53|Karmaşa

Mulai dari awal
                                    

"Her şey daha da karışıyor." dedi Yekta. Egehan ise daldığı boşluktan çıkarak ayağa kalkıp "İşte bu yüzden içmeliyiz." dedi ve mutfağa doğru ilerledi.

"Bence de." diye mırıldandım. Bir gece her şeyi unutmak istiyordum fakat içince unutacak mıydım yoksa daha çok mu hatırlayacaktım, orası muammaydı.

Eris oflayarak "İçkilerin nerede olduğunu biliyor musun ki?" diye söylendi ve Egehan'ın arkasından gitti.

Alkın hafifçe kaşlarını çatarak "İçki içmeyi düşünmüyorsun değil mi?" diye sorduğunda bana gönderdiği sorgu dolu bakışların aynısını ona gönderdim.

"Neden düşünmeyeyim?" diye sorduğumda Alkın bıkkın bir şekilde nefes verdi.

"Ne kadar inkar etsen de karnında bir bebek var ve biliyorsun ki hamileler alkol almazlar." diye karşılık verdi.

"O bebek bu dünyada-"

"Bu dünyada yok ama diğer dünyada var ve senin yiyip içtiklerin diğer dünyaya gittiğinde onu etkilemeye başlayabilir. Lütfen Simay, buna benim kadar senin de dikkat etmen gerekiyor."

Eğer alkolü sevseydim buna şiddetle karşı çıkardım fakat neyse ki alkol alıp almamamın çok da bir önemi yoktu. Belki de almamak daha iyiydi; hatırlamak istemediğim detaylarda boğulmama neden olabilirdi.

Egehan ve Eris çeşitli renk ve boyuttaki şişelerle döndüklerinde gözlerim istemsizce büyüdü. Hepsini içmeyi mi düşünüyorlardı?

"Yuh! Onlar ne?" dedi Pelin gözlerini kocaman açarak.

Egehan güldü. "Bunlar önden ısınmak için. Daha hiçbir şey değil yani."

Yekta "Alkol komasına girmeyeceğinizden emin olun." diye uyardığında Eris "Ben sadece bira içerim zaten. Bu kafasız gibi öylesine bir hayat yaşamıyorum." diyerek Egehan'ı işaret etti.

Egehan kibirli bir yüz ifadesiyle "Seni hiç bilmiyoruz sanki. Geçen sene verdiğin alkollü partileri ne çabuk unuttun? Şimdi mi inzivaya çekilesin tuttu?" diye sordu. Gerçekten de geçen sene Eris'in partileri ünlüydü. Davet edilmediğim için bunu sadece söylentilerden biliyordum.

Alkın gülerken Eris kayıtsız bir şekilde "Öbür tarafa sarhoş gitmek istemiyorum." dedi.

Egehan şişeleri zemine dizerken "Dur kız, daha ölmemize vakit var." diye karşılık verdiğinde Eris gözlerini devirdi.

"Onu demiyorum salak, Fabulasium'dan bahsediyorum. Yakında oraya gideriz."

Aniden içimde bir endişe hissettim. Hepimiz oraya gittiğimizde Pelin burada yalnız mı kalacaktı? Bu endişemi diğerleriyle paylaştığımda Pelin sakince "Hiç merak etme, kapıları kilitlerim. Sonra da siz gelene kadar biraz takılırım ya da uyurum." dedi fakat bu beni pek rahatlatmamıştı.

Egehan'ın da yüzünde endişeli bir ifade belirirken Yaprak'ın yüzünü hafifçe buruşturduğunu fark ettim. "Hepimiz aynı anda gitmeyeceğiz gibi görünüyor. Ben şimdi gidiyorum, en azından sizden biraz daha erken dönebilirim. O zamana kadar yalnız kalmasında bir sakınca yok bence." dedikten sonra yükselmeye başladı. O gittikten bir iki dakika sonra Yekta da gittiğinde endişemin biraz da olsa hafiflediğini fark ettim.

"Tamam, biz biraz daha buradayız gibi görünüyor." dedi Ayhan.

Egehan kalkıp yatak odasına doğru gitti ve kısa süre içinde çekmece sesleri duymaya başladık. Alkın rahatsız bir şekilde "Neyin peşinde yine bu?" diye sorduğunda merakla odanın kapısına doğru baktım.

Bir süre sonra salona döndüğünde elinde eski bir kamera vardı. Kamerayı açarken Eris şaşkınlıkla "Evde kamera olduğunu nereden bildin?" diye sordu.

Rüzgâr Sokağı'nın Tuhaf DövmecisiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang