8- Sinirli Bozkurt

25K 2.5K 2K
                                    

Medya: Kartal

Bölüm Şarkısı: Bergen, Sen Affetsen Ben Affetmemhajsjskausjshsh

Keyifli Okumalar...

- Bir Ay Sonra -

Kolumda boynuma asılı alçıyla beraber biraz bile özlemediğim Elazığ Cezaevine girdiğimde toparlandığım için hiçbir şey hissetmiyordum.

İyileşmiştim, umurumda değildi.

Ağlayacak gibi hissettiğimde kafamı kaldırıp uzun bir süre böyle rahat rahat göremeyeceğim gökyüzüne baktım. Normalde anamın karnından çıktığımda bile kalçama yediğim altıncı darbeden sonra ağlayan ben şimdi havada uçan kuş görsem göz yaşlarına boğuluyordum.

Kimseye kırgın falan değildim, onlar kimdi ki onlara kırılacaktım? Benim için hiçbir şey ifade etmiyorlardı ve bundan sonra da etmeyeceklerdi.

Gökhan ağzını açıp tek kelime etmemişti bana, Abbas abi susmuştu... Belki de bilmiyorlardı, yoksa insan bir dikkat et demez miydi? Ölecektim ben, ölümden dönmüştüm.

Ya da sormazlar mıydı, biz böyle bir şey duyduk aslı astarı var mı diye. Ben olsam sorardım, ama herkesin insanlığı farklıydı.

Gardiyanlardan birisi beni 11 numaralı hücrenin önüne getirdiğinde öfkeden midem sancıdı, demir kapıyı açtığında içerisinin bomboş olduğunu gördüm, tek bir kişi haricinde.

Kartal hücrede tek başına öylece oturuyordu. Havalandırma saati olmalıydı.

Kafasını kaldırdığında göz göze geldik, suratındaki hiçbir ifadeyi çözmeye çalışmadım. Umurumda değildi, bana daha kötüsünü yapamazlardı.

Küçük adımlarla yatağıma doğru ilerledim, hala sırf demirden oluşan yatağa baktım ve umursamadan soğuk metale oturdum, öylece karşımdaki boşluğu izlemeye başladım. Sırtımdaki yaralar tamamen iyileşmişti, herhangi bir yere temas ettiğimde canımı yakmıyordu artık.

Tek duyduğum onun yavaşça alıp verdiği nefes sesleriydi, ben onun aksine hızlı hızlı nefes alıyordum.

"Bir sünger ayarlatalım sana" dediğini duyduğumda tepki vermedim ama vücudum anında öfkeden kaskatı kesildi. "Böyle rahat yatamazsın"

Hiçbir şey söylemedim. Sessiz kalmaya devam ettiğinde ağırca bakışlarımı ona çevirdim. Önüne bakıyor, dudaklarını dişliyordu. Üzerinde rambo, beyaz bir atlet vardı. Dövmeleri çok daha fazla gözüküyordu böyleyken.

Ağır ağır gözlerimi tekrar önüme çevirdim. Öldürselerdi de kurtulsaydım. Yoksa elim ayağım tuttuğu an ben çökecektim üzerlerine ve bu sefer gerçekten hak ettiğim bir suç ile yargılanacaktım.

Koğuşta sadece ikimizin olması beni daha da çok geriyordu, onunla aynı yerde nefes almak istemiyordum. Onun varlığını görmek istemiyordum. Saf nefretti içimdeki, öfke bile bir adım gerideydi. Nefret ediyordum.

İrite ediyordu beni.

"Soğudu mu içiniz?" dedim. Gerçekten merak ediyordum, ben ölümden dönünce sakinleşmişler miydi?

Bir süre konuşmadı, cevap vermeyeceğini düşündüğüm anda sesini tekrar duydum.

"İçim soğusun diye yapmadım, hak ettiğini düşündüğüm için yaptım"

"Benim ne hak edip haketmeyeceğime sen mi karar veriyorsun?" dedim öfkeyle olduğum yerde daha dik otururken. "Sen kimsin ki?"

Kahveleri benim kahvelerime çıktı, ve bir kaç saniye öylece baktı.

yara izi tacirleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin