19」Şekerden eller

Start from the beginning
                                    

"Jiminie, sen-" Koştuğu için soluk soluğa kaldığından zar zor konuşuyordu. "Sesini duydum, eminim sensin."

Tam o sırada Jimin kapının arkasından zıplayarak çıkıp onu korkuttu ve kız "Hii!" diye, elleriyle ağzını kapattı.

"Soomin, beni affet. Ama sadece iki gün geçti."

Jimin'in mimikleri o kadar tatlıydı ki, daha önce hiç kimseyle böyle konuştuğunu görmemiştim. Çocukla çocuk olmuştu.

"O yüzden bana bir gün borçlusun." derken adının Soomin olduğunu öğrendiğim kız, elindeki kağıdı bırakmadan dizlerinin üstüne çöküp Jimin'in bir bacağına tüm bedeniyle sarıldı. "Seni özledim."

Jimin bir elini kızın dağınık saçına götürüp hem okşayıp hem düzeltmeye çalışırken "Ben de." diye fısıldadı, onları izlerken güzelliklerine karşın derin bir iç çekmeden edemedim ve gözler üzerime döndü.

"Selam." Sesim resmen boğazıma kaçtığında yutkunup konuşmaya devam ettim. "Ben-"

Soomin, sarıldığı bacağın arkasına doğru yavaşça ilerledi ve bir nevi yabancıdan, benden, saklandı. "Yoongi misin? Jiminie, o senin en iyi arkadaşın mı? O olmalı, Yoongi olmalı!"

"Hmhm, öyle. Kendini tanıt bakalım." Beraber yanıma gelirken aceleyle elbisesinin eteklerini düzeltmeye çalışan ve adımı biliyor oluşuyla beni şaşırtan Soomin, pantolonundan kavradığı adama "Saçım nasıl, güzel mi?" diye sessizce sormaya çalışmış ve aldığı olumlu cevapla kocaman gülümsemişti.

Karşıma geçip minik elini bana uzattı. "Ben Soomin, Jiminie'nin Soomin'i." Yüzündeki gururlu ifade beni güldürdü, hemen uzattığı elini sıkarak başımı eğdim.

"Memnun oldum Soomin-ah, adımı söylememe gerek yok sanırım."

Ardından öne doğru eğilip sanki Jimin'in duymasını istemiyormuş gibi kısık bir tonda "Çok akıllı birine benziyorsun, yanında olduğun için Jimin çok şanslı." dediğimde bir eliyle ağzını kapatıp kıkırdadı, sevimliliği somut bir şekilde karşımda duruyordu.

"Küstüm sana."

"Jiminie, bunun için küsülür mü? Arkadaşın doğruyu söylüyor." Soomin, böyle didişmekten hoşnut olduğunu belli eden kıkırtılarını durdurmadan Jimin'e dönerek kollarını göğsünde birleştirdi.

Feci tatlıydı, resmen hayran kalmıştım.

"Yoongi ile oyun oyna o zaman, oysa yeni Pokemon kartları getirmiştim sana."

Tamam, bu dediğiyle Soomin'i çok iyi tanıdığını belli etmişti çünkü kızın tüm oyuncu davranışları bir anda gitmiş ve kocaman açtığı gözlerle yalvarıcı ses tonunu kuşanmıştı.

"Jiminie..." derken aklına bir şey gelmiş gibi sıçrayıp biraz önce beni fark edince elinden düşürdüğü resim kağıdını odanın öbür ucundan alıp geri geldi.

"Bunu senin için yapmıştım." Resmi uzattığı gibi kollarını arkasında birleştirdi, kocaman gözlerle Jimin'in tepkisini izlemeye başladı. Aniden ayakları yerden kesilince ise kısa kolları onu sırtına alan adamın boynuna sarıldı. "Böyle güzel resim mi olur? Tutuklusunuz küçük hanım!"

İkisini izlemenin ne kadar huzur verici olduğunu asla anlatamazdım. Jimin'in çocuk sahibi olmak istediğini tahmin edebiliyordum ki düşünmek istemesem bile, sevdiği kişi bendim ve ben olduğum sürece kendi kanından bir bebeği büyütemeyecekti hiçbir zaman. Yönelimimi fark ettiğim zamanlarda da bu eksikliği kabullenmiştim, hem ailemin evlenmemi ya da torun istediği söylenemezdi ancak oluşan yeni kafa karışıklığım bundan dolayı değildi, partnerimin dileklerindendi.

Lavanta | YoonminWhere stories live. Discover now