we are in a date?

220 35 6
                                        

sınavlardan sonra chan, seungmin'i gongjin'deki sahile götürmüştü. seul'den uzaklaşmış olmak ikisine de iyi gelmişti. "niye buraya geldik?"

"bilmem, randevu için güzel olur diye düşündüm." seungmin ona döndü. chan hala denize bakıyordu. "randevuda mıyız?"

"değil miyiz? artık randevuya çıkmamız gerektiğini düşündüm." ikisi sahilde yürümeye başlarken seungmin önüne döndü. "okuldakiler çıktığımızı düşünüyor."

"biz de zaten onu yapıyoruz. doğru düşünüyorlar." chan gülümsediğinde seungmin omuz silkti. "nereden aklıma geldi bu soğukta sahil kenarına gelmek?"

chan söylenirken seungmin denize baktı. "ilk defa denize geliyorum."

"ciddi misin? az önce söylediklerimi unut. denizi çok seviyorum." seungmin bakışlarını ona çevirdi ve gülümseyen ifadesine baktı. "hiç yalan söyleyemiyorsun, değil mi chan?"

omuz silkti ve biraz daha yürüdüler. yaz zamanları chan ve annesi avusturalya'ya giderlerdi. chan sürekli deniz ile içli dışlıydı ama seungmin insanlardan dolayı hiç denize gitmek istememişti. üstelik yanında chan da olmadığı için evden dışarı çıkmamıştı.

hemen yanlarında olan bir banka oturdular. chan'ın dudaklarından otobüsteki gibi bir melodi döküldü. "bunu sürekli mırıldanıyordun ve aklımda kaldı. bende bir şeyler hazırladım."

seungmin'e bir kulaklık uzattığında seungmin taktı ve müziği dinledi. gözlerini kapatıp mırıldandığı melodiyi hissetti. bittiğinde kulaklığını boynuna indirdi. sessizce dururken chan ona döndü. "beğenmedin mi?"

"güzel olmuş." seungmin bunları söylemiş ve kulaklığı tekrar takıp baştan dinlemişti. sadece söz olmadan hali bile güzeldi. ikinci kez dinlediğinde chan sevinmişti. bu gerçekten beğendiği anlamına geliyordu. "sözlerini sen yazmak ister misin?"

seungmin şaşkınca ona baktı. "ben mi? ama.. ben bilmiyorum ki. ne yazacağım?"

"ritimi, melodiyi duyduğunda sende canlandırdığı hisleri. sana hissettirdiklerini." seungmin elindeki kulaklığa bakarken chan'ı dinledi. "ama chan, biliyorsun ben duygularımı kolay ifade edemiyorum."

"biliyorum minnie. sadece dene. içinden ne geliyorsa ve aklından ne geçiyorsa." seungmin başını salladı. chan ona baktığında seungmin de ona döndü. "teşekkür ederim."

yaklaşıp chan'ın dudaklarına bir öpücük kondurdu. chan ona yaklaşıp daha uzun öpmeye başladı. seungmin bildiği kadarıyla karşılık verdi. ikili kısa öpüşmelerinden ayrılınca chan gülümsedi. "seneye de bunu hatırlayacaksın. üzerinden iki sene de geçse, beş sene de geçse unutmayacaksın."

"üzerinden on sene de geçse.. unutmayacağım. belki üzerindeki süveterin rengini, rüzgarla vuran kokunu zamanla hatırlamayacağım ama bu an aklımdan çıkmayacak." ikisi de gülümsedi ve bu sefer seungmin dudaklarını birleştirdi. birbirlerini uzun bir süre öptüler.

eve dönmek için tekrar otobüs durağına giderken elleri hiç ayrılmamıştı. aynı hızda atan kalplerinin hiç ayrılmadığı gibi.

-

asiri softluktan bayilacagim, cok sekerler gercekten. hometown cha-cha'dan minik esintiler de ekledim icine. izlediyseniz gongjin sahili olarak bahsettigim yeri o sekilde hayal edebilirsiniz.

uctum benn. dikkat edin kendinize.

min ile kalin staa, sizi seviyorum.💓💓

given. Where stories live. Discover now