!" Onun konuşan ağzına bir yumruk geçirmek istedim ama bunu yapmamak için kendimi tuttum.

Dilay o küçük boyuyla zıplayıp Ozan'ın havada notu sallayan kolunu kavradı ve aşağıya indirmeye çalışıp, "Ozan yapma!" diye bağırdı. Ozan onun kolunu itekledi ve bu zaman Dilay bir iki adım geriye sendeledi.

Ellerim yumruk oldu.

"Söyleyin lan," dedi Ozan. Erdi ona bakmadan, "Valla kardeşim," dedi. "Naz senin sevgilinin oturduğu yere mürekkep döktüğü zaman böyle esip gürmemiştin ama erkeklik gururuna laf edildiği zaman aslana dönüştün."

Kaşlarım havalandı.

Ozan ona döndüğü zaman gözlerinin döndüğüne şahit oldum. Bu iyiye işaret değildi. "Sensin değil mi?" diye sordu. "Sensin bunu yazan, şerefsiz soysuz!"

Ozan'ın bunu demesi ve Erdi'in üzerine atlaması sadece iki saniye sürmüştü.

Erdi'ye bir yumruk attı. Dayanamayıp ayağa kalktığım zaman Erdi, Ozan'a bir tekme atarak onu geriye savurdu.

Ozan durmadı. Erdi'in ellerini Ozan'ın yandaşları tuttuğu zaman Ozan, Erdi'in yüzüne büyük bir yumruk attı ve Erdi acıyla inledi. Canının yandığını belli etmedi ama ben anladım.

Gömleğim kollarını yukarıya kıvırdım. Onu dövebilirdim ve şuan planlarımın en başında bu vardı. Sonuçta boşu boşuna iki senedir spora gitmiyordum.

Nihayet kollarımı yukarıya kıvırdığım zaman Ozan'ın omzuna dokundum. O bana döndüğü zaman beklemeden ona bir yumruk attım.

Sendeledi. Buna gülümsedim.

Sınıftan uğultular gelmeye başladı. Çünkü kimse benden, yani bir kadından böylesine bir hareket beklemiyor olmalıydı.

Ozan'ın toparlanmasına izin vermeden onu omuzlarından kavradım ve dizimi onun bacaklarına geçirdim.

Boş uğultular yükselip durdu.

Başımı yana çevirdiğim zaman Dilay bana kocaman gözlerle baktığını gördüm. Doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Tam bu sırada Ozan bu hallerimden kullanıp bana bir kafa attı.

Kaşımın patladığını hissediyordum.

Onun üzerine atlayacağım sırada araya Dilay girdi ve Ozan, tam yumruğunu atacağı sırada Dilay'ı arkama çektim ve o yumruk benim tam gözümde patladı.

Geriye savruldum.

Dilay'ın bir şeyi olup olmadığını baktıktan sonra arkamı dönüp Ozan'ın sırıtan yüzüne bir yumruk daha atacaktım ki birileri kollarımı tuttu ve beni kendisine çekti. Onu Ozan'ın yandaşlarından biri sandım ama bu kişinin Erdi olduğunu fark ettim.

"Bu kadar yeter, küçük Rambo," dedi bana. "Onu öldüreceksin."

Az sonra hocalar, okul müdürü ve bir kaç yardımcı kapının önünde belirdi. O an boka battığımı hissettim.

Mehlikâ (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin