18. Bölüm

1.6K 78 3
                                    

Fatih yanımdan kalkarak karşımda durdu ve kafasını hızlı hızlı aşağıya yukarıya sallayarak bana baktı daha sonra da ellerini beline yerleştirdi ve “bitti yani... Öyle bir anda.” Dedi. Bana inanmıyor gibiydi. Ben de kalktım ve “Öyle görünüyor. Artık gerçekten de arkadaşız. “ Dedim onu inandırmaya çalışarak. İnanmalıydı da. Onu artık rahatsız etmek istemiyordum bu konuda.

Fatih “Elif eğer dün gece yaşananlardan dolayı ise...” Derken onu susturup “Hayır yani aslında onun da payı var ama emin ol iyi ki yaşadık o şeyleri. Gözümü açtı diyebilirim. “ dedim.

Bana şaşkınca baktı ve “Gözünü açtı?” dedi şaşırarak.

“Bak Fatih sen zaten başından beri böyleydin ben bilmeden sevdim seni, fark edemedim. Fark etsem bile bir şekilde üstünü kapattım ama zaman geçtikçe büyüyoruz ve her şeyi daha iyi ve daha net bir şekilde anlıyoruz, farkına varıyoruz. İlk başta her şeyi kafamızda kuruyoruz sonra da kendimizi kandırıyoruz daha sonra bir olay oluyor, bir tokat gibi insana çarpıyor ve gözünü daha iyi açmanı sağlıyor. Eğer kendini suçlu hissediyorsan dünkü olaydan dolayı, hissetme çünkü en doğrusu oldu. Emin ol. “ dedim tüm olgunluğumla.

Fatih dudaklarını yaladı ve elini saçlarına geçirdi. Bir anlık dudakları aşağıya büzüldü daha sonra da “Sevindim... Senin adına. “ dedi gülümseyerek o sırada telefonumun çalması ile aramayı cevapladım. Erva arıyordu.

Erva “Alo Elif?”

“Efendim Erva?”

Erva “Naber nasılsın?”

“İyi. Sen?” dedim odamda bir ileri bir geri giderken. Fatih de beni izliyordu. Telefonla konuştuğum kişiyi merak ediyor gibiydi.

Erva “İyi iyi de biraz yorgunluk var üzerimde.” Dedi.

“Ne oldu? Ne yorgunluğu? Hasta falan misin?” dedim endişeyle.

Erva “Yok hasta değilim de yol yorgunluğu var. “ dedi imali konuşarak. Kaşlarımı çattım ve “Ne yolu?” dedim anlamaya çalışarak.

Erva “İstanbul’dayım!” dedi neşeyle.

“NE?!” Dedim odada bağırarak. Fatih korkarak yanıma geldi ve “Ne oldu? iyimisin?” diye sordu kollarımı tutarak. Ona mimiklerim ile bir şeyin olmadığını anlatmaya çalışırken Erva “bu gün geldim. Daha yeni yerleştim otele. Yerleşir yerleşmez de seni arayıp haber verim dedim. “. Dedi. Sevinçten dudaklarım kulaklarıma varırken “Ya bu süper bir haber! Hemen geliyorum hangi otel?” diye sordum. Fatih şaşkınlıkla bana bakıp kaşlarını çattı ve  fısıldayarak “Ne oteli kızım? “ dedi. Onu duymazlıktan gelerek Ervayı dinledim “Ben sana konum atarım şimdi. Hemen gel ama sana anlatacaklarım varrr!” dedi heyecanla. "Tamam tamam sen at konumu hemen çıkıyorum.” Dedim ve vedalaşıp kapattık.

Benim yüzümde güller açarken Fatih endişeli yüz ifadesi ile “Nereye?” diye sordu.

“Erva nın yanına. İstanbul’a gelmiş. “ dedim gülümseyerek. Fatih anlamışçasına kafasını salladı ve “Otelde miymiş?” diye sordu. Onu kafamla onaylayıp “evet.” Dedim ve dolabımı açıp giyeceğim kıyafetleri seçmeye başladım. Fatih arkama gelerek “Hangi otel?” diye sordu bu seferde. Dudaklarımı aşağıya büzüp “bilmem konum atacak birazdan.” Dedim ve dolabımdan bir etek ve bir crop çıkarttım.

Fatih “Hmm tamam bırakırım ben seni istersen.” Dedi.

“Gerek yok. Sen zaten iyice geç kaldın işe ben daha hazırlanacağım, sen git. “ dedim.

Fatih “iyi tamam. Ben gidiyorum o zaman.” Dedi odada yavaş adımlarla geri geri yürürken

“hım hım tamam.” Dedim. Fatih cevabımı aldıktan sonra odadan çıkıp kapıyı kapatmıştı. O odadan çıkar çıkmaz üzerimdekileri çıkarıp dolabımdan aldığım etek ve cropu üzerime Giyidim daha sonra boy aynasının karşısına geçip kendime baktım. Gayet şirin görünüyordu üzerimdekiler. Saçlarımı da tarayıp makyajımı da yaptıktan sonra odamdan çıktım.

PLATONİK Where stories live. Discover now