32- Yalanlar ve Yalancılar

En başından başla
                                    

"Kunt keriz misin? Geri getirseydin biz yerdik" dediğinde kapıya vurmayı kesip yanımda dikilen adamın kızarmış dudaklarına baktım. "Abimi mi uyandırdın sen?"

Öfkeli sesime karşı irkilip bana baktı. "N-ne diyorsun?" diye kekeledi.

"Sana uyuyor uyandırma demedim mi? Öptüm dimi lan yine!"

"Öptüm be öptüm!" diye yükseldiğinde ağzımın içinden küfürler ede ede evin içine geri girdim. "Ne yapacaksın, dövecek misin?"

"Sus lan" diye homurdanıp abim ve Miralay'ın odasına girdim. Yataktan destek alarak hafifçe kalkmış gözlerini ovuşturan abimi gördüm. Dudakları kıpkırmızıydı onunda, uyutmamıştı adamı it oğlu it.

"Abi, iyi misin?" dedim yanına gidip yatağa otururken. Uyumaktan şişmiş gözleriyle bana baktığında gülümsedim. Bir elimi yanağına koyup sıkıca yanağını öptüm.

"Kendi öpmüyor sanki" diye homurdanan Miralaya baktım omuzumun üzerinden.

"Uyuyan çocuğu ben öperek uyandırmıyorum ama, gerizekalı"

"Uluma" dedi beni takmadan yatakta yanın oturup o da benim gibi abime bakarken. Yüzündeki ifade anında yumuşadı ve gözleri şefkatle parladı.

"Kartal ile barıştın mı?" dedi başını Miralay'ın göğsüne yaslarken. "Evin içi çok güzel kokuyor"

"Barışmadık daha" dediğimde dudakları büzüldü. "Miralay kek yapmıştı, onun kokusudur"

"Bana da getirsenize" dediğinde Miralay ters ters bana baktı. Gözlerimi devirdim.

"Getiremem ne yazık ki" dedi büyük büyük kelimelerle. "Çok sevdiğin kardeşin hepsini karşı daireye verdi, dur dedim sevdiğim adama bir dilim alayım... dinlemedi Kürşat"

"Yalancı götveren" diye tısladığımda Kürşat bacağıma vurdu, suratımı buruşturduğumda Miralay sırıttı.

Homurdanarak ayaklandım ve arkamı döner dönmez duymaya başladığım öpücük seslerini takmadan odadan ayrıldım. Şu an daha büyük bir sorunum vardı, Kartal'ın evine girmem lazımdı. Özlemiştim o gerizekalı kuşu bir de, suçlu olduğumu biliyordum ama uzakta kalmak istemiyordum artık.

Salonda oturmuş haberleri izleyen Cengiz'in yanına ilerledim ve yanına oturdum. "Mahzen kapalı değil mi hâlâ?"

"Evet Kunt bey" dedi haberlerin sesini kısıp daha dik oturdu ve bedeninin yönünü benden tarafa çevirdi.

"Şu bahsettiğim içkilerin sevkiyatı yapılsın bari bu arada, Parla bakıyordu o işe bir mesaj atayım" dedim ve telefonumu çıkartıp Miralay'ın kurduğu grubumuza girdim. Grubun adı Kürşat'dı ve grup profilinde de abimin fotoğrafı vardı.

Kunt: Mekana kamyonet ile eksik içkiler geldi değil mi?

Miralay yazıyor...

Miralay: Geldi yavrum.

Görüldü.

Parla mesajıma görüldü attığında kaşlarımı çattım.

Miralay çevrimiçi

Miralay yazıyor...

Miralay: Parla hanım, bize görüldü atmanızdaki büyük nedeni öğrenebilir miyiz?

Parla yine görüldü attığında kaşlarımı çatıp benim gibi gruptan mesajları okuyan Cengize baktım.

Miralay: Parla, yazsana kız

yara izi tacirleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin