on bir

28 5 11
                                    

Günümüz
Oya

Arif ile buluşmak için benim evimi kararlaştırdıktan sonra ona evin adresini attım ve son tenefüs zilinin çalması ile okuldan çıktım.

Eve doğru yürürken yağmaya başlamış olan yağmurdan korunmak için şapkamı kapattım. Okul çıkışında kalabalık olmayan sayılı sokaklardan birinde yürüyordum. Bazen insanların geçtiği olurdu ama genellikle köpekler ve ben baş başa kalırdık.

Atıştıran yağmur bir anda hızlandı ve bende adımlarımı hızlandırmak zorunda kaldım.

Karşı kaldırımda yürümekte olan iki kız ile göz göze gelince duraksadım. İkisini de tanıyordum, kim olduklarını biliyordum fakat onlar beni tanımamış olmasını umut ettim.

Kızlardan biri gülümsedi ve boş olan yola atladı. Yanıma gelirken sessizce küfrettim ve hızlı adımlar ile yürümeye başladım.

"Hey, gelsene sen buraya!" Diye bağırdı peşimden gelen kız.

"Rahat bırakın artık beni." Dedim ve kısa bir süre için de olsa arkama baktım. Bu sefer diğer kız da arkadaşı gibi peşimden geliyordu.

"Okuldan aniden ayrıldın ve üstüne seni rahat bırakmamızı mı istiyorsun? Sen delirdin mi? Bize ve seninle tatmin olan o çocuklara bir açıklama borçlusun."

Hızlanan adımlarımla yürürken ayağım yerdeki çakıl taşlarından birine takıldı ve yere düştüm. Pantalonun dizi delinirken aynı zamanda dirseğimde ve avcumun içinde de sıyrıklar oluşmuştu. Yerden kalktım ve yere düşen çantamı da aldım. Ardından hızlı adımlar ile yürümeye devam ettim.

Tüm planımı bozmuşlardı. Arif ile olan buluşmaya geç kalırsam gerçekten çok kötü olurdu.

Aniden omzumdan tutulup çekildim ve ani hareketleri yüzünden yere düştüm. Kafam sert bir şekilde yere çarparken gözlerimi kapattım ve acıyı umursamamaya çalıştım. Daha kötülerini de atlatmamış mıydım?

Sırtımı ve kafamı tutarak kalkmaya çalıştığımda birisi ayağıyla omzuma bastırdı ve kalkmamı engelledi.

"Sana cevap vermeni söylemiştim değil mi?" Dedi kızlardan birisi.

"Sanane benim ne yaptığımdan?" Dedim ve ayağını elimle ittirip yerden kalktım. Diğer kız elindeki kitapla yüzüme vurdu ve sendelememi sağladı. Sızlayan burnumu tutarak geri çekildim. Ensemde hissettiğim ılık sıvı sayesinde diğer elimi kafamın arkasına götürdüm. Akan kan elime bulaşırken bu sefer de burnum kanamaya başladı.

"Baksana hâlâ aynı." Dedi yüzüme vuran kız ve yanıma yaklaştı. Yüzlerimizi aynı hizaya getirdi ve "Şimdi nereye zarar vermemizi istersin?" Dedi ve kıkırdadı.

"Mesela bacaklarına olabilir." Dedi ve diğeri de yanıma geldi.

Ardından yüzüme vuran kız saçlarımdan tutarak beni duvara yapıştırdı. Bir süre yüzümü öyle tuttuktan sonra ikisi kendi aralarında bir şeyler konuştular. Yüzümü duvardan uzaklaştırdıktan sonra beni yere doğru savurdu.

Yerden kalkmak için hamle yaptığımda avuç içlerimdeki yeni kabuk bağlamış olan yaraların da kanamaya başladığını fark ettim. Birisi dizime hızla vurduğunda acıyla dizimi tutarak yüzümü buruşturdum. Ardından sırasıyla karnıma ve sırtıma tekme attılar.

Acıdan değil de sinirden ağlamaya başladığımda kızlardan ikisi de benimle dalga geçmeye başladılar. Yerden güçlük ile destek alarak kalktım ve çantama uzandım.

"Ne yapıyorsunuz siz?"

Gelen ses ile kızların arkasında dikilmekte olan oğlan ve kızı fark ettim. Daha doğrusu Melis ve onun yeni arkadaşını.

violetta | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin