9

220 40 56
                                    

"Daha iyi misin?" Sanzu başını iki yana sallarken gözleri yaşlarla doluydu. Bütün geceyi içerek geçirdikten sonra mide bulantısı yaşamış ve hala yaşıyordu. Zihni bulanıklaştığından ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Bu yüzden sebepsizce ağlamakta bulmuştu çareyi. Hanma endişeli bir şekilde pembe saçlarını okşarken iyi hissetmesi için elinden geleni yapıyordu.

"Boğazım yanıyor." Hanma kapısı açık arabadan bir şişe su alıp kapağını açarak Sanzu'ya uzattı. Kendiside şişenin altından tutarak içmesine yardımcı oldu. Sanzu yarısına kadar içtiği şişeyi iterek Hanma'ya geri uzattığında kollarını vücuduna sardı. Hava soğuk olduğu için titriyordu.

Hanma üzerindeki ceketini çıkarıp omuzlarına bıraktığında yanı başına oturup kolunu omzuna doladı. Sanzu başını omzuna yaslayıp iç çekerek sıcak gözyaşlarını yeniden akıttı. Her ne kadar sebepsiz yere ağladığını iddia etse de gerçek öyle değildi. Hanma yeniden ağlamaya başladığını fark ettiğinde derin bir nefes verip bakışlarını hırçınlaşan dalgalara çevirdi.

"Gözyaşlarının bir sebebi vardır illa ki. Söyle hadi seni bu kadar üzen ne?"

"Aptal olmam."

"Hangi konuda?"

"Gereksiz bir takıntım yüzünden gözümün önünü görememem."

"Bu gereksiz takıntı Mikey mi?"

"Bunu söyleyeceğim aklıma gelmezdi ama Ran'ı özledim." Sanzu sarhoşluğun verdiği etki yüzünden daha çok gözyaşı dökmeye başladığında yanındaki bedene iyice sokulup sıcaklığını almak istedi. Fazlaca üşüyordu ve Hanma arabaya binmeyi hatta eve gitmeyi teklif etmesine rağmen istememişti.

"Son bir kaç gündür aklımdan çıkmıyor. Sürekli onu düşünürken buluyorum kendimi."

"En başından beri aşık olduğun kişinin Ran olduğunu anlamadın mı? Mikey senin için sadece bir takıntı. Bunu kendinde söyledin."

"Hayır. Ran benim gibi birini hak etmiyor. O daha iyilerine layık. Zaten ne diye beni sevdi ki?"

"İnsan aşık olacağı kişiyi kendisi seçemiyor maalesef. Kalp kendini nerde uygun görüyorsa oraya yerleşiyor." Sanzu hafif çatık kaşlarıyla, sulu yeşillerini Hanma'nın üzerinde gezdirerek merak ettiği soruyu dile getirdi.

"Sen hiç aşık oldun mu?" Hanma ani soru karşısında tökezlesede bundan kaçışı olmadığını biliyordu. Dudaklarına yayılan gülümseme eşliğinde bakışlarını denizin dalgalarından ayırmadı.

"Çok güzel bir çocuktu. Ama doğru kişi değildi."

"Bir erkek miydi?"

"Öyleydi." Hanma sırıtarak kızarmış yüzüne bakarken daha fazla Sanzu'nun kararlarını yerine getirmeyi red etti. Soğuktan donuyordu ve hasta olmaması için eve götürmesi gerektiğinin farkındaydı. Kolundan tuttuğu bedeni ayağa kaldırıp üzerini temizlemesine yardımcı oldu.

Sarsak adımlarla yürüdüğü için arabaya kadar eşlik edip kapıyı Sanzu için açmıştı. Arabaya bindiğinde emniyet kemerini takıp kapısını kapattı. Hızlıca kendi tarafına dolanıp koltuğuna yerleşirken Sanzu'nun bakışları üzerinde geziniyordu.

"Üşümüyor musun?"

"Hayır, soğuğu severim. Sen üşüyor musun? Kaloriferi açmamı ister misin?"

"Hayır gerek yok." Hanma yine de sıcak hissetmesi için kaloriferi açmış ve arabanın içi yüksek derecede çalıştığı için anında sıcaklığa bürünmüştü. Sanzu derin bir nefes verip başını cama yaslarken yorgunluktan gözleri kapanmak üzereydi.

"Haruchiyo?" Sanzu başını yanındaki bedene çevirdiğinde, Hanma konuşmasına devam etti.

"İzana dönmeni istiyor."

"Yapamam." Başını yeniden cama yaslayıp dışarıyı seyrederken Hanma göz ucuyla bakıp radyodan sakin bir şarkı açtı.

"Ran'la yüzleşmekten niye bu kadar çok korkuyorsun?"

"O kadar şeyden sonra yüzüne nasıl bakabilirim? Böylesi onun içinde benim içinde daha iyi."

"Acı vermekten başka bir şey yapmıyorsun."

"Umrumda değil." Yolun geri kalanı sessizlik içinde geçerken Sanzu yorgunluktan uyuya kalmıştı bile. Evlerinin önüne ulaştıklarında oturma odasının ışığının hala yandığını farketti.

"Hem aptal, hem körsün Haruchiyo." Emniyet kemerini çıkarıp aşağıya inip kapısını kapattı. Sanzu'nun bulunduğu tarafın kapısını açıp uyandırmak istemediğinden kucağına alıp bahçe kapısından içeriye girdi. Zile basabilmek için Sanzu'yu tek koluyla kısa bir süre için sıkıca tutup zile dokundu.

Çok geçmeden kapı açıldığında Yasuhiro kaşlarını çatmış, Sanzu'yu hızlıca kucağından çekip almıştı. Küçüğü homurdanarak ağzının içinden geveleyip yeniden rüya alemine daldığında, Yasuhiro tehditkar bir şekilde sert bakışlarını Hanma'nın üzerinde gezdirdi.

"Haruchiyo ile görüşmeni istemiyorum. Onu yoldan çıkarmana izin vermem. Umarım ona dokunmak gibi bir hata yapmamışsındır."

"Merak etme. Ben başkaları gibi onun zayıflığından yararlanmadım, yararlanmam." Yasuhiro biraz üstüne alınarak arkasından gidişini izlerken, Sanzu'yu daha fazla kapı önünde tutup üşütmemek için kafa yormamaya karar verdi.

"Bu kadar kaba olmak zorunda değilsin. Shuji iyi biri." Yasuhiro şaşkın bakışlarını küçüğünün yüzüne çevirdiğinde, Sanzu kayarak kucağından inmiş ve hızlı adımlarla odasına çıkmıştı. Yasuhiro'nun içini büyük bir korku sararken daha önce sarhoşluğundan yararlanıp öptüğü geceleri hatırlamasından endişelendi.

Sanzu yüz üstü uzandığı yatağında ağlamaya başladığında yastığına sıkıca sarılıp telefonunu eline aldı. Ran'dan gelen milyonlarca mesaj bir hafta önce durmuştu. Artık hiçbir şekilde rahatsız etmiyordu. Son attığı mesajın üzerine tıklayıp ağlamasını bastırmaya çalıştı.

[Seni üzecek ne yaptım bilmiyorum ama özür dilerim. Şimdiye kadar verdiğim rahatsızlık için üzgünüm. Kendine iyi bak.]

美しさ  |Sanzu Haruchiyo Where stories live. Discover now