3. KARANLIK HANÇER

148 33 15
                                    

Merhaba! Uzun zamandır yokum ama artık düzenli bölüm atmayı düşünüyorum.

Aceleyle yazdım, yazım yanlışım varsa söyleyin lütfen.

Metalik yazı şeklinde yazılanlar zihinde geçen konuşmalar.

İyi okumalar!

BÖLÜM 3: "KARANLIK HANÇER"

BÖLÜM 3: "KARANLIK HANÇER"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Vampir krallığı, Aidan


Kendimi karanlığın en dibine vurmuş kötülükler gibi hissediyordum. Bu kötülükler o kadar çok karanlığa alışmış ki hiçbir zaman görmediği kendisine yabancıydı. Her şeye yabancıydım. Kendime, kendi özüme. O karanlıkta ne kulağıma fısıldayan şeytanlar ne de kalbime sarılan yılanlar vardı. Yapayalnızdım karanlıkta. Yanlızca göğsüme sağlamaya hazır hançerler vardı.

Karanlıktan çıkan hançerler göğsümü delip geçse de ben her zaman dik durmak güçlü olmak zorundaydım. Bana bunu öğreten olmamıştı. Bunu ben kendim öğrenmiştim.

Bu dünyada ezmezsen ezilirdin.

Bu yüzdendir gözlerimin kararması. Güçlü olmak ve bunca zaman bana hayatı zehire çeviren kraliyet ailesinden intikamımı almak istiyordum.

Odamın kapısı çaldığında, "Gel." dedim. Hizmetçiler kahvaltımı getirmiş olmalıydı. Yemekleri hep odamda yerdim kimsenin yüzünü görmek istemediğimden. Ama bugün aşağıya inip masada yemek istiyordum. İçeriye giren hizmetçiye, "Çekilebilirsin. Kahvaltıyı aşağıda yiyeceğim." dediğimde hem şaşırmış hem de içinden bana sövmüş olmalıydı.

Normalde onlardan kendimi ne kadar uzaklaştırabilirsem uzaklaştırıyordum. Ama artık gücümü onlara göstermeliydim. Bu savaşı kazanmak istiyorsam ilk olarak onlardan korkmadığını göstermem gerekiyordu. Önceden de korkmuyordum kraliyet ailesinden ama onların yanında olmadığım için onlardan korktuğumu düşünüyorlardı. Gidip davranışlarımla bu algıyı kırmalıydım. Her ne kadar güçsüz gibi durmak daha mantıklı olsa da bunun bir önemi yoktu hangi stratejik planı yaparsam yapayım taht benim olacaktı. Kan dökerekte olsa mantığımlada olsa herkesi alt edecek her türlü ben kazanacaktım.

Hem onların dışarıya çizdiği mutlu aile tablosunu yakından izlemek keyifli olucaktı.

Odadan çıkıp koridorları geçtiğimde yemek odasına yöneldim. Yemek odasına geldiğimde gördüklerim karşısında kaşlarım hayretle havalandı. Violet geri dönmüştü. Kralın yerine oturan Adrian ve kraliçenin yerine oturan Violet'e sinirle bakan Austin vardı.

Müdahale etmek istesemde kraliçe geldiğinde eminim ki korktukları için kalkacaklardı.

Masanın yanına geldim. Sandalyeyi gürültü ile çektim. Bana şaşkınlıkla bakan üçlüye bakarken sandalyeye kaba bir şekilde yerleşip geriye doğru yaslandım. Bana bakan gözlere ters bakışlar atmaktan çekinmedim. Onlara göre bir 'prensese' uygun olmayan şekilde oturduğum için gözlerindeki şaşkınlığın yerini öfke almıştı. Onlara inat sandalyeye daha rahat bir şekilde kurulduğumda Adrian hiddetle, "Bu masaya oturma hakkına sahip bile olmazken karşımda böyle oturmaya utanmıyor musun!" dediğinde ifadesiz gözlerimi onun üzerine diktim. En çokta bundan nefret ediyordu. Kimseye duygularımı ve zaafını belli etmememden.

KAN KIRMIZISIWhere stories live. Discover now