En acılı ölüm

2.5K 301 378
                                    

Bütün hızımızla Felix'in evine vardığımızda diğerlerinin evden daha yeni çıktıklarına emindim. Onları alacak zamanımız yoktu. Evde kalmalarını söylemiştik ama bizi dinlemedikleri için büyük ihtimalle şu an evden çıkmış taksi bekliyorlardı.

Merdivenleri koşarak çıkıp Felix'in kapısının önüne geldiğimizde çekinerek de olsa kapıyı çalmıştım

Şu an kapıyı açıp bana git dese bile içim rahat olacaktı. İçimdeki kötü his beni yiyip bitiriyordu ona bir şey olduğundan neredeyse emindim.

Kimse kapıyı açmayınca tekrar çaldım. Hala kimse yoktu. Elimle Minho ve Chris'e geri çekilmelerini işaret edip onlar çekildiğinde tekme atarak kapıyı kırdım ve koşarak içeriye girdim.

Yerdeki alkol şişelerini görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. Burada neredeyse 150-200 promil alkol vardı.
Nefesim daralırken bütün gücümle bağırdım.

"FELİX!"

Minho'nun kendi kendine "siktir." Diye mırıldanmasıyla koşarak odaları aramaya başladık. Yatak odasını kontrol etmiştim ama yoktu. Chris ve Minho da diğer odalardan çıkıp Felix'in olmadığını belli edecek şekilde baktıklarında başımı lavaboya çevirdim.

Hızlı bir şekilde ilerleyip lavabonun kapısını açtığımda karşımdaki manzara beynimden vurulmuşa dönmemi sağladı. Felix başı kanamış bir şekilde yerde yatıyordu. Bilinci tamamen kapalıydı.

"Bebeğim."

Boğazım düğümlenmiş bir şekilde Felix'in yanında diz çöktüm. Kanayan başına hafif bir şekilde dokunup elime bulaşan kana baktım. Buram buram aşk kokuyordu. Öyle yoğundu ki bu kokuyu duymamak imkansızdı.

Gözlerim sulanmaya başlayınca kaşlarımı çattım. Görüşüm bulanıklaşmaya başlarken daha önce bunu hiç yaşamadığım için istemsizce gerilmiştim. Gözlerimde hissettiğim sıcak sıvı o kadar garip hissettiriyordu ki anlayamıyordum. Bu hissi daha önce yaşamadığım için tanımlayamıyordum.

Gözümden akan yaşa parmağımı değdirip ıslanan parmağıma baktım. Bu gerçek miydi? Şu an ağlıyor muydum? İyi de bu... Bu imkansız.

Başımı iki yana sallayıp kendime geldiğimde Felix'in başına dikkat ederek onu kucağıma aldım. Minho ve Chris şok olmuş bir şekilde Felixe ve gözünden yaş akan bana bakıyorlardı.

Onlara bir bakış atıp koşarak şehir hastanesine yöneldim. Birkaç saniye içinde vardığımda normal insanlar gibi koşarak acile vardım. Felix'in başını sarsılmasın diye özenle tutuyordum.

"DOKTOR YOK MU?!"

Bağırmamla birlikte birkaç doktor sedyeyle koşarak önüme geldi.  Felixi dikkatli bir şekilde yatırdığımda koşarak sedyeyi bir yere götürmeye başladılar.

Ben de dolu gözlerimle onlarla birlikte koşarken önümdeki doktor bana olayın nasıl gerçekleştiğini sordu.

"Ben yanında değildim ama evine geldiğimde 150-200 promil kadar alkolü tükettiğini gördüm. Lavaboya gidip baktığımda başında kanla birlikte yerde yatıyordu. Büyük ihtimalle ayakta duramamış ve düşüp başını çarpmış."

Doktor başını olumlu anlamda sallayıp konuştu.

"200 promil bazı bünyeler için alkol komasına kadar gider 300 promil net alkol komasıdır. 400-500 promilse ölüm döşeğidir. Arkadaşınız hem 200 promil alkol almış hem de üzerine başını çarpmış. Biz elimizden geleni yapacağız sonucunu ise 24-48 saat içinde göreceğiz."

Sinirli gözlerim kırmızıya dönmesin diye uğraşırken kendime hakim olabilmek için elimi sıkıyordum.

"NE SONUCU GÖRMEKTEN BAHSEDİYORSUNUZ SİZ? FELİX YA YAŞAYACAK YA DA YAŞAYACAK BAŞKA ÇÖZÜM YOLU YOK. BÜTÜN DÜNYAYI YAKARIM. EĞER ONA BİR ŞEY OLURSA BÜTÜN DÜNYAYI YERLE BİR EDERİM VE HERKES DUYSUN... BEN MECAZ KONUŞMAYI SEVMEM!"

Blood ties of spirits | HyunlixWhere stories live. Discover now