15. Bölüm

697 135 36
                                    

Hayatım boyunca başıma gelmesinden korktuğum iki şey vardı. Olmasın diye hep çabaladım, elimden gelen her şeyi yaptım. Ancak öyle bir zaman geldi ki en korktuğum şeyleri aynı anda yaşadım. Türkiye Şampiyonluğu'nun ilk maçında sakatlanarak hem bu turnuvaya hem de Dünya Şampiyonluğu'na veda ettim ve herkesin içinde kendimi tutamayıp ağladım. Aylardır her şeyimi vererek, tüm zorluklarla çalıştığım bütün o anlar gözümün önüne geldikçe ağlamam daha da şiddetleniyordu. Kortun dışına çıkmıştım. O an sağlık ekipleri müdahale edip koluma herhangi bir zarar gelmemesi için sarmıştı. Gerekli tedavi kulüpte yapılacaktı. Aralıksız ağladığım için kimse bana müdahale edemiyor, ne yapacaklarını bilemez şekilde sessizce bekliyordu. İçimden akıp giden bir şelale varmış da asla durmak bilmiyormuş gibi hissediyordum. Babam ağlamanın benim işime yaramayacağını söylediğinden beri bir damla gözyaşı dökmemiştim. Ancak şimdi ağlamak elimden gelen tek şeymiş gibi hissediyordum. Kolumda hissettiğim acıdan çok kalbimdeki yenilginin acısını hissediyordum.

Her türlü fiziksel acıyı kalbimdeki bu acıya tercih ederdim.

Tek kolumun altından nazikçe birinin tutup kaldırdığını fark edince yana dönüp o kişiye baktım. Ahsen'di, maçı yeni bitmiş olmalıydı ki kıyafetleri hala üzerindeydi. Nereden haberi olduysa hemen yanıma gelmişti. Bir şey demeden beni kaldırıp koluma girdi ve yanında yürümeye başladım. Gözümden akan yaşlara bir de iç çekişlerim eklenmişti. Yanından geçtiğim herkes üzgün bir ifadeyle bana bakıyordu. İlk andan beri beni yalnız bırakmayan biri daha vardı, Ahsen ile yanımızda yürüyordu. Rakibimdi, az önce birbirimizi yenmek için elimizden gelen her şeyi yaparken bir anda dünya tersine dönmüş gibiydi. Ben onu sakatlamamak için kolumun üzerine düşmeyi tercih etmiş ve maça veda etmek zorunda kalmıştım. O da minnettarlığını sessizce yanımda yürüyerek belirtiyordu.

Bahçeye çıktığımızda rakibimin sağlam olan koluma dokunması ile ona doğru döndüm. Şu an belki de hislerimi anlayabilecek nadir insanlardan biri de oydu.

"Yaptığın şey," dedi ve yutkundu. Konuşmakta zorlanıyor gibiydi. "Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum çünkü bunun için teşekkür edecek olmak hiç doğru gelmiyor. Eğer kendi kolunu sakatlamasaydın ben sakatlanıp elenecektim. Turnuvalardan diskalifiye olmayı göze alıp bunu yapman inan ki kelimelerle ifade edilmez. Senin için de başaracağım ve o madalyayı kazanacağım, söz," dedi ve bir şey dememi beklemeden arkasını döndü ve salona doğru ilerledi. Sözleri kalbime acı acı batan kıymık gibiydi. Yaptığım şeyden asla pişman değildim ancak içimde kendimi toparlayacak güç bulamıyordum. Sadece yürüyebilecek gücüm vardı. Ahsen bizimle gelmek istese de sırf yanımda olabilmek için diskalifiye olmasını kaldıramazdım. Onu içeri, maça gönderdikten sonra Lale hoca ile salonun revirine gittik. Lale hoca kulüp doktoru ile konuşuyordu. Durumumdan bahsettikten sonra telefonu kapatıp bana döndü.

"Birazdan burada olacakmış, o gelene kadar buradaki doktor seninle ilgilenecek. Herhangi bir durum olursa hastaneye gideriz zaten. Ama ben kısa süreli bir tedaviden sonra iyileşeceğinden eminim Çok kötü gözükmüyor," dedi. Öfkeleneceğim kimse yoktu ancak boğazıma kadar yükselen sinirle, "Türkiye Şampiyonası ile Dünya Şampiyonası'na katılamadıktan sonra kırık olsa bile ne önemi var ki hocam," dedim. Ses tonumu kontrollü tutmaya çalışsam da sinirimin dışarıya yansıdığı çok barizdi. Normal zamanda Lale hoca ile böyle konuşmaya asla cüret edemezdim. Ama normal bir zaman olmadığının o da farkındaydı ve eliyle omzumu sıktı.
"Bunlar son şampiyonalar değil. Daha önünde katılacağın çok turnuva olacak. Çok madalya kazanacaksın. Ayrıca, her şey madalya değil. Emin ol orada rakibini sakatlamamak adına yaptığın hareket onlarca madalyadan daha değerli. Ve senin yaptığını yapacak insan da bir elin parmaklarını geçmez. Senin için başarmanın ne kadar önemli olduğunun farkındayım. Kendini başarısız hissetmeni istemiyorum çünkü sen bugün turnuvadan elenmiş olsan dahi çok büyük bir şey başardın," dedi ve yanımdan ayrıldı. Yalnız kalmayı sevdiğimi, hele ki böyle bir anda yanımda kimse olmasını istemeyeceğimi bilecek kadar iyi tanıyordu.
Gözlerimden akan yaşları silmeyi bırakalı çok olmuştu. Sanki yıllardır içimde biriken gözyaşları akıp gidiyormuş gibi hissediyordum. İçimdeki baraj taşmış ve önüne gelen her şeyi katıp götürüyordu.

Beni Sen İnandırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin