2. bölüm

266 115 3
                                    

Sabahın ilk ışıkları vuruyordu yüzüme, yatağın içinde keyfi yatıyordum. Alarmdan önce uyandığım günleri harika bir gün olarak adlandırmıştım. Yorganıma sarıldım mis gibi uyanmıştım çünkü, uzun süredir ilk kez kabus görmedim. Dün olanları düşündüm siyahlının ( onun bi adı var asya ) aman çok önemliydi sanki adı, asrınmışmış adamın ismi bile garip , ürkütücü hala anlam veremedim zaten. Göz kırpmalar imalı bakışlar , sanki film çekiyoruz. Yanına gidip hayırdır sen kime kaş göz yapıyosun diye dalmadığıma şükretsin. Basbaya kendi iç sesimle konuşuyordum Delirdim sonunda. Tabiki canım arkadaşımdan kaçar mıydı bu eve gelene kadar başımın etini yedi resmen. Senden hoşlandı galiba, ayy ne tatlı olursunuz ama çok cool değilmiydi bla bla bla,,, kaç defa azarladığımı sayamadım. En son final ödevine yardım etmiycem dedim de tamam tamam söz sustum dedi. bazen bu kız çok konuşuyor beni deli ediyordu. Güldüm istemsizce ve eşlik etti kulağımı tırmalayan  alarmın sesi. Telefonu elime alıp alarmı kapattım, bir mesaj vardı, gecenin 3ünde atılmıştı. Kim atmış olabilir ki diye düşündüm merakla açtım okumaya başladım.

"Asya karahan babanın yıllar önce benden aldığı borcu ödeme vakti geldi. Bugün saat 12 de okulun önünde bir araç seni bana getirmek için bekliyor olacak. Mutlaka gel, zira zarar görmek istemezsin diye düşünüyorum".

Ellerim titriyordu, telefon düşmek üzereydi kimdi bu, ne borcundan bahsediyordu hem babam varlıklı bi adamdı ne borcu olabilrdi ki. Ne yapacağımı bilemedim. Banyoya geçip aynanın karşısında kendimle bakıştım bi süre, yanan yanaklarıma serptim soğuk suları. Şaka bu dedim ama kim yapar ki böyle bi şakayı gizem mi aceba evet okulda anlaşamıyorduk sürekli dikleniyor ama cevabını alıyordu, böyle bi oyuna cesaret edebilir miydi? Kafam allak bulak olmuştu. Zar zor üzerimi değiştirip çıktım evden. Taksi çevirdim ve okula gittim. Kampüste beni karşılayan eda oldu. Gülümseyerek konuşuyordu benimle ama onu duyamıyordum beynimdeki düşüncelerin sesi ağır basıyordu.

"Asya neyin var senin beni dinlemiyorsun ." Biraz daha dikkatli baktı bana.
"Suratın bembeyaz olmuş kızım ne oldu sana."

Edaya baktığımda endişelenmiş bi şekilde beni izliyordu.

" Yok birşey " dedim sahte bir gülümseyle.
Hadi gidelim derse gecikiyoruz."

Hızlı adımlarla sınıfa geçtim. Eda ile ders saatlerimiz aynıydı bugün. Aniden telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim, okuyup okumamakta çok endişeliydim mecbur okumaya başladım.

"Öğlen yemeğine çıkıyoruz serkan ve asrında geliyor söylemeyi unuttum sana gelmemezlik yok bütün gün yanında konuşurum hemde hiç susmam"

Gönderen edaydı derin bir oh çektim, dikleşen omzum rahatlamayla indi. Asrın mı gelecekti, ( ooo git git) içimdeki sesin kıkırdadığına yemin verebilirim. Bu da neydi iç konuşmada nerden çıkmıştı başıma. Asıl soru şuydu Edaya ne diyecektim 12 de tanımadığım adamlar gelecek bende onların arabasına binip gideceğim mi?. Yalan söylesem hemen anlardı eda ve çoğkez yalan söylemeyi beceremiyorsun işte deneme artık derdi. En iyisi ona doğruyu söylemek diye düşündüm.

"Size kaltılamayacağım maalesef"

( yaz yaz ne kadar katılmak istesemde) offlayarak devam ettim.

"Bügün babamın borcu olduğuna dair bir mesaj aldım öğlen onlarla görüşmem var."

"Ne borcu asya baban öleli 7 yıl olmadı mı dolandırıcı olmasın sakın. Evet ya sen ondan bu haldesin değil mi?"

"Bilmiyorum bunu öğrenmek için de o adamlarla görüşmem gerek."

" Çok tehlikeli bende geleceğim seninle"

" Hayır eda tek başıma gideceğim merak etme birşey olmayacak sadece konuşacağız. Bundan lütfen kimseye bahsetme."

Duman KarasıWhere stories live. Discover now