Telefon elimde neredeyse on dakika cevap bekledim. Ama gelmedi.

Gerçekten bu adamın hiç bir hareketine anlam veremiyordum.

Hoş bu çikolataya çok fazla anlam yüklemiştim ve yüklemeye devam edecektim.

Telefonumu bırakmadan çikolatanın fotoğrafını çektim. Fotoğraf çekmeyi seviyordum. Çektiğim fotoğrafların hatıra kalmasını daha çok seviyordum. Zaman geçse de, yaşanan her şey unutulsada fotoğraflar unutulanlardan bile geriye kalıyordu.

Aklıma gelen şey ile yerimden kalkıp televizyonun altında da ki dolaptan fotoğraf makinamı çıkartıp tekrar koltuğa oturdum.

Makinayı açıp çektiğim fotoğraflara bakmaya başladım.

Cahit'in yemekte çektiğim fotoğrafı çıkınca duraksadım.

İç çekerek baktım fotoğrafa.

Hastane odasında görüp, fotoğraf makinemi kıran adamı ne bir daha göreceğimi düşünürdüm ne de bana böyle şeyler hissettireceğini.

Ama hayat çoğu zaman hiç beklemediğin şeyleri getiriyordu.

Günün geri kalanında Cahit'in kapıma bıraktığı çikolata yüzünden sersem gibi gezmiştim. 

Ertesi sabah oldukça mutlu uyanmıştım çünkü neden mutsuz uyanayım? Ayrıca bu gün işe gidecektim. Evde oturmaktan çok sıkılmıştım. Bu yüzden ayrılsam mı diye düşündüğüm iş şuan bana dünyanın en iyi şeyi gibi geliyordu. Tabii dün kapıma bırakılan çikolatanın da bu sabaha güzel başlamamda etkisi büyüktü. 

Yataktan kalkıp keyifle banyoya girdim ve duş aldım. Duştan çıktıktan sonra güzel bir bakım yaptım.  Bu daha da keyfimi yerine getirmişti. 

Yatak odasına geri dönüp saçlarımı kuruttum ve üzerimi giyindim. Beyaz boğazlı kazağımın altına siyah bir pantolon giymiştim. Aynanın karşısına geri oturup saçlarımı düzleştirip hafif bir makyaj yaptım. 

Tamamen hazır olunca kabanımı ve ayakkabılarımı giyip evden çıktım. 

Karşı dairenin kapısı açılınca bakışlarımı oraya çevirdim. 

"Günaydın." Dedim gülümseyerek. 

"Günaydın." Dedi ve evden çıkıp kapıyı çekti. 

Artık Cahit'in evinde benim kapıma bağlı olan bir zil falan olduğunu düşünmeye başlamıştım. Hatta bir iki kere daha bu kapıda karşılaşsak emin olacaktım. 

"Hayırdır?" Diye sordu yanıma gelirken. "Nereye bu saatte?"

"İşe." Dedim. 

Kapıyı açtı ve geçmem için kenara çekildi. Bu da bir kibarlık göstergesiydi. Cahit için şaşırtıcı bir hareketti. Son günlerde zaten beni oldukça şaşırtıyordu. 

"İşe mi?" Dedi arkamdan çıkarken. 

"Evet."

"Daha erken değil mi?"

"Yo." Dedim. "Hep bu saatlerde gidiyorum."

"Ondan bahsetmiyorum." Dedi bana dönüp. "Biraz daha geçseydi zaman. Dinlenmeye devam etseydin."

Zemheri | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin