3

338 48 11
                                    

⚠️Bu bölüm cinsellik içeriyor ⚠️

× × ×

Islak öpücük sesleri kırmızı led ışıkla aydınlatılmış odayı doldururken, Sanzu'nun aklı başından uçmuş arsız iniltiler bırakıyordu. Gereksiz yere yükseldiği Yasuhiro'yu yemek masasında yalnız bıraktıktan sonra kafa dağıtmak için kısa bir süre önce haitanilerin yönetimi altına geçen bar'a gelmişti.

Herkesin ilgi odağı ve popüler mekanı olan bar, bir kaç gündür ilgisini çektiği için uğramak istemişti ve bundan daha güzel bir fırsat olmayacağını düşünmüştü. Bar halen eski tabelasıyla durduğu için kardeşlerin yönetimi ele aldığını bilmiyordu. Ta ki Ran kendisini gösterene kadar.

Büyük haitani rahat edecekleri boş bir alana geçtiklerinde çalışanlara kendileriyle ilgilenmeleri için emirler vermişti. Bunun üzerine Sanzu eve giderken çırılçıplak kalacağını düşünmüştü. Masaya gelen içecekler az ucuz fiyatlı değildi. Ve sarışının cebinde onları ödeyebileceği kadar parası yoktu.

Ran hayranlık dolu bakışlar eşliğinde Sanzu'yu izlerken maskesini bir an önce çıkarmasını istiyordu. Daha önce kalabalık içinde maskesini çıkarmamıştı ve şuan Ran'la yalnız olduğu için sorun olmayacağını düşünerek çenesinin altına indirmişti.

"Artık bir kıyak geçersin. Eve çıplak dönmek istemiyorum." Bardaklardan birini eline alırken Ran kısaca tebessüm etmişti. Kardeşinin bu gece burada olmaması işine gelmişti. Saçma sapan kıskançlıklarıyla Sanzu'yu üzmesini istemiyordu.

"Bu gece bendensin. Rahat ol."

"Bunu söylediğine pişman olabilirsin."

"Sanmam." İlerleyen saatlere doğru Sanzu fazlasıyla içtiğinden artık tüm kontrolünü kaybetmişti. Ve Ran onu bu halde eve götüremeyeceği için alt katta kendilerine ait olan odalardan birine getirmişti. Elini yüzünü yıkamak için lavaboya soktuğunda Sanzu arkasından sarılıp kollarını sıkıca karnın üzerinde birleştirdi.

Ran ani temas karşısında ürperirken Sanzu'nun başı omzuna düşmüş sıcak nefesi boynuna çarpıyordu. Sadece bir kaç dakikalığına bu anın tadını çıkarmak istemişti. Ama Sanzu'nun rahat durmayacağını hesaba katamamıştı.

Hafif dolgun dudakları boynuna tüy kadar öpücükler bırakırken gerçeklikten bağı kopmuştu. Elleri karnının üzerinde birleşen kollara sıkıca tutunduğunda, kulağına değen dil darbeleri ona ayak uydurması için tetikliyordu. Fakat Sanzu'nun sarhoşluğundan yararlanmak gibi bir niyeti yoktu. Sonrasında oluşabilecek durumları göz önüne getirebiliyordu.

"Sanzu dur lütfen." Sarışının kollarını üzerinden çekmeye çalışırken şaşırtıcı bir şekilde geriye çekilmişti. Ran kalbinin patlama doruğuna geldiğini hissediyordu. Derin bir nefes verip arkasını döndüğünde Sanzu kollarını boynuna dolayıp mızmızlanmaya başladı.

"Buna ihtiyacım var. Lütfen bana izin ver." Ran derince yutkunup bakışlarını dudaklarına indirdiğinde Sanzu'nun dudakları alaylı bir sırıtışla kıvrıldı. Yüzünü biraz daha yaklaştırırak sıcak nefesini Ran'ın dudaklarına karşı üfleyerek konuştu.

"Seninde istediğini biliyorum."

"Ama olmaz. Sarhoşsun."

"Ne olmuş yani?" Ran zihnini ele geçirmeye çalışan düşünceleri bir kenarıya itip Sanzu'nun kollarından kurtulmayı başardı. Biraz sakinleşmek ve rahatlamak için odaya döndüğünde L koltuğa oturdu. Kalbi fazlasıyla hızlı çırpıyordu. Ağzını biraz daha açsa uçup gidecekmiş gibi hissettiriyordu.

Sanzu yanına gelip kucağına yerleştiğinde kollarını boynuna dolayıp dudaklarına yapıştı. Ran'ı istemediği bir öpücüğün içine çekerek altında hissettiği sertliğe sürtünmeye başladı. Ran'ın minik iniltileri Sanzu'nun ağzının içinde kaybolurken alt dudağı dişler tarafından esir alınmıştı.

Sanzu olabildiğince sert ısırarak geriye çekildiğinde küçük bir delik açmayı başarmış ve eseriyle gurur duymuştu. Kan akan yeri diliyle yalayıp ellerini kurnazca Ran'ın gömleğinin düğmelerini açmaya kullanıyordu.

"Buna bir son ver. Yoksa pişman olacaksın." Ran'ın yalvaran sesini kulak arkasına almış yaptığı işe daha çok vermişti kendisini. Ran'ın açıkta kalan boynuna dişlerini geçirerek emerken, odayı aydınlatan kırmızı led ışıklar ortama fazlasıyla ayak uyduruyordu.

Ran en sonunda pes ederek ellerini Sanzu'nun kalçalarına yerleştirip okşamaya başladı. Sanzu kıkırdayarak başını kaldırdığında ellerini Ran'ın yüzüne yerleştirip dudaklarına kapandı. Ran sıkıştırdığı kalçalarını şişkinliğine bastırırken arsızca inlemekten çekinmemişti.

"İşte böyle. Kendini bana bırak Mikey."
Ran kaşlarını çatarak Sanzu'yu üzerinden ittiğinde, sarışın oğlan acıyan kalçasına götürdü elini.

"Dikkatli olsana biraz."

"Mikey'nin altında inlemek istiyorsan ona git. Burada sadece Ran haitani var. Duydun mu beni?"

"Ne?" Sanzu karmaşıklaşan zihniyle midesinin bulandığını hissederek ayaklanıp aceleyle lavaboya koştu. Ran tüm hayal kırıklığıyla sessizliğe gömülürken telefonunu çıkarıp Sanzu'yu alması için Yasuhiro'yu aradı.













Bunu yaptığıma hala inanamıyorum 😶

美しさ  |Sanzu Haruchiyo Där berättelser lever. Upptäck nu