13. Bölüm

58 6 26
                                    





Sevgi ve aşk...ikisi farklı şeylerdi. Hoşlantı ise ikisinden de farklıydı. Peki bendeki neydi ? İçimdeki kelebekleri harekete geçiren hangisiydi ?

Bilinmeyenin yaptığı jest ile içimde bir şeyler daha filizlenmişti. Kalp çalmayı çok iyi biliyordu.

Ona karşı hislerim gün geçtikçe artıyormuş gibi hissediyordum. Hep yazsın , hep benimle konuşsun , hiç susmasın istiyordum.

Normalde biri yazdığında kimseyi bu kadar çok görmek , bu kadar çok onunla konuşmak istemezdim. Ne olduğunu bilmiyorum ama içimde bir şeyler beni ona itiyor ve bu beni hiçbir şekilde rahatsız etmiyordu.

Belki erken belki değil. Ama anladığım tek bir şey var. O da bu işlerde zamanın bir öneminin olmaması...

Kendimi aşık diye yorumlamayacağım ama ona karşı hislerim olduğunu da inkar etmeyeceğim.

Mesaj attığında yüzümde oluşan gülümse , içimdeki heyecan... Zaten başka bir açıklaması olamaz.

Meriç'in dürtüklemesiyle kendime gelip kafamı ona doğru çevirdim. Yüzünde şapşal bir sırıtma vardı. Kafamı ' ne var ' anlamında salladığımda gülümsemesini bozmadan cevap verdi.

" Hayırdır kız çok dalıyorsun bu aralar," dedikten sonra imalı bir gülüş atıp omzuyla omzuma hafifçe vurdu. " Aşık mı oldun yoksa ," dediğinde ne tepki vereceğimi bilemediğimden öylece kalakalmıştım.

Diğer yanımdaki Eray , " Vallahi olmuş lan ," deyip otuz iki diş sırıtmaya başlamıştı. " Tanıyor muyuz bu şanslı kişiyi kız ? "

Boralara daha bahsetmemişken Meriçlerle konuşmaya gönlüm razı gelmedi. Ayrıca bunu geçtim , bilinmeyenin onların grubundan olma ihtimali vardı.

Sahiden kimdi bu bilinmeyen ?

Meriç ?

Eray ?

Kunt ?

Gediz ?

Artık meraktan çatlayacaktım.

Tekrar daldığımda bu sefer Eray koluyla dürtükledi beni.

" Ne be , " diye onlara döndüğümde , " Ohoo iyice Leyla olmuş bu , " diyen Meriçe şokumu belli etmemeye çalışarak döndüm.

" Ne Leyla'sı ya , " diye somurtarak konuşmuştum.

Birbirlerine bakıp imalı imalı güldükten sonra önce Meriçin ve ardından hemen Erayın koluna bir tane vurdum.

Daha fazla güldüklerinde , " İyice saçmalamaya başladınız siz. Ne aşkı be , " deyip çantamı kaptığım gibi seyirci koltuklarından kalktım.

Arkamdan kahkaha atarlarken sinirle ayaklarımı yere vura vura yürümeye başladım.

Birkaç adım atmıştım ki kollarına vurduğum aklıma geldiğinde içime düşen sıkıntıya engel olamadım. Sıkıntılı bir nefes verip arkama döndüğümde gitmek için attığım birkaç adımı geri dönmüştüm.

Yanlarına vardığımda kahkahaları dinmiş , kocaman sırıtmaları yüzlerinin tamamını kaplayan ikiliye bakıp , " Çok acıtmadım değil mi ," diye sordum.

İkisi de başta neyi sorduklarımı anlamadılar. Ama aydınlandıkları anda hafif şok olmuş bir gülümsemeyle birbirlerine bakıp yine gülmeye başladılar.

Tamam en çok siz gülüyorsunuz.

" Kız senin ufacık vuruşun mu canımızı acıtacak , " dedikten sonra kalkıp yanıma geldi Meriç. Bir anda kolunun altına sıkıştırdı ve sıkıca sarılarak sağa sola sallamaya başladı.
" Minnoşa bak hele ya, ısırmalık."

Peri Kızı / TextingWhere stories live. Discover now