8.Bölüm: Karanlık (Siyah Kod)

20 6 1
                                    

8.Bölüm: Karanlık (Siyah Kod)

Yüzüme gelen soğuk havayla birlikte irkildiğimde ne zamandan beri gözlerimi açmadığımı fark ettim. Gözlerimi yavaşça araladığımda karşımda bir saat vardı ve şuan saat tam olarak 03.40' ı gösteriyordu. Ellerim ise sandalyeye sıkıca bağlanmıştı ve arkamda hiç ummadığım bir boşluk vardı. Yavaşça arkamı dönüp karanlık boşlukla karşılaştığımda korkuyla kendimi öne doğru attım ve elimi bir masaya çarptığımda hızlıca inledim. Ağzımdan çıkan çığlık sesi her yerde yankı yaptığında yavaşça kendimi öne doğru asıldım ve hızlıca sandalyeyi öne doğru çektim. Masanın keskin ucuna geldiğimde hızlı bir şekilde çekmecesini açtım ve içinde gördüğüm ince uçlu makası alıp ipi yavaşça kesmeye başladım. Nihayet, elimden çıkan ipi kenara fırlattım ve yavaşça ayağa kalktım. İçerisi çok sessizdi ve sadece bir saatin sesi duyuluyordu. Kapıya doğru ilerlediğimde kulpunu yavaşça aşağıya indirdim ama bu yaptığım gerçekten faydasızdı, açılmıyordu. İçime sinsice giren korku yaşadıklarımı bana bir kez daha hatırlatıyordu. Pencereye doğru yöneldiğimde perdeyi yavaşça araladım, dışarıya hızlıca baktığımda kimse yoktu ve burada yapayalnız kalmıştım. İçeride bir odada nasıl böyle bir boşluk olabilirdi aklım bir türlü almıyordu. Oradan uzaklaştığımda masanın çekmecelerini karıştırmaya başladım. Bir kâğıt, kalem, kâğıt, çakmak...

Başka hiçbir şey yoktu.

Saatin ilerlediği dakikalarda bir aracın ışığı gözüktü ve hızlıca pencerenin kenarına çöktüm. Araba durdu ve ışıkları kapandı. Yavaşça gelen ayak sesleri ve birkaç buğulu konuşma...

Ses kapıya daha çok yaklaştığında kenara daha çok sindim ve sessizce olacakları beklemeye başladım. Bir anda odada ışık belirdiğinde sesler daha çok yükseldi ve bir siren sesiyle başımın dönmesi bir oldu...

***************

İki seçeneğim vardı ya susmak ya da en önemlisi birine güvenmek. Susmak küçüklüğümden beri en çok kaçtığım yöntemdi. Susarsın ve herkes seni hiç olmadığın birisi olarak belirler...

Güvenirsin, sessiz çığlıkların ardında okyanusta süzülüp gidersin...

Ya susmağı seçip kaçacaktım ya da birine güvenip o okyanusta yavaşça boğulacaktım. Gözlerimi yavaşça gökyüzüne çevirdiğimde gecenin sakinliği içimi ferahlatırken, bir başıma olmam, içimde kalıp beni bir kez daha bozguna uğratıyordu. Siyah gece, karanlık gökyüzü ve en önemlisi de yıldızlar... Hayatın devam etmesini beklerken sadece yıldızları sayacak, sevdiklerimi ve sevgimi en önemlisi de olacakları bir bir kaydedecektim...

*Zaman ne kadar hızlıysa, saatler ise yavaş yavaş ilerliyordu...


RauntWhere stories live. Discover now