4. bölüm

88 17 10
                                    

Tenefüste Tarçın yanıma geldi.

Tarçın benim aksime yanık bir tene sahipti. Gerçek esmer güzeliydi.

Kara gözleri olan ve kıvırcık saçlı arkadaşım.

Gözleri konuşur mu insanın? Onunkiler bazen konuşuyor sanki. Bazen anlamlı anlamlı bakıyor. Ama çok farklı. Nasıl anlatabilirim ki?

Bir insanın gözleri "seninle gurur duyuyorum" der mi? Onun hem dili söylüyor bunu, hem gözleri.

İçten söyler, bir şey söyledimi.

Sınıfın kapısından, gülümsemeyi bırakıp sınıfa girdi.

Koluma girdi. "Bahçeye çıkalım? Hava alırız."

Kafa salladım. Gülümsedim.

"Gül gül. Yakışıyor sana!" Dedi.

Merdivenleri inerken daha çok güldüm bu söylediğine.

Bahçede banklardan birine oturduk.

"Ee" dedi. "Nasıl gidiyor" hâlâ gülüyordu. Yaydığı enerji bana da geçiyordu.

O sıra da gözüm Rüzgar' daydı.

Mavi gözleri bir kere bile üzerimde gezmedi.

Bu beni üzmedi.

Birinin beni seyretmesi hoşuma gitmez.

Tarçın' a döndüm. "Aynı." Dedim kaşlarımı kaldırarak.

Aynı değildi. Hiçbir şey aynı değildi.

"İyisin yani" dedi inanmaz gibi bakarak. Zaten o hep benim içimi görmüştü. Hep anlardı Tarçın beni.

Ve iyi değildim.

Gülümsedim ama yine de.

"Evdekilerle aran iyi mi bu ara"

Ne zaman iyi oldu Tarçın?

"İdare eder heralde" dedim.

Elini sırtıma koydu. "Yanındayım. Ne zaman ihtiyaç duysan. Biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum." Dedim. Gözlerim dolu dolu.

Tüm okulun önünde bahçe de ağlayamazdım.

Aileniz sizi yeterince sevemezse, hiç sevmezse ya da varken yoklarsa böyle oluyordu. Arkadaşlarınız aileniz oluyordu.

Tarçın benim kardeşim sayılır mıydı?

Kan bağını kim ne yapsın bazen?..

Önümüzden geçen bir grup, küfürlü ve bağırarak konuşuyordu. Yüzümü buruşturdum.

Küfürden tiksinmiştim.

Nedenini sesli söyleyemem. Kendime de itiraf edemiyorum ...

Evde sürekli hakaret işitmekten.

Bu yüzden argo bile sevmem. Şakalaşırken bile olsa, tiksinirim.

"Tarçın" dedim. "Bana inanıyor musun?" Dedim.

Ne konuda? Demedi. Biliyordu. Hayalim belliydi.

"Hep inandım. İnanıyorum." Dedi.

"Biliyor musun bende sana inanıyorum." Artık dudaklarım titriyordu.

Ama tuttum kendimi.

Belki başkaları da evdeki ortamı görse, bana hak verirlerdi.

Ya da anlatsaydım, duyursaydım sesimi bir şekilde..

Nasıl ama? Nasıl?

Ya da duymasınlardı.. bu kadar zaman duymadılar şimdi anlasalar/duysalar ne fark eder?

Meraba yine ben.

Nasılsınız?

Öncelikle bu hikayeyi amatörce yazmak istemiyorum. Ama siz beni bilmesenizde, yaş olarak yolun başındayım.

Ama yetenek yaşta değildir değil mi?

Ve umarım okurken bir şeyler hissedebiliyorsunuzdur.

Sonraki bölümde görüşmek üzere!

Evin +18 (Tamamlandı)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt