7. Bölüm.

493 30 14
                                    

Tekrardan Hakan'ın ağzından yazmaya devam ediyorum. İyi okumalar.
***

Okula gidene kadar hiç konuşmamıştık. Gözleri arada gözlerime değiyor, geri çekiyordu. Tiksinmiştim... Kendimden. Ondan. Seksten. Tüm insanlardan. Kahvaltı bitiminde arabaya binmiş, okula gelmek için yola çıkmıştık. Yan yana oturan dün gece sevişmiş iki yabancı.

Her zaman gömlek giyip, klasik takılan Turan bu gün spor giyinmiş, kapşiyonunu bir an olsun kafasından çıkartmamıştı. Boynundaki izlerim sağlam olsa gerek diye düşünürken sırıtmıştım.

İçimden hâlâ "Ben ne yaptım?" Diye sorup kendime kızarken koltukta yan yana duran ellerimizi yaklaştırdı.

Serçe parmağını serçe parmağımın üzerine koydu. Elimi tutmaya çekiniyordu. Bir an iyi hissetmiştim. Arkama yaslanıp, elini tutmuş, parmaklarımızı iç içe geçirmiştim.

Bütün yol boyu böyle gitmişti. O konuşmuyor ben hiç konuşmuyordum. İçinde bulunduğum durum midemi bulandırıyordu. Okula geldiğimizde elini bırakıp, o inmeden inmiştim arabadan.

Onunla girmek istemiyordum üniveristeye. Onu bir daha görmek bile istemiyordum. Sonra durdum. Beni hiç bir şey yapmak için zorlamamıştı. Kısık bir tonda mırıldandım.

"Dün gece Kehribar gözlüyü siktim ulan. Hem de çatır çutur..."

Böyle deyince değişik bir mutluluk oluşmuştu. Derin bir nefes alıp sınıfa gittim. Hoca daha gelmemiş solcular kendi aralarında toplanmış yapacakları eylem hakkında kısık kısık konuşuyordu. Kafamı dağıtmaya çok ihtiyacım vardı.

Aralarına sıvışıp bir kaç kişiye kafam ile selam verdim. Kızıl saçları olan, yeşil gözlü adam hafif sesini yükselterek bağırdı.

"Yoldaşlar! Her şey istikbalimiz için. Bu yoldan dönen bizden değildir. Var mısınız?"

Hep bir ağızdan 'varız' diye bağırmışlardı.

"Erkan arkadaş biz şimdi ne yapacağız?"

Demek kızıl kafanın adı Erkan. Ben onları incelerken Erkan'ın gözleri bana katmıştı.

"Aramızda yeni bir yüz görüyorum."

Herkes bana dönüp bakmıştı. Köstebek olabileceğimi düşünüyor olmalılardı ki tam o sırada araya Haluk atladı.

"Erkan yoldaş, Hakan bizdendir. Çok yardımı dokunacak eminim"

Rahatsız edici bakışları bir anda yumuşadı Erkan'ın. Ulan ben sadece sizin ortama bakmaya geldim diyemedim... Elini omuzuma attı ve sıvazladı.

"Hoş geldin aramıza Hakan yoldaş"

"Hoş bulduk Erkan yoldaş"

Elini tutup omuzumdan atmıştım. Güldü, yandan sırıtıp dudaklarımı ıslattım.

"Bu gece karakolun karşısındaki duvara yazı yazacağız"

Aman tanrım çok çılgınca. Gülmemek için yanağımı ısırırken yeniden gözleri gözlerimle buluşmuştu. Sırıttığım belli olmasın diye esnerken hâlâ bana bakıyordu. Sonra tüm kafalar bana döndü.

"Ne oldu ulan? Kancık görmüş ayı gibi bakıyorsunuz"

"Hakan kardeş kızma ama... Yenge çok sıkı kadınmış."

Boynumu gösterip gülmeye başlayınca hepsi kahkaha atmaya başlamıştı. Hassiktir... Unutmuştum. Elimi boynuma atıp sıvazladım.

"Öyledir..."

Erkan yeniden söze girmiş hepsine görevler verirken bana da vermişti. Ben solcu bile değilim diyemedim... Bir kereden bir şey olmazdı ya.

"Sen güzel yazamazsın, ortalığı kolla yeter Hakan"

Kıçımın kenarına bak sen... Kafam ile onaylamıştım. Zahide sınıfa girince yanında hocanın olduğunu görünce hepimiz dağıldık. Zahide'ye kızgındım. Eğer o getirmeseydi Turan'ı bunlar olmazdı.

Yan tarafıma oturmaması için kitaplarımı oraya koymuştum. Çekilip arkama oturduğunda hocayı izlemeye devam ettim ama aklım hâlâ dün gecedeydi.

Dersler birbirini kovalamıştı, Zahide'ye soğuk yaptığım için arkadaşlarımın yanına gidemiyordum bu yüzden solcular ile takıldım bütün gün. Bir kaç kere Turan'ı gördüm ama görmek istemedi gözlerim.

Okul çıkışı yeniden parka doğru yürümütüm. Kimseyi istemiyordum içimde biçare bir dilhunluk vardı. Yine aynı banka oturup ellerimi cebime atarak boş boş etrafa bakındım. Omuzuma dokunan el ile gelen kişiyi az çok tahmin etmiştim.

"Ne o bu sefer sarmamışsın?"

Yanıma oturduğunda cebinden sigara paketini çıkartıp bir dal uzattı bana. Alıp dudaklarımın arasına yerleştirmiştim, beni bileğimden tutup kendine çevirmiş sigaramı yakmıştı. Gözlerimin içine bakıyordu ben ise bakamıyordum.

"Eyvallah"

Önüme yeniden dönüp sigarayı içerken arkasına yaşlanmıştı. Bir kaç nefes aldıktan sonra sigarayı ona uzatmıştım içmesi için.

"Niye bu kadar soğuksun Hakan?"

"Öyle miymişim?"

"Evet."

"Ne garip oysa normal bir gece geçirdik, bir ibine ile yatmam çok normal"

Dediğim ile ağzındaki sigarayı yana attı. Sinirden dişlerini sıkarken güldü, bir kaç küfür mırıldandı. Beni saçlarımdan kavrayıp kendine çekti

"Bana bak ulan seni burada sikerim, bir daha bana ibine dersen boğar atarım seni"

Onu omuzlarından itip kendimi düzeltirim. Hâlâ söyleniyordu sinirini neyin geçireceğini biliyordum ama yapmak istemiyordum.

"Özür dilerim"

"Ne özürü efendim? Ne dediniz sanki. İbineymiş... Sen nedin ulan?"

"Herkes güldü bana"

Bir an durdu. Her şeyi anlattığımı düşündü galiba. Boynumu gösterdim. O da gülmeye başladı. Kahkaha atarken nefesi kesildi.

"Yenge çok sert hatunmuş dediler"

O gülerken keyfim yerine gelmişti. Onu üzmek istemiyordum ama bu durumu kabul etmek de istemiyordum. Yeniden onu öpmek istiyordum.

Etrafta gözlerimi gezdirdim kimse yoktu. Dudaklarına aniden yapıştım. Sesi kesildi artık gülmüyordu. Gözlerimi kapatıp alt dudağını şehvetle emmeye başladım. Bana karşılık vermeye başladığında kısa bir süre öpüşmüş geri çekilmiştim.

"Seni seviyorum Turan ama bunu kabullenmek... Zaman lazım bana"

Turan ayağa kalktı, uzaktan siyah bir araba geliyordu.

"Ömrümün son günü geleceğini bilsem yine de seni beklerim Hakan. Bütün zamanım senin"

Gelen araba biraz ilerimizde durunca, omuzumdan elini çekmiş yürümeye başlamıştı. Onu öpünce iyi hissetmiştim. Ama aklıma solcular ile gece yapacağımız gelince yeniden kasılmıştım. Belayı çekiyordum resmen kendime.

Atıfet. GayWhere stories live. Discover now