" O alfanın yanında korkmuyorsun ama bana gelince mi korkuyorsun? Şu haline bak tir tir titriyorsun . Benden gerçekten bu kadar mı çok korkuyorsun?" şuan gerçektende çok sinirliydi. Hareleri sarı rengini almaya başlamıştı. Biliyorum bana zarar vermezdi ama korkuyordum hem de çok.

Hani demiştim ya babalar çocuklarına her şeyi öğretir diye
Benim babam bana korkmayı öğretti.
Haklı bile olsam özür dilemeyi. Ve en önemlisi de saklanmayı saklanıcak bir yerin olmadığı halde öğrendim saklanmayı.

" Lütfen bana yaklaşma tıpkı ona benziyorsun. O da sinirlenince her yeri dağıtıyor. Sonra da bana zarar veriy- hıck lütfen artık sakin ol -hıck"
Dediğim şeyle etrafa bakındı. Her yeri darma duman ettiğinin yeni farkına varmış gibiydi.

" Sana yaklaşmıyım mı ha ? Kendi ruh eşime mi? Peki kim yaklaşsın o siktiğim alfası mı? hım onu mu isterdin ?" Daha çok dibime girdi.
Artık hıçkırıklarım durdurulamaz bir hal almıştı. Zar zor sesimi bulurken " H-hep ona laf söylüyorsun -hıck- ama kendine b-baktığın yok." gülercesine bir ses çıkardı. " Ne varmış halimde."
Bunu gerçekten demiş miydi? Bileğimi sıkmaya başladı.

" B-bana ne kadar kötü davrandığının farkında d-değil misin -hıck- senin yüzünden kaç kere a-ağladığımın -hıck- beni hani hissediyordun ?"
Yüzüne kırgın kırgın bakmamla gerçekten kötü hissettiğini fark ettim.
Ve onu çıldırtan şu sözleri söyledim. " Sen tıpkı o-ona benziyorsun. O da sinirlenince bana z-zarar verirdi. B-bu yüzden asla o alfayla e-eşit olmayacaksın. " Bunu dememle ben bile kırılmıştım. Ama sürekli kıran oydu bende canımı yaktığı kadar onun da canını yakmak istemiştim.

" Sen c-cidden çok kötü birisin. " Dediğim şey belki onun kullandıklarını yanında çok masumdur ama bazı kelimeler insanda şok etkisi yaratır ya. Ne kadar masum olsalar bile.

Ve artık yüzüncü çalışına şahit olduğum telefonu aldı ve duvara fırlattı. Hiç acımadan ve kapıyı çarpıp çekip gitti.

Bogum'a gerçekten çok mahcup olmuştum. Ama Bogum'a bağımsını ve kavga etmelerini istemediğim için ordan çıkmıştım. Zaten sonra konum atmamı söyledi ve beni gelip aldı. Babamla aramdaki şeyi az çok anlamış gibiydi.

Peki ben artık kimde kalıcaktım. Bizimkilerde kalamazdı. Guru yapmakla alakası yoktu. Jim ve Jen in ailesi ztn kendi derdindeydi. Hobiş namu ve Jin hyung beraber yaşıyorlardı ama onlarla da kalamazdım. Jin hyung ve namjoon hyung ruh eşiydi ve birlikte oluyorlardı bu gerçekten sesini duymak isteyeceğim son şey bile değildi. Hobi o zaten kendi halindeydi. Çoğu zaman evine bile gitmezdi. Ve naptığını inanın hiç bilmiyorum.

Gerçekten seçeneğim yoktu.

Bogum'da kalabilirdim ama delta sorun çıkarırdı. Onda da kalamazdım. Ondan korkuyordum. Ben onun ne hissettiğini biliyordum. Peki o farkında değil miydi?

Çalışmaya başlamalıydım. Belki bi ev tutardım.

Kimi kandırıyordum ki aldığım paranın tümünü tatlıya ve şekere yatırırdım.

Ve beni mutlu edebilecek herhangi bir şeye baktım insanlardan hayır yok geriye tek seçenek kalıyor yani.

Ve harika artık bir telefonum da yoktu. Herkes beni çok merak edicek. Gerçekten çok sağol delta.

Aslında o bana ulaşamayacak olduğu için bi nebze mutluyum.

.....

Aradan ne kadar saat geçmişti bilmiyorum amam gerçekten çok acıkmıştım. Üstelik delta geri gelmemişti Buzdulabını karıştırdım çok kızar mıydı ki yani bence denemekten zarar gelmez.

Buzdolabından birkaç bir şey alıp yemek hazırlamaya başlamıştım ama o an aklıma bir şey geldi. Ya delta da açsa tamam beni kırıyo olabilir ama sonuçta onun evi ve onun buzdolabınsan aldığım sebzelerle yemek yapıyorum. Daha doğrusu yapmaya çalışıyorum. Beceremiyorum da doğru olur sanırım.

Derin bir iç çektim ve ona da bir şeyler hazırlamak için bozdolabında yöneldim. Karşıma çıkan şeyle içimi bir mutluluk dalgası sardı. O kadar dalgındımki ilk baktığımda görememiştim bile. Evet yani her evde bulunurdu böyle şeyler ama babam tatlı şeyleri pek sevmediği den almazdı. Bulduğum çilek reçelini ekmeğime sürdüm ve yemeye başladım.

Her ne kadar sinir olsamda bir dilim ekmekde delta için hazırladım. O kadar şey hazırlama rağmen bir ekmekle doymuş olmam biraz tuhaf gelebilir ama ben genelde de pek yemek yemiyorum. Yani alışık olduğum bir şey.

Saat gece bir e geliyordu ama delta hala ortalıkta yoktu. Onu arayabileceğim bir telefonum da delta sağolsun artık yoktu.

Kafayı yemek üzereyim gerçekten. Sonra uyumaya karar verdim. Sonuçta beni yanlız bırakan o ne yapmamı bekliyo sabaha kadar bekliyim mi yani saçma. Tabiki uyuyucam. Hem Jim hep güzellik uykusuna yatıyo eğer periler kadar güzelse benim de uyumam gerekirdi. Yani umarım öyledir inanın hiçbir fikrim yok.

........

Aradan yaklaşık yarım saat geçmişti. Uykuyla uyanıklık arasındaki o ince çizgideyedim. Kapı sesi duydum ama yerimden kalkmadım.

Ve o sırada bana yaklaşam yavaş ve temkinli adımları duydum. Sanki uyuyor muyum anlamak ister gibiydi. Bana doğru yavaş yavaş yürüdü ve tam yanı başımda durduğunda yapacağı şeyleri bekledim.

Elini kardırdığını farkettim. Elinin başıma doğru koymasıyla gözlerimi sımsıkı kapattım sanki daha da sıkı kapatabilimişim gibi.

Ama o hiç beklemediğim bir şey yapıp saçlarımı okşayarak " özür dilerim" dedi. " Sanırım artık bende bunu alışkanlık haline getirmeliyim." dedi . Evet bence de alışkanlık haline getirmelisin.

" Yarın sana yani bir telefon alırım. Şimdilik birine mesaj yazman veya araman gerekirse benimkini kullan omega." çok sağol yaaa." Uyumadığını biliyorum Taehyung. Gidicek bir yerin olmadığını da ve yarın bana her şeyi baştan anlatacaksın o adamı da."
evet yutkundum ama gözümü açmadım. Nerden anlamış olabilirdi ki.

" Benimle kal omega hem bizim için daha iyi olur. Kurdum zaten sürekli seni özlüyordu. İyi geceler" dedi ona tam şuan şu cümleyi kurmak istedim onun da dediği gibi

Geceler sevdiğimiz insanlarla iyi delta.

Sanırım yarın uzun bir konuşma yapmamız gerekecekti.



{___}

Hellllllllllllü
Ben nhaeylaey
Hikayeye daha sonra devam edicem şimdi yarım bi şekilde yüklüyorum mecburen.

Öpüldünüüüüüüüüz

Ma Belle Fée   | Taekook Where stories live. Discover now