Yağmur yağıyor.

En başından başla
                                    

Neyse, birlikte yürümek için dışarı çıktık muhabbet ortasında cidden beklemediğim bir soru sordu. Günlük bir aktivitemiz olan öğle teneffüsünde tıkındıktan sonra dışarı çıkıp okul arkasında yürüyerek izlediğimiz diziler, filmler; okuduğumuz kitaplar, çizgi romanlar hakkında konuşuyorduk. "Sana diyorum Alara, Metal Kıskaç'ın ikinci sezonundaki evreni çok daha güzel, yan karakter hikayelerindense ana karakterimize odaklanıyor ve geçmişini açıklıyor...  Hikayeye yeni eklenen ana karakterde sana çok benziyor. Tam senlik, kesinlikle izlemelisin." O günden önceki akşam sabahtan akşama kadar en sevdiğim çizgi roman serilerinden biri olan Metal Kıskaç'ın adaptasyonu olan animasyon dizisinin ikinci sezonunun çıkışını bekliyordum. Tüm gece bekledikten sonra oturup izledim ve büyülenmiştim. Daha sonrasında Metal kıskacı daha çok anlatabilirim size ama o an asıl sorun şuydu ki Alara beni dinlemiyordu. Hayatında hiç duymadığı kadar sıkıcı bir olaydan bahsetsem, mesela bir tırtılın ne tür yaprakları yediği gibi bir konudan konuşsam bile her zaman pür dikkat bir şekilde beni dinlerdi. En azından dinlediğini hissettirirdi ama o an öyle değildi. Benden son derece alakasız bir konuda düşündüğü apaçık belliydi, saklamaya da çalışmıyordu. Şimdi dönüp bakınca aslında aklındaki konudan konuşmak istediği için gizlemeye çalışmadığını ve aslında fark etmemi istediğini anlıyorum.

"Hı hı..." dedi Alara yürürken suratıma bile bakmadan, kaldırım taşlarına bakıyordu sadece. O an aşırı hevesim kırılmıştı, arkadaşım dediğim birisi tarafından ilk kez göz ardı edilmiyordum ama bu olay asla Alara ile yaşanmazdı, yaşanamazdı. Alara beni görmezden gelmezdi, sinirlendiğinde sinirini benden çıkarmazdı, beni yargılamazdı, beni ezmezdi, küçük görmezdi, bana zor anlarımda hep destek olurdu, aşırı tiksinç ve katlanılmaz birisi olduğum zamanlarda bile her zaman karşılık beklemeden benimle birlikte olurdu. Bazen gerçekten onun bu güzel arkadaşlığını hak edecek ne yaptım diye düşünüyorum. Şaşkınlığımı gizlemedim ve Alara'ya sordum, "Aklında başka bir şey mi var?" hiç saklamaya çalışmadan direkt konuya girdi "Aslında evet Erko seninle uzun süredir bir konuyu konuşmak istiyorum

"Evet, noldu?" dedim Alara'ya pür dikkat bir şekilde kesilerek. "Ne konuşmak istiyorsun?" Alara yürüyüşümüz boyunca çok gergin görünüyordu ama konuşmaya başlamadan önce bu gergin halinde ani bir artış oldu, sanki her an sıkıntıdan patlayacakmış gibi davranıyor, üfleyip püflüyordu. "Bilirsin Erko, seni severim."

"Yani, evet."

"Ve seni çoğu kişiden iyi tanıyorum."

"Hayatımdaki herkesten çok."

"Şüphelerim var ama neyse, konu şu ki..." Alara gergin bir şekilde parmaklarını kıtlatmaya başladı. "Söyle gitsin işte." dedim ve Alara'nın yaslandığı duvara, yanına yaslandım. "Düşüncelerin benim için değerli biliyorsun, bu kadar gerilmene sebep olacak bir şey söyleyemeyeceğini de biliyorum." Alara derin bir nefes aldı. "İyi misin?" durakladı ve bana baktı "Nasıl yani?" dedim, ne demek istediğini anlamamıştım. "İyi olduğunu düşünmüyorum, sene başlayalı birkaç ay oldu ama sen tüm derslerde uyuyorsun, hep halsizsin. Neler olduğunu da bana anlatmıyorsun." dedi gözlerini bana dikerek. "Bir şey yok..." 

"Beni salak yerine koyma Erko." Alara'yı daha önce bu kadar ciddi gördüğümü hatırlamıyorum. "Neden bir anda her şeyi içine atmaya başladın? İçine attıkça daha kötü olduğunu biliyorsun, Erko." ses tonundan sinirli mi olduğu yoksa endişeli mi olduğunu anlamak çok güçtü. "Seni  hiçbir şeyi anlatman için zorlayamam, zorlamam da. Günün sonunda hayatında yaşadığın şeyleri kendine saklamak isteyebilirsin..." 

"Kendime saklamak istediğimden değil." dedim Alara'nın sözünü keserek. "Senden saklamamı gerektirecek bir durum olsun istemem ama... oluyor işte." gözlerim dolmaya başladı, Alara cebinden çıkardığı mendili bana uzattı... eski zamanları hatırladım. "Sana dahi anlatmak istemeyeceğim şeyler olduğunu bende yeni fark ediyorum, ne yapacağımı da bilmiyorum, sana anlatmak istiyorum ama bunları değil işte." Alara'nın verdiği mendili salya sümük edip çöpe attıktan sonra Alara bana mendil paketinin tamamını uzattı. "Seninle böyle şeyleri konuşmak istemiyorum, bunları tekrar hatırlamak istemiyorum,  konuşmak istemiyorum, çözüm bulmak istemiyorum, sakinleşmek istemiyorum, affetmek istemiyorum, istemiyorum..."  Alara Ekremi dinledikten sonra derin bir iç çekti. "Ben ne istiyorum biliyor musun Erko, seni normal görmeyi." Ekrem Alara'ya döndü, Alara yerdeki taşlara odaklanmış bir şekilde devam etti "Bir gün fikrini değiştirir de, içini dökmek istersen biliyorsun, hep burada olacağım. Ama o zamana kadar, en azından sen yaşadıklarına bir çözüm bulmak isteyinceye kadar, bana iyi olmak için elinden geleni yapacağına dair söz vermeni istiyorum." Alara tek bir solukta söyledi bunları, nefes nefese kaldı ama devam etti "Sadece söz vermen yeter, senin iyi olmak istediğini bilmek istiyorum, istediğini bilmem yeterli." İyi olmayı istemek, Ekrem bu konuşmadan sonra bile uzunca bir süre Alara'nın bu lafını düşündü, 'Hayatımda kötü şeyler yaşayabilirim peki ya ben daha iyi olmak istiyor muyum?'

"Söz veriyorum." dedi Ekrem "İyi olmak istiyorum, mutlu olmak istiyorum, tek istediğim bu."



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 01, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İnsanlar AptallarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin