Ön koltuğa yerleştirdi beni.
Hemen direksiyona geçti. Hiç ona odaklanmayacağım diye kendime söz veriyordum.

Benim içimdeki savaş hiç bitmezdi.
Ne zaman dilediğimi yapabilecektim.

Mesela şuan ona haykırmak istiyorumdum.

Sen olmasaydın, donmuş kalbim erimezdi. Konuşmak için hareket etmeye mecali kalmamış dudaklarım, öpmek için çırpınmazdı.

Bana sadece sevmeyi değil, çırpınmayı öğretiyordun.

Seni öpmek için çırpınırken. Dudaklarım kanat sahibi olmuştu.

Utanmadan hetero gibi davranıyorsun.

Bunları yüzüne söylesem dudaklarımızı birleştirip uçamaz mıyız yani?

'Adam sinirlerimi bozdu aq edebiyat yaparken sövesim geliyor' ne halt yiyeceğim şimdi.

Yol boyu içimdeki edepsizle savaştım. 'Evet dese ortaya çıkartsam şu edepisizi...'
Hayır, sanki teklif yapmışım da onay bekliyorum.

Tahmin ettiğim gibi evine getirmişti.
İyiki kafamda cetvel kırmakla tehdit etmiş yoksa kesin karşı gelirdim.

Asansöre bindik. Hala beni taşıma gayretindeydi. Şikayetçi olamazdım. Gerçekten yürümek bile zordu.

"Evet, Hyunjin hoşgeldin. Evde sadece ben varım. Rahat olabilirsin."

Kafamı hafifçe salladım.

"Ben burada mı yatacağım?"

"Yatağımı kolay kolay paylaşmam ama evet."

"Teşekkür ederim. Çok incesiniz ama keşke daha ince olsanız."

Şerefsiz gibi sırıttı.

"Neden sen yatağını kolay kolay paylaşır mısın?"

"Tabi, pansiyonlar da dönüşmeli kullanılıyor. Anlarsınız ya."

"Tabi, anladım seni. Yemek için bişeyler hazırlayacağım. Özellikle yemediğin şeyler varsa belirt."

"Patlıcan, soğan ve havuç hariç herşeyi yerim."

"Soğansız yemek olmaz."

"Bunun kavgasını yapmayacağım. Soğanlı tek başınıza yersiniz. Benim çantamda atıştırmalıklar var."

"Hıhı.. Hemen önündeki dolapta temiz giysiler ve havlu var ben yemek hazırlayana kadar duş al. Alamam diyorsan yardımcı olabilirim."

"Siz yemek yapın en iyisi."

"Peki. Bir şey olursa seslenmen yeter."

Önce telefonuma baktım. Felix 3 kez aramıştı. Hemen geri döndüm.

"Felix, üzgünüm açabilecek durumda değildim."

"Şuan iyi misin? Yanına gelebilirim. Çok yakın değiliz biliyorum ama benden çekinme lütfen."

"Cidden iyiyim. Aradığın için teşekkür ederim. Sonra konuşalım olur mu? Biraz yorgunum."

"Tabiki. Her zaman arayabilirsin. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Kimseyi düşünecek ve şuan olduğum durumdan çekinecek halde değildim. Profesörün söylediği eşyaları aldım. Banyoya geçtim. Küveti suyla doldurdum. Keyif yapacaktım baya.
Ne utanmazım ama hayat böyle daha güzel ne yapayım yani?

Sıcak suyun altında öyle mayışmıştım ki hiç çıkasım yoktu.

Köpükle oynamaya başladım. Duvara doğru uçurmaya çalıştım. Çok eğlenceliydi.
Son uçurduğum köpük kazandı oysaki ben 2. Tutmuştum. Hem gülüyor hemde sinirleniyordum. Sesim dışarıya nasıl çıktı bilmiyorum.

starboy, hyunhoWhere stories live. Discover now