"Yoongi saçmalama bir kaç kere sensiz gittim onda da neden tek gittiğimi biliyorsun zaten yoksa sen olmadan gezmeye gider miyim ben hiç?"

"Artık bana vakit ayırmıyorsun öyle anladım ben"

Yoongi'nin gülümseyerek söylediği şey üzerine bende gülmüş ve Miayı biraz geriye çekere Yoongi'ye yaklaşmış ve sıkıca beline sarılmıştım.

"Asla öyle bir şey söz konusu olamaz bütün vakitlerim senin olsun Yoongim"

Yoongi de gülmüş ve sarılışıma karşılık vererek saçlarıma öpücük bırakmıştı. İnsanların çekindiği bu soğuk adam benim gözümde çok tatlı bir adamdı.

"Ahh şaka yapıyorum ya hem sen bugün gittin gelmedin neler oldu anlat"

Yoongi'nin son söyledikleri ile yüzümdeki gülümseme yavaşça solmuştu. Evet asıl korktuğum şey gelmişti, ben şimdi ne diyecektim? Beraber meyve topladık diyemezdim ki!

Yoongi'nin beline sarılı olan kollarımı çözmüş ve boğazımı temizleyerek konuşmaya girmiştim. 

"Konuşamadım ya" hafif kısık çıkan sesimle Yoongi'ye bakmış ve hafifçe tebessüm etmiştim. Biraz masum görünmemin faydası olucaktır.

"Konuşamadın mı? Sabahtan akşama kadar oradaydın Taehyung"

"Evet oradaydım ama yani gittiğimde direkt adama sen katil misin diye mi sorayım Yoongi? Yani birazcık vakit geçirdik arada konuyu açmaya çalıştım ama hep kapattı hiç konuşmadı."

Yoongi sıkıntılı bir nefes vererek kendini yatakta geriye atarak yatağa uzanmıştı. İçindeki sıkıntının geçmediğinin farkındaydım ama ortada hiç bir sorun yokken kendini sıkıntıya sokmasınada anlam veremiyordum.

Bedenimi yoongi'ye doğru çevirip onun gibi yatağa uzanmış ve tebessüm etmiştim. Bir nebze Sorun olmadığını göstermeye çalışıyordum.

"Yoongi, hadi ama sen unut bu olayı Jungkook'u da unut rahat ol biraz"

Yoongi kıkırdamış ve bir elini yanağıma çıkartarak hafifçe sıkmıştı.

"Rahat ol demek ne kadar kolay öyle küçük prens. Sende bir sarayın komutanı ol bakalım rahat olabilecek misin görürüz"

Gülümseyip yanımda yatan bedenin omzuna hafifçe vururum. "Bence sen abartıyorsun yada sen korkaksın."

Gülerek söylediğim şeylerden sonra Yoongi'nin gözleri şaşkınlıkla açılmış yattığı yerden hafifçe doğrulup üzerime eğilmişti.

"Bunu minik bir oğlan çocuğu mu söylüyor?" Fısıldayarak söylediği şeylerden sonra iki elini birden belime atmış ve gıdıklamaya başlaması ile gülmeye başlamıştım. Bir yandan ellerim ile yoongi uzaklaştırmaya çalışıyor bir yandan da durması için yalvarıyordum. Ama gülmelerimin arasından eminim ki ne dediğim anlaşılmıyordu. Ben güldükçe Yoongi'de gülmüş en sonunda ellerini durdurmuştu. Sonunda durduğuna şükrederek derin bir nefes almıştım.
İkimiz de yatakta nefeslenmiştik. Gıdıklanmaktan hiç hoşlanmazdım.

— — —

Aradan geçen saatlerin ardından yoongi ile yere oturmuş oyun oynuyorduk. Canım sıkılmıştı ve yeni aldığım oyunu oynamayı teklif etmiştim. Yoongi de beni kırmamış ve önümüzdeki kart oyununu oynamaya başlamıştık. Gerçekten saatlerdir aynı oyunu oynuyor ve asla sıkılmıyorduk. Saat baya ilerlemiş hatta herkes uyumuştu bile

Yoongi şu an sadece ben istediğim için oynuyordu yoksa ilk duyduğunda huysuzlanmıştı. Komutanmış ve küçük bir çocuk gibi oyun oynayamazmış hah! Oyunlar sadece küçük çocuklar için değildir.

A lost omega ~ 𝑇𝐾Where stories live. Discover now