13

1.3K 48 3
                                    

5 oy 5 yorum💓

(şimdi okucanız şey Poyraz ve Alaz Karahanlı arasında geçen telefon konuşmasıdır.)

Poyraz "ilk defa babalık görevini yapmaya mı karar verdin?"

Alaz Karahanlı "ben sizin babanızım"

Poyraz yüksek sesle "madem öyle babalık yapsaydın!"

Alaz Karahanlı biraz durdu aynı şekilde "haklısın o yüzden kızıma ve oğullarıma babalık yapmaya geliyorum"

Poyraz donup kalmıştı babasının Asya'dan nasıl haberi olmuştu Asya'nın kalacağı durumu düşündü sonra tüm gücüyle "sakın buna cüğret etme!"

Poyraz telefonu kapattı ilk defa babası onlar için birşey yapmıştı hatta kızının hayatını kurtarmıştı bu iyi bir şeydi ama geri dönmesine kimse hazır değildi.

Normal anlatım biçiminden...

Uzun geçen günün ardından koltukta sızıp kalmıştım. Yüzümde tanıdık bı ıslaklıkla uyandım. Sasaydı onu yüzümden çekmek istediğimde vücudumda derin bir acı hisettim.

Tüm kemiklerim tutulmuştu artık onu tutma çabalarımın canımı yaktığından vazgeçip kollarımı rahat bıraktım. Sonra Sasha bahçe kapısından çıktı.

Arda kapıda elinde ekmek arası bir şeylerle belirdi. Yanıma gelip  ekmeklerden birini bana uzattı. Güçlükle elime almamla kendini koltukta benim yanıma attı.

O kadar açtım ki elindekini hızla yemeye başladım. Nefesim kesilinceye kadar yediğimde Ardaya döndüm yarım ağız sırıtarak beni izleyordu. Kaşlarımı çatdığımda o  aynı yüz ifadesiyle devam etti "seni ben besliyorum değerimi bil"

Son parçayı da ağzıma atıp ona 'öyledir' bakışımı attım Mutfağa gitmek için ayağa kalktim Mutfağa girip masaya yöneldim masaya dayanarak bir bardak su kattım.

Arda yanıma gelip sandalyeye oturdu.
Suyu içerken kapının önünde duran Koray'ı gördüm.

Suyu püskürtücekken yutup hızla Koray'ın yanına gittim. Ona hızla sarıldığımda Koray yavaşça sırtımı sıvazladı. Bu davranışım onu duraksatmıştı.

Napdığımı anlayıp geri çekildiğimde
Acıyla inlemesini duydum gözlerimi sıkıca kapatın "özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim..."

Gülme sesleri duyup önce tek gözümü sonra diğer gözümü açtım Koray gülüyordu. İnanmazca sordum "sen iyi misin?"

Koray tökezleyerek yanıma gelip yanağımdan makas aldı "bana birşey olmaz güzellik"diyip yanımdan gitti.
Güzellik?

Omuzlarını düşürdüm çok fazla açık veriyordum ve bunu her an fırsata çeviriyolardı.

Sandalyeye oturdu "iyimisiniz biz yokken?"

Arda cevap vermek için ağzını açtığında hemen atladım "kötü!"

"Ama siz olmadığınız için değil yanımızda değilken yaptıklarınız yüzünden!"

Koray sinirle bir şey söylememek için gözlerini yumdu başını arkaya attı.
Başı öyleyken "yarından sonra okula gidiyorsunuz"

Ardayla aynanda "ne?!"

Koray ofladı "duydunuz yeterince geç kaldınız"

Karşısına oturdum "okul ne işe yarar?"

***

Kora'ı ikna etme ve okulu hatırlama uğraşlarım boşa çıkmıştı ama 2 saatimi almıştı.

Korayı kızdırmam ve işin ucunun Poyraz kaymasıyla önüme sayamıcagım kadar kitap koymuşlar ve bana çalışmamı söylemişlerdi.

Bense kitapları okurken arada bir anlamayı unutuyordum.

Son 15-20 kitabı gördüm gözlerim açıyordu. Yorgunluktan kafamı çalışma masasına koydum. Kapı hızla açıldı. Zombileşmiş bir şekilde kafamı kaldırdım.

Koraydı gözlerim büyüdü hayır ya olmamalı. "Ders çalışmıyor musun?"

Arkamı döndüm "yemin edebilirim ama ıspatlayamam soru sorsanda cevaplayamam"

(...)

Gelmesinin nedeni beni teftiş etmek değil meğerse yemeğe çagırmakmış.

Keşke hiç çalışmasaydım.

Aşağı indim merdivene geldiğimde bir merdiven aşağı inerken belimde acı hisettim. Bende Asya işlem yani değilsem de.... Aman ödeticem.

Aşağı indim ful ekip ama Poyraz eksikti aynı yerime geçtim. Arda'nın kulağına eyildim "fazla mı gerginler?"

Arda derin bı iç çeki "bilmiyorum"

Başımı sallayarak geri çekildim. Herkezden önce yemeğimi bitirip yukarı çıktım.

Odamın olduğu uçsuz bucaksız katda ilerlerken Poyrazın çalışma odasının kapısının kıynaşık olduğunu gördüm.

Merakıma yenik düşerek kapının kıynaşığından baktım. Poyrazın yüzü ben zehirlendiğimdeki gibi kıp kırmızı olmuş damarları gözle görülür şekilde belirginleşmişti.

Çok sınırlı duruyordu tedirginliği beli oluyordu. Onun bu haline dayanamayıp derin bir nefes aldım.
Kapıyı açıp Poyrazın yanına girdim çalışma masa sına çıkıp masa o kadar büyükmüş ki hala boş yer vardı.

Poyraz kafasını kaldırdı ona yaklaşıp nazik bir tonla " Bir şey mi var?"

Poyraz bana hızla sarıldı onların sarılması içimi öyle ısırıyorduki bir ömür burda kalırdım ama hala bir yabamcının  sıcaklığıydı.

Geri çekildi ellerini omzumda sıkıca tutdu bu denli sıkılığı ve yumuşaklığı
Değişik gelmişti ellerine baktım sonra tekrar yüzüne döndüm.

"Seni kimsenin bizden ayırmasına izinvermicem" aşırı kısık sesle ve titreyen gözlerle söylemişti bunu.

Başımı titrercesine salladım ardından yutkundum "neler oluyor?"

Geri çekildi "çok şeyler oluyor ama sana hiçbir şey olmıcak"

"Tamam, bana hiç birşey olmıcak ama şimdi n'oluyor?"

Derince iç çekti "babam gelmeyi düşünüyor Ege mevzusu kapandı sayılır ama hala sorunlar var" Ege mevzusu denince biz o evden nasıl kurtulmuştuk?

"Kulubeden nasıl kurtulduk peki?"
Nereden aldığını bilmediğim kalemi çevirirken ofladı "babam adam göndermiş bir nebi onun sayesinde kurtulduk" dedi ve ardından mırıldanma şeklinde devam etti "olucak o kadar"

Babaları sinir bozucumu yada iyimi bilmem ama baya iç karartıcı bir konuydu. Konuyu değiştirmeye çalıştırmaya karar verdim Poyrazın rengi ve davranışları düzelmişti            "okula nasıl başlıcam?"

Poyraz başını yana yatırdı "hala onlarca kitabın olabilir"

Gerğince sırıttım. Bir an önce burdan çıkmalıydım...

&&&

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 💓

Okumalar düştü oy sayımızda biraz bölümlerin geç gelmesinden kaynaklı bunu yükseltmemizlazım. Küçük bir sınır koydum basit sınır doladan bölüm atmicam.

Abilerim bi mafya Donde viven las historias. Descúbrelo ahora