19」Şekerden eller

213 37 34
                                    

Jin ※ The Astronaut

Heyyy, ben ve Jin geldik! Şarkının sözleri, klibi ve hikayesi çok hoş değil mi?

Öncelikle Jimin'in bahsettiği yere yetimhane diyerek akla yatkın cevabı bulanları tebrik etmek istiyorum hehe, çünkü neden olmasın?

Kazananlar: porkoir Yoonminukegiciyim 22econdme

Yorumlarda buluşmak üzere 🌌

·Şekerden eller·

İşte buradaydık, bir yetimhanenin önünde.

Dün akşam ailemin evde olmayacağını tahmin ederek oraya geri dönsem de istenmediğim bir yerde durmak, yalnızken bile boğulmama sebep olduğundan Jimin'in ayak izlerini takip etmek için sabah erkenden dışarı çıktığımda yüzümde sık sık taşımadığım bir gülümseme takınmıştım. Şimdi ise o gülümseme yüzüme yapıştırılmış gibiydi, önümde duran rengarenk bina sayesinde.

Heyecandan ellerim terliyordu, yine de Park Jimin sol elimi bırakmamak için epey direniyordu.

Şapşal.

Aniden karşıma geçerek ellerini omuzlarıma koydu, "Yolda konuştuklarımızı hatırlıyorsun. Devamlı ziyaret edeceğine söz veriyor musun? Seni zorlamıyorum." dedi.

Başımı salladım, bunu üçüncü soruşuydu. Yetiştirme yurtlarına tek seferlik gidilmesinin çocukların üzerinde iyi bir psikolojik etkisinin olmadığını biliyordum, yine de beni zorlamamak adına çabalıyordu.

"Jimin-ah, geleceğim dedim. Ayrıca beraber günaşırı gitmek güzel olmaz mı? Beni istemiyor musun yoksa?"

Gözlerini kıstığında somurtan bir çocuğu andıran ifadesine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım, omuzlarındaki ellerini boynuma doğru kaydırıp yüzümü yüzüne yaklaştırdı. "Saçmalama, çocukların yanına darmadağın gitmek istemezsin değil mi?" Dudaklarını hafif temasla ürpereceğim şekilde yavaşça dudaklarıma bastırdığında gelen uyarıyla yanaklarım ve boynum adeta yandı.

İmasını zevkle karışık bir utançla karşılardım ama ne yazık ki uygun zamanda değildik.

"Ha, bir de, içinde senin olduğun bir sabah rutinini istememek şeytanı bile şaşırtır."

"Kapa çeneni ve gidelim artık." diyerek arkama bakmadan kapıya doğru hızlı adımlarımı atarken, tamam, gayet açıkça kaçmakla meşguldüm.

Okurken, izlerken hayalini kurduğum o karakterlerden daha iyisi, arkamdan kahkaha atarak geliyor, kelimeleriyle kalbime saldırmaktan büyük bir zevk alıyor ve teması sevdiğini belli edecek şekilde ellerini bedenime yakın tutuyordu.

Yalnız kaldığım her an beni nasıl sevdiğini düşünüyordum, çoktan onun için dağılmıştım.

Birkaç evrak, imza, formaliteler derken sevecen biri olduğunu ve işini severek yaptığını anlayabildiğim kadının arkasından ortak odaya geldik.

"Kahvaltı birazdan başlayacak, çocuklar uyanıp buraya gelince onlara eşlik edebilirsiniz. Jimin benden iyi biliyor zaten." diyerek gülmüş ve gitmeden önce elimi sıkmıştı. "Tanıştığıma çok memnun oldum Yoongi, sık sık görüşmek üzere. Unutmadan, seninki çok özledi Jimin."

"Sadece iki gün geçti." diye söylendi kendi kendine. Duvarları resimlerle ve birçok boya lekesiyle dolu, ki bence bu da bir sanattı, odada koltuğa geçtiğimde Jimin diğer taraftaki kapıya doğru ilerleyerek arkasına saklandı. Onu şaşkın bakışlarla izlerken ayaklarını pat pat yere vurarak yürüyen birinin adım seslerini duydum, ardından kapıda yeni uyanmış gibi koyu kestane saçının yarısı at kuyruğu, yarısı dağınık olan, altındaki pijamasının üstüne çiçekli bir elbise giyerek yeni bir moda yaratan, zayıf bedenine rağmen şişkin yanaklara sahip kız çocuğu; elinde tuttuğu resim kağıdıyla belirdi.

Lavanta | YoonminWhere stories live. Discover now