25. bölüm

4.1K 183 8
                                    

𝔼𝕧𝕖𝕥 𝕒𝕣𝕜𝕒𝕕𝕒ş𝕝𝕒𝕣 𝕓𝕚𝕣 𝕓ö𝕝ü𝕞 𝕕𝕒𝕙𝕒 𝕘𝕖𝕝𝕕𝕚! 𝕌𝕞𝕒𝕣ı𝕞 𝕓𝕖ğ𝕖𝕟𝕚𝕣𝕤𝕚𝕟𝕚𝕫. İ𝕪𝕚 𝕠𝕜𝕦𝕞𝕒𝕝𝕒𝕣.

Aklımda dolaşan sorular bir türlü durmak bilmiyordu! Kağan ne yapıyorsu mesela şu an? Nasıl inanmıştı benim böyle bir şey yapabileceğime? Beni affetmesini o kadar isterdim ki...

"Gümüş! Sana diyorum yaa!" Ablamın sesiyle sertçe dudağımı kemirdim ve geri saldım.

"Ne oldu?!" Dedim sitemli bir sesle, ona kızdındım. Ama bir yandan da hak veriyordum, beni Kağan'a göndermemesi beynim için iyi, kalbim için üzüntülü bir haber olmuştu.

"Kalk hadi," dediğinde gözlerimi devirmeden edemedim.

"Yine ne oldu? Bir duramadın yerinde! Daha filmi açalı yarım saat oldu abla!" Dediğimde ablam omuz silkti ve beni elimden tutarak ayağa dikti. Televizyonuda kapatmayı ihmal etmedi.

"Gidiyoruz dedim mi gidiyoruz!"

"Nereye?" Ablam haince sırıttı.

"Alışverişeee."

4 saat sonra;

"Abla yeter artık! Ayaklarımı hissetmiyorum!" Diye zırladım, ablam beni takmadan elini kolunu sallaya sallay başka AVM'ye girdi, elimdeki ağzına kadar dolu olan poşetlere üzgün üzgün baktım ve ablamın arkasından anırmaya başladım, "HEEY! BEN GELMEYECEĞİM! SANA DİYORUM ABLA!" Dediğimde ablam durdu ve bana fazlasıyla sinirli bir bakış attı, bu bakış benim tekrar yürümeme yardımcı olurken aklıma bir anda Kağan'ın gelmesiyle dudaklarımı birbirine bastırarak olası bir hıçkırığı engelledim, acaba şu an ne yapıyordu? Umarım kendisine gelmiştir ve yaptığı aptallığı fark etmiştir!

"Hadi Gümüş hadi!" Dedi ablam, bıkkınlıkla peşinden kuyruk gibi gitmeye başladım.

{}{}{}{}{}{}{}{}{}{}

Sonunda eve girdiğimizde Emre abi mutfakta tıkınıyordu, ablama son kez bıkkınlık dolu bir bakış fırlatarak banyoya girdim, üzerimdekilerden bir çırpıda kurtularak kendimi sıcak suya bıraktım.

Tenim buruşana kadar duşta durduktan sonra hemen vücudumu ve saçımı yıkayarak üzerime sarı bir bornoz aldım, ardından ablama ve Emre abime yakalanmadan hızlıca odaya girip içi çamaşırlarımı giydim, üzerime mavi kısa kollu bir tişört ve altımada siyah bir tayt giyerek saçımı havluyla sarmaladım, Emre abimin yanına gittim ve elindeki az kalmış tost'u elinden alarak mideme yolladım, Emre abi düz düz bana baktıktan sonra hafifçe gülümsedi ve yanağımdan makas alarak ablamın yanına oturdu, sıkıntıyla ofladım.

"Off! Neşelendirin beni azıcık! Ben burada Kağan'ı özlü-" Ablamın bana fırlattığı öldürücü bakışla anında suspus oldum.

"Gümüş. Beni deli etme Gümüş." Dedi, sesi sabır çeker gibiydi. Ona cevap vermedim ve hüzünlü bir biçimde yutkundum, Kağan hâlâ gelmemişti... Gelmesini beklemek çok mu aptalcaydı?

Üzüntümü geride bırakmaya çalışarak kaldığım odaya ilerledim ve kapıyı örttüm, küçük kütüphaneden kendime uygun bir kitap seçip yatağa kuruldum ve okumaya başladım.

Saat: 02.09

Yorgunluktan gözlerimi açık tutamazken elimdeki kitabı kapadım, sayfa 200'lerde bir yerde kalmıştım ve kitap okumuş olmanın memnuniyeti ile kendimi zoraki yorganın altına bıraktım.

Kağan'ın karşısında çaresiz bir şekilde ağlıyordum... Bana arkasını dönmüştü, üzeri çıplaktı ve altında da siyah bir eşofmandan başka bir şey yoktu.

"Kağan! Lütfen bırakma beni!" Diyordum hıçkırıklarımın arasından, Kağan ise sadece bana doğru döndü, yüzünün belirli kısımları morarmıştı ve kanlıydı. Korkuyla ona atılmıştım, ama beni tek eliyle tam göğsümden iteklemiş, onun kurt gücüyle duvara yapışmama vesile olmuştu. Sırtımdaki derin acıyı hissederken bir inleme peydah oldu dudaklarımın arasından, canım fazlasıyla yanıyor olsa bile ifadesiz bir şekilde bana bakan Kağan'ın yanına gitmeye çalışıyordum. Yerde sürünmeye başladığımda ise bir anda Kağan'ın elinde bir silah beliriverdi. Korkuyla ona bakarken silah'ı kafasına dayadı, çığlık atarak ona doğru sürünmüştüm, hatta ne ara ayağa kalkıp onun yanına gitmiştim bilmiyordum ama tam silah'ı elinden alacakken silah patladı ve Kağan kanlar içinde yere yığıldı, her şey kararmadan evvel son kez, "Kağan!" Diye bağıran kendi sesimi duymuştum.

Bir "hihh!" nidasıyla gözlerimi açtığımda alnıma yapışan saç tellerimi bir hışımla geriye taradım, korkuyla ağlamaya başladığım da ablam odaya girdi.

"Gümüş! Ne oldu? Sakin ol!" Dedi ve yanıma oturup bana sarıldı, hıçkırıklarımın arasından, "K-kağan!" Demeyi becerdiğimde ablam sırtımı sıvazladı.

"Korkma, sadece bir kâbustu." Dedi ve beni yatağa yayırıp kendiside yanıma uzandı, ablamın verdiği güvenlik hissiyle gözlerimi tekrar yumdum.

𝔹ö𝕝ü𝕞 𝕤𝕠𝕟𝕦.

ლლლ

𝓥𝓪𝓶𝓹𝓲𝓻𝓵𝓮𝓻'𝓲𝓷  𝓚𝓪𝓻𝓪𝓷𝓵ı𝓴 𝓓ü𝓷𝔂𝓪𝓼ı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin