Red lights, 22

1.6K 131 187
                                    

Minhodan...

Her gün olduğu gibi beraber duş almıştık. Bazen sabah kalktığımızda bazen de gece uyumadan önce yapardık.

Saat baya geç olmuştu. Chan'ın yanında söylediklerim aklıma geldikçe kendime hayret ediyordum. Ya delirmiş olmalıydım, ya da çok aşıktım. Evet sanırım cevap çok netti.

"Neye gülüyorsun sen?"

"Hiç, sadece mutluyum."

Duştan yeni çıkmış, bornozlar üzerimizdeyken banyo aynasına yansıyan muhteşem görüntüsüyle, saçlarını kurutmaya çalışan sevgilime baktım.

Ne kadar hareketsiz onu izledim bilmiyorum, yakınımda olması bile beni heyecanlandırıyordu.

Kalın dudaklarını aralayıp kaşlarını çatınca gülümsedim.

"Ne yapıyorsun öyle? Donup kaldın."

"Nasıl bu kadar güzel olabileceğini düşünüyorum."

Minik adımlarla yanıma yaklaştı. Elleri belimi bulunca boy farkını eşitlemek için kendine doğru kaldırdı beni. Alt dudağını yavaşça ısırıp, göz kırptı.

"Tüm güzelliğim sana."

Kalp atışlarımın hızlanmasıyla gözlerimi yumdum, dudaklarımı araladım, nefesim farkında olmadan hızlanmıştı. Sanırım ilk kez birinin kollarına bırakıyordum kendimi. Bu ben olamazdım.

Nefeslerimiz birbirimize çarparken, gözlerimi açmamakta ısrarcıydım. Bekletmesi daha fazla heyecan yapmama sebep oluyordu. Kıkırdama sesi kulağımı gıdıkladı. Israrcı bir şekilde gözlerimi daha sıkı yumdum ve burunlarımızı sürttüm, dudaklarımızın çarpışması kalbimi yerinden çıkacak gibi hissettirdi.

"Kıvranışlarını sabaha kadar izleyebilirim."

Belimde olan eli daha da sıklaşınca kendimi tamamıyla ona bıraktım. Güvende hissediyordum, hiç olmadığım kadar.

Beni tek hamleyle zorlanmadan kucağına aldı. Yavaş hareket etmek her ne kadar bizlik olmasa da mayışmıştım. Hafiften ıslak olan bedenlerimiz o anın verdiği tutkuyla terlemeye başlamıştı. Benden uzun olmasının yanı sıra taşıyacak kadar güçlü olması aramızdaki tansiyonu daha da yükseltti.

Beni yatağa bıraktığı gibi yanıma geleceğini bilsem de 2 saniye daha dayanacak halde değildim. Yatağa değen sırtımı hafifçe kaldırıp hızlı bir hamleyle ondan önce bornozun ipini çözdüm.

Karşılaştığım manzara ıslık çalmama sebep olmuştu. Dudaklarımdan sızılan seksi ıslığa gülerek karşılık verdi.

"Bir de tamamen çıkartayım öyle bak."

Şaka yapıyor sanmıştım, cidden çıkardı. Garip olan yanıma gelmesi gerekirken yatağımızdan uzaklaşmasıydı.

"Ne yapıyorsun? Gelsene!"

Odayı saran led ışık sanırım Hyunjin'e özgüven kazandırmıştı. Normalde yanımda üstünü bile değiştirmezdi. Yatağımız haricinde bu manzarayla ilk kez ödüllendirdi.

Başım döndüğü için zorla kalktım. Vücuduna yansıyan kırmızı ışıklar ayaklarımı yere basamamam için tehditti adeta.

"Hayır, ne istiyorsan gel de al."

Tutunacak yer ararken yürümeye çalışıyordum, inatla benden uzaklaşıyordu. Emin adımlarla odamızda bulunan plağı açtı.

"Dans etmek istiyorum, kucağında."

Yakında olan tekli koltuğa gelmem için işaret yaptı. Şaraplarımızı doldurana kadar yerimi almıştım. Yanımızda duran sehpaya bardakları bıraktı.

starboy, hyunhoOnde histórias criam vida. Descubra agora