Mutluluk

2.4K 283 220
                                    

"Şu an hastaneye gidemeyiz hepimizin kokusunu takip ederler onlara biz bakacağız."

Jisung'un hastaneye gidelim yakarışlarına Juliet cevap verdikten sonra Chris Minhoyu Juliet de Hyunjini odalarına götürüp geri geldiler.

Jisung'un gözleri kıpkırmızı olmuştu ağlamaktan onu çok iyi anlıyordum. Çok hassastı. Özellikle sevdiklerine zarar gelince kafayı yerdi. Ben kaybolduğumda da herkesi koordine edip işini gücünü bırakarak beni aradığını öğrenmiştim. O kadar güzel bir yüreği vardı ki...

Jisunga sarılıp başını öptüm.

"Felix bize neler olduğunu anlat."

Seungmin'e bakıp gülümsedim.

"Hyunjinle ilgilenmem lazım bunları daha sonra konuşalım."

"Ben de tam o konuya girecektim. Jisung ve Felix sizden Hyunjin ve Minhoyu önce duşa sokmanızı sonra onlarla ilgilenmenizi istiyorum. Sevgilileri olarak sizin ilgilenmeniz daha mantıklı."

İkimiz de başımızı olumlu anlamda salladığımızda odalara doğru ilerledik. O sırada Juliet diğerlerine yaşanan şeyleri anlatmaya başlamıştı.

En üst kata kadar koşarak çıktım. Merdiven görmek bile beni artık yoruyordu.

Odaya geldiğimde kapıyı açıp hala baygın bir şekilde yatan bedene baktım. Nefes alıyor olması beni çok rahatlatıyordu. Her dakika ya hiç uyanmadan nefes almayı keserse diye düşünüyordum. Bu düşünce ölecekmişim gibi hissettiriyordu.

Hyunjinin yanında gidip ilk önce o aşık olduğum saçlarını okşadım. İpek gibi yumuşacıktı.

Saçlarını öpüp canını acıtmamaya çalışarak onu yataktan kaldırdım. Zorlansam da bir şekilde onu odanın içindeki banyoya taşıyıp sandalyenin üzerine oturttum ve vücudunu duvara yaslayarak düşmesini engelledim.

Hyunjin baygın bir şekilde sandalyenin üzerinde beklerken ben de küveti hazırlıyordum. Ilık ama daha çok soğuğa yakın bir su hazırlamıştım. Vücudundaki yanıklara iyi gelirdi.

Küvet dolduğunda Hyunjinin yanına gidip kıyafetlerini çıkarttım. Üzerinde zaten bir şey yoktu sadece pantolonu ve iç çamaşırı vardı.

Vücudundaki darbe izlerini görünce tekrar ve tekrar gözlerimin dolmasına engel olamadım. Ağlamamak için bir süre tavanı izledikten sonra ayaklanıp Hyunjini kaldırdım ve yavaşça küvete yatırdım.

Vücuduna kimyasal hiçbir şey sürmeyecektim sadece bir süre ılık suyun içinde kalmasını istiyordum.

Saç diplerini kontrol ettiğimde herhangi bir yara izi görmedim. Kafasından bir darbe yememişti şükür ki.

Saçlarını şampuanlayıp saç diplerine yavaş yavaş sakinleştirici bir masaj yaptım. Ardından durulayıp akıp giden kırmızı boyasını izledim. Boyası çok fazla akıyordu ama hala saçları canlı bir şekilde kırmızıydı.

Kokusunu içime çekip boynuna derin bir öpücük bıraktıktan sonra Hyunjini küvetten çıkarttım. Kapıdaki askılığa asılmış olan bornozu üzerine geçirdikten sonra banyodan çıkartıp yatağa yatırdım. Nefes nefese kalmıştım resmen bu çocuk neden bu kadar ağırdı?

Banyodan bir havlu alıp saçlarındaki fazla suyu aldım.

"Bekle beni bebeğim geliyorum hemen."

Odadan çıkıp koştura koştura mutfağa gittikten sonra mutfak penceresinin önündeki Seungmin'in yetiştirdiği aloe veradan alıp yine koştura koştura odaya geri çıktım.

Blood ties of spirits | HyunlixWhere stories live. Discover now