12.Bölüm

53 7 11
                                    




Gecenin bir yarısı kapının çalmasıyla tedirgince yatakta doğruldum. Telefonuma uzanıp ekrandan saate baktım. Saat 01.36 idi. Bu saatte hangi kaçık gelmiş olabilir ki ?

Yoksa yine annem mi geldi ?

Hayır ya...

Kapı bir kez daha çaldığında kalkıp sersem adımlarla kimin geldiğine bakmaya gittim. Delikten baktığımda karanlıktan çok belli olmayan ama ay ışığı yüzüne vurmuş , arkasını hafif sokak lambasının aydınlattığı Bora duruyordu.

Bora mı ? Bu saatte ?

Bir kez daha çalamadan kapıyı açtığımda Boranın içeri dalıp beni kendine çekmesi bir oldu. Sıkı sıkı sarıldığında nefes nefese olduğunu fark ettim. Şoktan önce tepki veremedim. Birkaç saniye sonra şokumu atlatıp kollarımı ona dolarken kısık bir sesle merak ettiğim soruyu sordum.

" Bora ? Ne oluyor ? İyi misin ? "

Ayağıyla kapıyı kapatıp gelen soğuk havayı kesti. Arından daha sıkı bir şekilde sarılmaya başladı.

" Şafak , sana bir şey olursa ben ne yaparım..."

Derin bir nefes alıp yavaşça verdim. Bu korkusunun sebebini merak ediyordum ve kendisinin şu an burda olduğundan emin değilim. Beni duyduğundan bile emin değilim.

Ellerimle sırtını okşamaya başladığımda tekrardan sordum.
" Bora , ne oluyor. Bir şey söyle korkmaya başlıyorum."

" Yanımda. Başka kimse yok. İyi..." gibi türlü türlü yatıştırıcı kelimeler söylüyordu. Kesinlikle transa girmiş gibiydi. Bir süre sessizce kalıp kendine gelmesini bekledim.

Aradan geçen 10 dakikanın sonunda yavaşça kollarını gevşetti. Yüzü görüş açıma girdiğinde kaşlarım hafif çatılmış , kalbimi bir el sıkıyormuş gibi acıtmıştı.

" Ağladın mı sen ," diye yumuşak , endişeli , hafif titrek bir sesle sordum.

Dayanamazdım. Boranın , Poyrazın , Bulutun ağlamasına dayanamazdım. Genel olarak kimsenin ağlamasına dayanamazdım ama Boraların ağlamasını hiç kaldıramazdım.

Gözlerim dolarken hafifçe yutkundum. Bora bir elini saçlarıma çıkarırken , " İyi misin , " diye sordu.

" Bunu sorması gereken kişi sence de ben değil miyim ," diye demeden edemedim. Sıkıntılı bir nefes alıp bakışlarını kaçırdığında elinden tutup , " Gel , içeri geçelim. Oturalım ve sakince bana ne olduğunu anlat , " deyip odama çekiştirmeye başladım.

Yatağa kurulduğumuzda bakışları yüzümü tarıyordu. Konuşması için ona biraz zaman vermek istedim ama 2 dakikadır sadece gözlerime bakıyor , orda bir şeyler arıyordu.

" Benim endişeden çıldırmamı mı bekliyorsun , " diye sorduğumda aniden çatılan kaşları ve kasılan yüzü şaşırmama sebep olmuştu.

Hızlı hızlı konuşarak , " Çıldırmak yok. Çıkar aklından onu , ne biçim bir kelime kullanıyorsun sen. Ne çıldırmasından bahsediyorsun. Kullanma öyle kelimele-" demeye kalmadan kafasını göğsüme çekip susmasını , sakinleşmesini sağlamaya çalıştım.

Kafasını göğsüme yasladığında kesilen sesini göz yaşları takip etti. Hafif sarsılarak ağlamaya başlamıştı.

Gerçekten çıldıracaktım ama artık. Ne oluyordu ?

Bir süre orda sessizce ağlarken göz yaşlarını içime akıttığından habersizdi. Göğsümden yüreğime doğru yol çizen göz yaşları değdiği yeri derinlemesine yakıyor ve acıtıyordu.

Peri Kızı / TextingTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang